Özdağ'ın şeref madalyası

Özdağ'ın şeref madalyası

Habervaktim’in önemli yazarlarından biri olan Selçuk Özdağ’ı tanıyorsunuz. Özdağ geçen hafta uzun yıllardır emek verdiği üniversiteden atıldı.
Daha önce bu köşede Danıştay’ın ideolojik kararlarına dikkat çekmiştim. Bugün Danıştay tartışmasız Türkiye’nin herhangi bir partiden daha ideolojik, daha siyasallaşmış bir kurumudur.
12 Eylül’den önce Marksist solculuğun hamisi bir kurumdu. Şimdi de hükümete ve İslami duyarlılıklara muhalefetin odağı gibi görev yapıyor.
Özdağ hakkında verilen karar incelendiğinde tam bir hukuk skandalına imza atıldığı görülecektir.
BBP genel başkan yardımcılığı döneminde Muğla üniversitesi rektörünün CHP, İP ve DTP'nin de iştirak ettiği bir yürüyüşe,eleştiriler yönelterek bir Rektör’ün CHP-DTP bayrakları altında yürümesine karşı çıkan Özdağ’a 3 yıl kademe durdurma cezası verilir.Cezayı il idare mahkemesine götüren Özdağ davayı kazanır, verilen karar Danıştay tarafından da onanır. Rektörlük son şansını deneyerek karar düzeltme talebinde bulunur.Karar düzeltme talebi Danıştay’da beklerken Özdağ’a bir konuşmasından dolayı ikinci bir ceza verilerek üniversite’den atılmasına karar verilir. Üniversitenin bu kararını İl idare mahkemesi iptal eder, Rektörlük temyize gönderince dosya Danıştay’ın önüne gelir.
Bu sırada ilk dosyada Danıştay’ın önündedir. Danıştay iki davanın duruşmasını aynı güne alır.İşte nolursa olur bu arada birden bire Danıştay karar değiştirir, delil durumunda, heyette, üyelerde hiçbir değişiklik olmamasına rağmen Danıştay ilk davada verdiği karardan dönerek verilen cezanın isabetli olduğuna karar vererek İl idare mahkemesi kararını bozar, ardından ikinci davayı da birinci davasında verdiği karara dayanarak onar, böylece Özdağ üniversiteden atılmış olur.
Danıştay üyelerinin kulağına birileri gidip bu adam Ülkücüdür,mücadelecidir, Habervaktim yazarıdır diye kar suyu kaçırmış mıdır bilemem, ama bir mahkemenin aynı üyelerle verdiği bir kararı birkaç ay sonra dosyada hiçbir değişiklik olmamasına rağmen değiştirmesinin hukuk mantığı açısından hiçbir izahı yoktur. Bu Danıştay’a hakim olan ideolojik yapıyla ilgilidir ve başka da bir izahı yoktur.
Bizim kuşağın hayatı kavgalarla, mücadelelerle geçti. Özdağ’ı 1976 yılında beraber okuduğumuz Manisa spor akademisinden beri tanıyorum. Beraber okuduk, beraber mücadele ettik, beraber dayak yedik, beraber mahpus yattık,beraber işkence gördük, beraber siyaset yaptık. Özdağ o gün de bugün de inandığının kavgasını, mücadelesini veren bir kişiydi. Zaten yapı olarak da kabına sığmayan,mücadele için yaratılmış bir karakter yapısına sahip.Muğla’da kısıtlı imkanlarına rağmen önemli işlere imza attı. En milliyetçi geçinen cibilliyetsizlerin bile İngiliz vatandaşı Rektörün karşısında amuda kalktığı bir dönemde o Muğla’da yükselen bir kale oldu.Şehre, Milliyetçi, muhafazakar diye atanan bazı bürokratların bile kendi korkaklıklarını zayıflıklarını itiraf edemedikleri için fazla cevval buldukları Özdağ, bana göre göksüne bir şeref madalyası daha taktı.Rektörün hışmına uğrarız diye Özdağ’ın yanına kenarına yanaşmaktan imtina edenlere karşılık,Sn Bülent Arınç’ın hemen ilk günden itibaren Özdağ’a gösterdiği ilgi ve alakayı daha doğrusu vefakarlığı ayrı bir şeref madalyası olarak buraya not etmek lazım.Özdağ bu tartışmalı kararla hiçbir şey kaybetmedi, ama Danıştay, bir defa daha niçin Türk milletinin güvenine layık olmadığını gösterdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi