Süper güç
Amerika’da Washington adını taşıyan şehirlerinin en meşhurları iki tane. Biri kuzey batıdaki Washington eyaleti, diğeri de “payitaht” Washington. Bunun sonunda bir de DC.uzantısı var. Bu DC neyin nesi? Bunu merak eden çok kişi olmalı. DC, “District of Colombia”. Kolomb Bölgesi demek. Zargan, her ne kadar District/Distrikt kelimesini bölge, kaza, semt, mahalle olarak izah etse de bize göre uygulamada onun ötesinde bir anlamı var, Harem demek. Onun için başkent değil de payitaht dedik. Amerika, cumhuriyet bandrollü, demokrasi işlevli bir imparatorluk. Payitaht, imparatorluk başşehrine denir. DC, Bâb-âli. Bir anlamı da sur içi. Burası bir eyalet değil, 550 bin nüfuslu bir mıntıka. DC’lilerin yarıdan fazla nüfusu zenci. Bölge halkı, vergi verdikleri halde temsilcileri olmamasını araba plakalarına “vergi veren fakat senatoda temsilcisi olmayan DC” diye yazarak uysal bir isyanla kınamaktalar. Seyyar protesto, sadece Türkiye’deki kamyonun arkasında yazan “Bizim için Davos bitti”everensel deklarasyonundan ibaret değil.
DC’de Cuma gününden iş yerlerinde sözlü tebligatlar yapılmaya başlandı. Yarın kar geliyor, akşam tv. ve radyolara dikkat edin, mahalli DC idaresi değil, federal hükümet tatil açıklaması yaparsa biz de kapalıyız.
Kar Cumartesi öğlende başladı, Amerika’da çok olağanüstü bir olay. Yağacak diye marketler talan edilmese de ona yakın bir hareketlilik yaşanıyor. Safe Way gibi bazı süper marketlerde kapıya polis dikme zarureti hasıl oldu. Bizim için sıradan olan bir tabiat hadisesi burada heyecan mevzuu. Sanki bizdeki 5 şiddetinde bir zelzele, insanlarda ne yaparsa onu yapmakta. Belki de alışma meselesi. Biz kara alışkınız. Çocuklar kar topu oynar, gençler birbirini kar topu yağmuruna tutar. Ağabeyler kardeşlerine kardan adam yapar, anneler karsambaç, şairler kar üzerine şiir yazarlar. Dediklerine göre şurada bir-iki aydır fasılalarla 70 yıldır görmedikleri kadar kar yağıyor. Bizim de kardan yana nasibimiz iyiymiş hani. Askerliği kendi boyumda karlar içinde yaptım. Buraya, veya bir sur içinden diğerine geldik, DC, daha evvel yaşamadığı kadar karı gördü.
Cumartesi öğleden sonra insanlar evlerine kapanmaya başladılar.
Şimdi yollar boş.
Trafik ışıkları, makinenin aptallığını isbata çalışıyorlar.
Her tarafta bir beyaz saltanat yaşanıyor.
Ne füze, ne uçak, ne otomobil.
Hayat tatile girdi.
Burada doğru olan ne?
Doğru olan ve bizde de tatbiki gereken bir tabiat bereketinin facia haline gelmeden tedbir alınmasıdır. Uydular gelişkin. Önceden tedbir alarak trafik kazaları, yolda kalma, donma ve ölümlerin önüne geçildi.
Kar yağıyor, yollar açılmaya çalışılıyor. Fakat kimse lapa lapa yağan karın bir tek tanesine mani olamıyor. Ne ordu, ne Beyazsaray, ne Pentagon, ne Capitol.
Ne füze, ne donama, ne bombardıman jetleri.
Yumuşacık bir tek kar tanesi bile süper gücün bütün güçlerinden daha kuvvetli. O halde süper güç, o değil. Süper güç, o beyaz dinamizmi dilediği zaman dilediği yerlere dilediği şiddette, dilediği miktarda yağdıran iradedir. DC’de sanki beyaz bir ölüm sessizliği var. İnsanın Obelisk/Dikilitaş’ın önüne dikilerek “neredesiniz?” diye haykırası geliyor. Sanki dört bir yanda bir mutlak irade, muhteşem kudretini beyan etmekte, her kar tanesi bir mühür gibi torağa basılmakta.
Değişmez hakîkat odur:
-Lâ ilâhe illallah!
Süper güç mü dedik?
O da ne?
Bir izafi değer
Aynadaki hayal.
Değişmez hakîkat odur:
-Lâ ilâhe illallah, Muhammed’ür Resulullah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.