Bünyamin’le Hüsni’nin Yarışı
Mısır’daki çağdaş Firavun yönetimi Müslüman Kardeşler’in ileri gelenlerine karşı yeni bir tutuklama kampanyası başlattı. 8 Şubat Pazartesi günü sabah ortalık aydınlanmadan başlatılan baskınlarda tutuklananlar arasında şu isimler var: Ahmed Ali Abbas, Dr. Muhammed Sa’d Aleviyye, İbrahim es-Seyyid, Ahmed Abdulati, Mustafa eş-Şerbetli, Dr. Muhammed Abdulğani, Yazar Velid Şelbi, İhab İbrahim, Dr. Ali Abdurrahim, Halef Sabit Hureydi, Mus’id Ali Kutb, Dr. Muhammed ed-Dessuki.
Bunların birçoğu Mısır’ın muhtelif üniversitelerinde tıp profesörü olarak halka hizmet ediyor. Bazıları bölüm başkanı ve alanlarında ülkenin en tecrübeli, en mütehassıs şahsiyetleri. Tutuklanmalarının, sorgulanmalarının ise tek sebebi var: İslâmî düşünce ve yaşayış üzere olmaları, ülkenin geleceğini İslâmî değişimde arayanlara destek vermeleri. Hâkim sistemin yasalarına göre herhangi bir suç işlemiş değiller. Fakat Firavun rejimi açısından bu insanların ülkenin halkına verdiği hizmetin ve gözaltına alınmaları durumunda yerlerinin boşalacağının hiçbir önemi yok. Önemli olan onların şahsında İslâmî yapılanmayı ve değişim arayışını destekleyenlere gözdağı verilmesi.
Firavun rejiminin bu baskıcı politikası ve uyguladığı resmi şiddet sebebiyle alanında tek sayılabilecek birçok bilim adamı ülkesini terk ederek başka ülkelerde çalışmak zorunda kalmıştır. Oysa bu gibi bilim adamlarının kolay yetişmediği, Avrupa ve Amerika’daki bilimsel projelere hizmet eden birçok bilim adamının da ya maruz kaldıkları resmi şiddet veya sağlanan imkânların son derece yetersiz olması sebebiyle İslâm âleminden buralara göç etmiş şahıslardan oluştuğu biliniyor.
Hüsni’nin bu tutuklama kampanyasıyla eşzamanlı olarak, cemaatin lider kadrosundan 15 kişi hakkında yeni bir yargılama süreci başlatıldı. Yüksek Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılığı tarafından başlatılan bu süreçte yargılananların başında gelenler arasında cemaatin genel mürşidinin yardımcısı Dr. Mahmud İzzet, İrşad Bürosu üyesi Dr. Isam el-Aryan, Ezher Üniversitesi Hadis Profesörü ve cemaatin İrşad Bürosu üyesi Dr. Abdurrahman el-Berr gibi etkin şahsiyetler var.
Cemaatin avukatı Abdulmun’im Abdulmaksud olayla ilgili açıklamasında rejimin, bu tutuklamalarla Müslüman Kardeşler’e kendilerine karşı şiddet, baskı ve tutuklama siyasetinin değişmediği mesajı vermeye çalıştığını dile getirdi. Abdulmaksud açıklamasında aynı zamanda ilk kez cemaatin İrşad Bürosu üyelerinden dört kişinin bir arada mahkemeye sevk edildiğine ve bunun ciddi şekilde bir gözdağı anlamı taşıdığına dikkat çekti.
Hüsni’nin Gazze halkını iyice kıskaca alma ve tamamen açlığa terk etme amaçlı çelik duvar inşaatı da bütün tepkilere rağmen sürüyor. Bölgeye yönelik insanlık dışı ambargonun Mısır’ın aldığı tedbirlerle devam edebildiğini Filistin’e Özgürlük konvoyuna katılan kardeşlerimiz gözleriyle gördüler. Konvoyun maruz kaldıklarının medyaya yansımasıyla özellikle Müslüman halkların da bu gerçeği öğrenmesine vesile oldu. Biz bu gerçeği daha önce yazılarımızda dile getirmiştik. Fakat yazılarda dile getirilenler, göze hitap eden gerçekler kadar etkili olmadığı için bizim vurguladıklarımız genellikle dikkatten kaçıyordu.
Mısır askerlerinin Gazzelilere saldırdığı sırada bir Mısır askerinin öldürülmesi bahanesiyle Heniyye hükümetine karşı başlatılan çirkin kampanya devam ediyor. Bu askerin arkadan vurulmasının kendi arkadaşları tarafından yanlışlıkla vurulduğunu göstermesine ve Heniyye hükümetine bağlı İçişleri Bakanlığı’nın hadisenin âdil bir şekilde sorgulanmasına açık olduğunu bildirmesine rağmen. Üstelik hadise Gazzelilerin saldırı düzenlemesi sebebiyle değil, onların Filistin’e Özgürlük konvoyunu karşılamak üzere Rafah kapısına toplandıkları sırada Mısırlı askerlerin kendilerine saldırmaları esnasında gerçekleştiği halde. Öte yandan işgal devletinin Mısırlı askerlerin ölümüne sebep olan saldırıları karşısında Hüsni’nin hep köşeye sindiği, hatta can kaybı olaylarını gizlemeye çalıştığı da bilinen bir gerçektir.
Güya Filistinliler arasındaki ihtilafı çözmek için “arabulucu” rolü oynayan Firavun rejimi bu konuda da arabulucu değil dayatmacı konumundadır. İslâmî direnişi köşeye sıkıştırmak, onu işgalcilerin işine gelecek şartları kabul etmeye zorlamak, kabul etmemesi durumunda da “oyunbozanlıkla” suçlamak için her türlü numarayı çeviriyor.
Görülen o ki Siyonist Bünyamin ile Firavun Hüsni tam bir zulüm yarışındalar. Ne var ki biri “düşman” ilan ettiği halkı, diğeri ise kendi halkını ve onunla aynı kimliği taşıyan mazlum Filistin halkını hedef alıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.