Kaçan ne?
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün Hindistan ziyaretine giderken uçakta habercilerle yaptığı sohbeti şu noktalarda toplamak mümkün:
-Yeni bir Anayasa yapılması hususunda toplumda geniş mutabakat vardır.
-Fakat çeşitli sebeplerden dolayı bu fırsat kaçırılmıştır.
-TBMM’yi küçümsemek yanlıştır. TBMM meselelerin çözüm yeridir.
-Milli Güvenlik Siyaset Belgesi bir zarurettir. Başka memleketlerde de mevcut. Zaman zaman Anayasanın üstünde görülme hatası işlenmiştir. Ancak bir kanun bile değildir. Bugünkü ihtiyaçlara göre yeniden yazılması gerekir.
-Türkiye’nin gerçek gündemi her gün konuşulanların üstünde olanlardır. İçeriye kapanıp oturmak yanlıştır. Büyük gelişmeler kaydetmekteyiz. Büyük zenginlerimiz doğmaktadır.
Bu tesbitlerin her biri haber değerinde. Her biri ayrı makale mevzuu. Nitekim basında mümkün mertebe tamamı görülmeye çalışıldı. Dediklerinin esası ise anayasa değişikliğine dair olandır. En fazla o konuşuldu, konuşuluyor ve konuşulacak.
Can acıtanı o.
Cumhurbaşkanının da dediği gibi bu toplum bütün renkleriyle birlikte 1982 Anayasasının değişmesini istemekte. Ne var ki aynı toplum, meclis içi ve dışı unsurlarıyla bir masa etrafında toplanarak bir darbe anayasasını değiştirebilme olgunluğunu gösteremedi.
Bu da herhalde ayıp olarak yeter.
Önümüzdeki genel seçimler 22 Temmuz 2011’de.
Bu senenin sonbaharından itibaren Türkiye yavaş yavaş seçim sathı mailine/eğik düzlemine/havasına girer. 2011 İlkbaharında seçim çiçekleri açar.
O halde bu yaz tatilini de çıkartırsak 2010 için yasama faaliyeti olarak 6 ay gibi net bir zaman kalmakta. Anayasa yenilemeye dair ne yapılacaksa bu zaman zarfında yapılacaktır. Mümkün değil mi? Yapılamaz mı? Mümkün ama 10 senedir bir araya gelemeyenler son 6 veya 10 ayda mı fikir birliği edecekler?.
İnsan ister istemez yazıklar olsun demekten kendini alamıyor.
Şu durumda olsa olsa kısmi değişiklikler söz konusu.
O da yama üstüne yama demek.
Bu neden böyle oldu?
Soğuk savaş dönemi politikaları terk edilmediğinden.
İktidar mı diyor? Baştan aşağı karala, asla yaklaşma, anlaşma, taviz verme?
En iyi çözüm, çözümsüzlüktür.
1982 Anayasasının değişememesinin iki sebebi bu iki cümledir. İktidarı peşinen mahkûm etmek ve çözümsüzlüğü istikrar kabul etmek.
Ha Kıbrıs, ha Anayasa
ABD’de Anayasa 250 Senelik. Üstelik de üç-beş yaprak. Bizde ise küçük bir kitap hacminde. Ve üçüncü anayasa. Türkiye’de ortalama olarak 10 yılda bir darbe yapıldı 30 yılda bir Anayasa. 1876’dan bu yanaysa 6. Anayasanın peşindeyiz. Bu hesaba göre özlenen anayasaya 2012’de kavuşmak mümkün olabilir. Aslında kaçan, insanca yaşama fırsatı. Birileri bu memleketi kasten Yargıçlar Saltanatına mecbur ediyor. Yeni anayasa bir değil birçok saltanatı lağvetmeli. Yoksa ne gereği var. Bakınız en son örnek. 1.5 milyon lise mezununun istikbali bir ideoloji için göz kırpmadan harcanıyor.
Belediyeciler ve Yargıçlar.
Siviller ve Hâlâskâr zâbitanlar.
-Bu memlekete yeni bir Anayasa lazımsa onu da biz yaparız!
Siz bu sesi hiç duymadınız mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.