DİB Sayın Bardakoğlu neye ve niye taş atmış?
Bir gazetede şöyle bir haber başlığı vardı: Bardakoğlu Bir Taş attı…
Allah Allah! Koskoca Diyanet İşleri Başkanı niçin taş atsın ki? Attıysa da muhakkak bir sebebi vardır. Çünkü insan durup dururken taş atmaz. Ya bir saldırıya uğrar veya bir havlama duyar da onun için taş atar. Gazete “Bardakoğlu Bir Taş attı” dediğine göre, Sayın Başkanımız havlama sesleri falan mı duydu?
Neyse canım bize ne? Havlayanlar korksun…
¥
Abdürrahim Karakoç Abi’nin geçen hafta “Popüler Masonlar” başlıklı bir yazısı vardı. Yazının başlığı, aynı zamanda popüler masonları isim isim anlatan kitabın da ismi.
Abdürrahim Abi’nin verdiği isimlerden bazılarının mason olduklarına hayret etmedim desem yalan olur. Meselâ İlhan Kesici, meselâ Hulki Cevizoğlu, meselâ Anıl Çeçen…
İlhan Kesici Demirel’e yakınlığıyla biliniyor olsa da mason olduğuna ihtimal vermezdim. Gerçi kendisi de Abdürrahim Abi’ye kesinkes mason olmadığını söylemiş. Kitabın yazarı Süleyman Yeşilyurt ise Kesici’nin masonluğunda ısrarlı imiş. Şu anda CHP milletvekili de olsa, gönlüm İlhan Kesici gibi birisinin mason olmadığının kesinleşmesini istiyor. Bu meseleyi vuzuha kavuşturacak olan tabii ki İlhan Bey’in kendisi. Bekleyelim…
Fî tarihinde, Tayyib Bey’in rakibi olarak İstanbul Belediye Başkanlığına aday olduğunda, biz oyumuzu Tayyip Bey’e vermiştik. Ben o zaman arkadaşlara, “İlhan Kesici kazansa da zararı yok. Kapasiteli birisi” demiştim. Onu iyi yetişmiş biri olarak görüyordum. Konuşmaları da tatmin ediciydi. Son seçimlerde CHP’den aday olması belki kendince mecburiyettendi, ama bu bana göre bir mazeret değil. Onu orada hep aykırı biri olarak gördüm…
¥
Hulki Cevizoğlu’nun isminin de masonlar içinde geçmesini istemez ve beklemezdim. Birkaç kere Hulki Bey’in “Ceviz Kabuğu” programına katıldım. Bu vesileyle yüz yüze görüşmelerimiz oldu. Her defasında kendisinde samimiyet ve itimat edilir bir hal gördüm.
Programlarından birinde Aziz Nesin hakkında kullandığı bir cümleden dolayı, kendisini tenkit etmiştim. Yazımın üzerinde durmadı; mesel yapmadı, “Şöyle bir yazı yazmıştınız” deyip geçti.
Geçmiş gündür; Aziz Nesin hakkındaki sözünü net hatırlayamayacağım, ama galiba Aziz Nesin’in âhirette azap görmeyeceği gibi bir şeydi. Bunu da Aziz Nesin’in bir sözü üzerine söylemişti…
Bir Ceviz Kabuğu programında, Yaşar Nuri Öztürk ile karşı karşıyaydık. Hulki Bey’e, “Kitap Dergisi’nin 89. sayısının 7. sahifesinde Yaşar Nuri’nin mason olduğunun yazıldığını” söylemiş ve o dergiyi vermiştim. Hulki Bey, programda dergiden bahsederek Yaşar Nuri’ye, “Siz mason musunuz ya da masonluğa karşı mısınız, nasıl görüyorsunuz masonluğu?” diye sordu. Yaşar Nuri, “Ben mason, falan-filan değilim” diyerek kesinkes mason olmadığını söylediyse de, “Niye böyle bir şeyi kabul etmiyorsunuz, masonluğa karşı olduğunuz için mi?” diye sordu. Buna Yaşar Nuri’nin cevabı şöyle olmuştu:
“Niye ben bunu tartışayım? Niye masonluğa karşı olayım? Yani ben birçok şeye karşıyım, birçok şeye taraftarım ama prensip bazında. Bana amblem gösterirseniz, ben hiçbir şeye karşı değilim, hiçbir şeye taraftar değilim.” (Yaşar Nuri Öztürk isimli kitap, Sa: 32-34, Beyaz Yayınları)
Böylece, Hulki Bey vasıtasıyla kamuoyu Yaşar Nuri Öztürk’ün masonluğa karşı olmadığını öğrenmiş oldu.
O günlerde Yaşar Nuri’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirileceği, kendisinin de buna hazır olduğu konuşuluyordu. Fakat, o programdaki “Niye masonluğa karşı olayım?” sözünden sonra bu mesele kapandı.
Böyle bir şeye vesile olduğu için, yüzüne söylemesem de Hulki Bey’e içten içe müteşekkir kalmıştım.
İlhan Kesici’nin yaptığından daha açık ve net olarak, Hulki Bey’in mason olmadığını açıklamasını şahsen arzu ediyorum. Programlarında yaptığı gibi işi kökten bitirecek şekilde, pürüzsüz, açık ve net olarak…
¥
Sayısız müsbet konuşmalarını dinlediğim Anıl Çeçen’in isminin masonlar içinde geçmesine de hayret ettim…
İlnur Çevik, Yaşar Okuyan ve Sadi Somuncuoğlu gibi isimler üzerinde hayretim yok, fazla durmuyorum.
Bir de, fî tarihinde Vakit’te aleyhinde yazı yazdığım İhsan Doğramacı var. Kenan Evren’in gücünü arkasına alarak başörtüsü zulmünü başlatan bu zatın mason olması, bana göre şaşılacak bir şey değil.
Doğramacı aleyhinde yazdığım yazıya, Prof. Ayhan Songar çok kızmış, hakkımda zehir zemberek bir yazı döşenmişti. Yazısında, “O, şu şu hizmetleri yaptı…” diyerek İhsan Doğramacı’yı göklere çıkarıyordu. Kendisine verdiğim cevapta, “Siz nesiniz? Söyleyin de bilelim?” soruma da “Mason olduğumu îmâ ediyorsan söyleyeyim. Ben mason değilim” diye cevap vermişti.
Hayatta olmayan bir kimse hakkında daha fazla bir şey yazmak istemem. Zaten bu kadarcığını da, bugün hayatta olmayan bir zatın aleyhinde yazmak niyetiyle değil, Doğramacı vesilesiyle bir hatıra olarak aktarmış bulunuyorum.
İhsan Doğramacı’nın kurnaz bir mason olduğu anlaşılıyor. Sahibi olduğu üniversite bünyesinde sözümona bir ibâdethane(!) yaptırdı. Ama nasıl? Cami, kilise ve havra (sinagog) bir arada…
Madem Müslüman gençler câmiye gidiyor da kilise ve havraya gitmiyorlar, öyleyse kilise ve havrayı onların gittiği yere ayaklarına getirmeli, câminin içine sokmalı. Doğramacı işte aynen bunu yaptı...
Bundan sonrasını üzülerek yazıyorum: Doğramacı’nın yaptırdığı bu ucûbe ibâdethâne(!)nin iki sene önceki açılışında birkaç bakanla beraber Diyanet de vardı. “Çok güzel olmuş” diye de beğenilerini dile getirdiler.
Üzüldüğüm bir başka husus da şu olmuştu:
2007 veya 2008’de TBMM Onur Ödülü, başörtüsü zulmünün başlatıcısı olan İhsan Doğramacı’ya verilmişti.
Değerli okuyucular! Popüler Masonlar kitabının yazarının başka eserleri de var. Meraklıları için:
1- Mason Komutanlar, 2- İhtilalci ve Muhtıracı Paşalar, 3- Ünlü Aleviler. (Kültür-Sanat Yayınları, 0312 395 22 37 Kızılay/Ankara)
Yine meraklıları için, yazdığı kitaplar üst üste konulsa boyunu aşacak kadar olan İsmail Mutlu’nun 111. eseri:
Dinlerarası Diyalog Nasıl Başladı Nasıl Gelişti? (0212 652 00 27 Cağaloğlu /İstanbul)