Kahramanmaraş... Güzel insanların diyarı...
Kısa adı MüSiAD olan Müstakil Sanayici ve işadamları Derneği’nin 2 ayda bir gerçekleştirdiği Genel idare Kurulu(GiK) toplantısı bu defa Kahramanmaraş’taydı.. 7-8 Mart tarihlerinde yapıldı.. Biz de bu seyahatte bulunan kişilerin içindeydik..
Kahramanmaraş, başlıktan da anlayacağınız gibi; ülkesini seven, paylaşımcı ve cömert insanların yaşadığı bir kent.. Bu durum, insanlarla birebir yaptığınız konuşmalardan anlaşılıyor!.. istanbul’da merhaba dediğim pek çok Maraşlı dostum var.. Hepsi de beyefendi insanlar.. Mesela birkaçını söyleyeyim; Türkiye Katılım Finans Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Akben.. Yine aynı finans kurumunun Eminönü fiubesi Müdürü Ali Bakdur kardeşim!.. Vakıf Gureba Hastanesi doktorlarından nöroloji uzmanı, aynı zamanda zamanımızın Evliya çelebi’si, seyyah Ali Akben, vs..
Eğer yanınızda Eyüp Akbal gibi, Alican Cebeci, Recep Ertemel, Nurettin Nebati gibi, insanlarla çok rahat diyalog kurabilen samimi ve neşeli kişiler olursa, rahatlarsınız.. Tabii, Mehmet Develioğlu, Dursun Yıldız, Kenan Atalay, Mehmet Aracı, Ali Gür, ibrahim Gök, Zeki Pehlivan, Cemil Tekin, Mehmet Uysal, fiaban çopuroğlu, Mustafa Erdem, Haluk Tipi, Abdülaziz Akbay, Ali Ergun, ibrahim Ergin, Nail Olpak ve Musa Sucu’yu da unutmamak kaydıyla..
Kahramanmaraş MüSiAD şubesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen GiK Toplantısı’nda “ulaştırma sektörü” tartışıldı.. MüSiAD, her GiK toplantısına bir “BAKAN”ı davet ediyor.. Bu defa da misafir Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dı.. Bakan Yıldırım’ı iDO Genel Müdürü olduğu yıllardan tanırız.. O zamandan bu yana hep aynı.. “ünvan ve koltuğun değiştiremediği ender politikacılardan.. Yaldızlı, sükseli laflar kullanmıyor.. Bana göre de hükümetin en başarılı bakanlarından..”
Bakan Binali Yıldırım ulaştırma sektörünün son durumunu, Dr. ömer Bolat ise ulaştırmanın dünya ve ülkemiz ticaretindeki önemini yatırdı masaya..
Cumartesi günü de MüSiAD Genel Merkezi’nden ve 28 şubeden gelen üyeler, Genel Başkan Dr. ömer Bolat’ın yönettiği oturumda iç meselelerini konuştular.. Maraş’taki GiK, tüzük gereği 19 Nisan Cumartesi günü görevini bırakacak olan Dr. ömer Bolat’ın son Genel idare Kurulu’ydu.. Katılımcıların çoğu bu sebepten dolayı oldukça duygu doluydular..
Eyüp Akbal kardeşimin Maraş’ta hakikatli arkadaşları var.. Dr. Erdal fianlı ve Eczacı Cengiz Gürsoy.. ikisi de pırıl pırıl.. ikisiyle de tanışmaktan mutluluk duydum.. Eczacı Cengiz Bey, Eyüp Akbal’la bizi Cuma gecesi Tabipler Derneği’ne götürdü.. Orada güzel bir “sıra gecesi” izledik.. Kahramanmaraş Tabip Odası Başkanı Beyin Cerrahı Op. Dr. Rafet Arslanoğlu’nun organizasyonunda pek çok doktorun, eczacının, sağlıkçının ve de musiki dostunun iştirak ettiği ve Kahramanmaraş Musiki Cemiyeti üstadlarının da çalıp söylediği geceye şahitlik ettik.. Diş Hekimi Devlet Diş, Ecz. Habib Kırmızıkaya ve ismini hatırlayamadığım diğer sağlık elemanları..
Tabip Odası Başkanı Op.Dr. Rafet Arslanoğlu, faal bir insan.. Arkadaşlarıyla birlikte birçok etkinliğe imza atan bir hekim.. O gece, içinde bir dizi davetin olduğu bir zarf verdi bana.. Gerçekten aziz milletimize yakışır etkinlikler.. Mesela; 11 Mart Salı günü (bugün) Kahramanmaraş Tabip Odası ve kısa adı SAHADER olan Sağlıklı Hayat Derneği’nin işbirliği ile düzenlenen Sanayi ve Ticaret Odası’nda gerçekleştirilecek olan “Türkiye’de Modern Tıbbın Başlangıcı ve II. Abdülhamid” konulu konferans.. Konuşmacı; Prof.Dr. Mustafa Armağan.. Yine 13 Mart Perşembe günü Kahramanmaraş Ulu Camii’nde yatsı namazını müteakip Tabip Odası tarafından “fiehit Tıbbıyeliler hatırasına okutulacak Mevlid”.. Ve başka etkinlikler.. “Sami Bey, hepsine sizleri de bekleriz” dedi Dr. Rafet kardeşim!.. “Bir başka sefere” dedik.. çünkü ertesi gün gani gönüllü insanların vilayeti olan Kahramanmaraş’tan ayrılmamız gerekiyordu.. “inşallah bir gün yine Maraş’a yolumuz düşerse yine ziyaretinize geliriz” diyerek veda ettik Dr. Rafet Bey’e..
Cumartesi günü ise dönüş başladı.. Tabii dönüşten önce Kahramanmaraş’ın dünyaya ihraç ettiği en önemli markalardan biri olan MADO dondurmasının yapıldığı tesislere uğradık. Aynı zamanda “eski araba kolleksiyoncusu” da olan MADO’nun sahibi Mehmet Kanbur’la tanıştık.. Mehmet Bey, ağzı laf yapan tabiri caizse feleğin çemberinden geçmiş bir Anadolu insanı.. işinin de erbabı.. Bize mühendisleri eşliğinde fabrikasını gezdirdi.. Tepeden tırnağa beyaz steril kıyafetler içine girerek, “astronot” misali dondurmanın nasıl yapıldığına şahit olduk.. Hijyen gerçekten önemli.. Gerisi teferruat..
Yalnız şunu da belirteyim.. Kahramanmaraş dondurmasını dünyaya tanıtan MADO iyi hoş da, iyinin de iyisi var.. MADO’yu gezerken ve yapılan ikramların tadına bakarken, gözümün önüne doğup büyüdüğüm “Fatih” geldi.. Her mamulün en iyisinin bulunduğu “aziz istanbul” geldi.. çocukluk yıllarımda bembeyaz kıyafetiyle seyyar arabasında dondurma satan “Arnavut Sabit amca”yı hatırladım.. O ne lezzetti?.. insanlar seyyar arabanın önünde kuyruğa girerlerdi.. Yine Fatih’teki TADIM dondurmacısı.. Yavuzselim’deki meşhur BALTEPE dondurmacısı.. Fevzipaşa Caddesi’ndeki bahçeli Yıldızsaray Muhallebicisi.. Tunç kaselerin içerisine konulan kaymaklı dondurmanın nefaseti inanın dillere destandı.. Mehmet Kanbur kusura bakmasın ama istanbul’da da ne dondurmalar vardı.. Neler neler!..
Ama yine de MADO markasıyla Türkiyemizin ismini dünyaya duyurduğu ve onca insana ekmek verdiğinden dolayı Mehmet Bey’i kutluyorum..
Evet, 2 günlük Kahramanmaraş seyahatimiz böyle geçti..
Başta, Kahramanmaraş MüSiAD fiube Başkanı ismail fieref Alkış’a, yönetici arkadaşlarına ve “değerli Maraşlı dostlara” en içten selamlarımı yolluyorum..