Serdar Demirel

Serdar Demirel

Allah’tan razı mıyız?

Allah’tan razı mıyız?

Allah’ın (c.c) kuldan ve kulun Allah’tan razı olması, birbirini tamamlayan karşılıklı bir durumu ifade eder..
Aslı Kur’an’da olan ve toplumun derin dinî şuurunun imbiğinden süzülerek diline pelesenk olmuş “Allah razı olsun!” duası, “Allah rızası”nın toplum algısında tekabül ettiği şeyin büyüklüğünü gösterir.
Bugün sekülerleşen temenni dilimizde modası geçmiş kocakarı söylencesi muamelesi görse de, yeri hiçbir modern iyi temenni ibaresiyle doldurulamayacak kadar zengin bir duadır o. Bir anlamda Kur’an mesajının çağırdığı konsantre hâl...
Önce bir anekdot paylaşayım müsaadenizle.
Lise yıllarımızda “Koç” dediğimiz bir kütüphânecimiz vardı. O bizim kütüphânecimizden çok, bir dostumuz ve ağabeyimizdi.
Zaman zaman câminin bir köşesine sığınmış, tek başına namaz kılarken görürdüm. Kıraat ettiği Kur’an âyetlerini kelime kelime, harf harf özenerek ve vurgulayarak tilâvet ederdi. Uzak mesafeden de olsa hissettirmeden göz ucuyla ve gıptayla izlerdim onu. Düşüncelerinde marjinal olduğu gibi ibâdet tarzında da marjinaldi!
Bir gün, bir arkadaşım heyecanla yanıma geldi ve Koç’un kendisini ne kadar etkilediğini anlattı.
Kütüphânedeydim, dedi. Beyaz dosya kâğıdına ihtiyacım vardı, Koç’tan istedim. Bir tane verdi, “Allah razı olsun!” dedim. O hemen bir tane daha verdi, ben de yine “Allah razı olsun!” dedim. O hemen bir tane daha uzattı. Ben “Allah razı olsun! Kâfi artık, istemiyorum” dedikçe o duanın tekrarını yapmam için bir kâğıt daha uzatıyordu.
Böyle anlatmıştı arkadaşım. Bir kağıt parçası dolayısıyla da olsa O’nun rızasını aramak o kadar hoşuma gitmişti ki, o anekdot hafızamın unutulmazlar listesinde yerini bütün canlılığıyla hâlâ korumakta.
“Rıza” Allah’ın kadîm sıfatlarındandır. Son nefesini iman üzere verenlere ve bunun için de hayatını istikâmet üzere yaşama mücadelesine adayanlara taalluk eder. Allah’ın razı olduğu kullar, mutlaka Allah’tan razı olan kullardır.
Kur’an-ı Kerim, Allah’ın (c.c), Hz. Peygamber’in (s.a.s) sohbetinde bulunanlardan hoşnutluğunu; “Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.” (Tevbe: 100) diyerek anlatmıştır. Karşılıklı hoşnut olma hâli, o güzîde topluluğun niyet ve amellerinde, kazaya teslimiyetlerinde tecelli eder.
Diyebiliriz ki; Allah, büyük günah işlemeyen, küçük günahlarda ise ısrar etmeyen, hata yaptığında hemen tövbe eden istikamet sahibi her kulundan razı olur.
Peki, Allah’tan razı olmak nedir? Kimler Allah’tan razıdır?
“Allah’tan razı mısın?” sorusuna tefekkür etmeden cevap verdiğimizde, “Evet” cevabı vereceğimiz neredeyse kesindir. Ama, hayır, durup düşünüp öyle cevap vermeyi deneyelim.
Bizim kendi tercihlerimizin sonucu olmayan; Allah’ın bizim için irade ettiği ırk, dil, renk, cinsiyet, fizikî yapı, coğrafya, anne-baba, kardeş, çocuk, toplumsal çevre, maddî durum, akıl gücü gibi verili durumlardan razı mıyız?
Bazen genetik hastalıklardan, bazen bütün tedbirleri almamıza rağmen bize musallat olan bir virüs sebebiyle acı çekeriz. Sevdiğimiz insanlar hastalanır, bazen de kaybederiz onları. O zaman Allah’tan razı olmayı sürdürebiliyor muyuz?
Ticarette başarılı olmak için gâyet ciddi çalışmamıza rağmen işimiz kesat gidebilir. Yangın, sel ve deprem gibi hâdiseler vuku bulabilir. Derken elimizde ve kontrolümüzde olmayan bu sebeplerden dolayı bir ânda maddî birikimimizin tümünü yitirebiliriz.
Bu dünya hayatında bize emanet olan maddî servetimizi kaybederken, mânevî servetimizi korumak için kaç kişi gönlünün derinliklerinde ilâhî takdire “razı” olmayı sürdürebilir?
Yoksa, “Neden ben, ya Rab!” itirazları mı hâsıl olur dilimizde, O’nun takdirine karşı bir hoşnutsuzluk mu belirir kalbimizde?
Rıza, Allah’ın takdirine nefse zor gelse de teslim olmak ve şikâyet etmemek demektir. O’na güvenmek, O’nun takdirine varlıkta ve bollukta, gizli ve âşikâr, verdiğinde ve aldığında itirazsız boyun eğmektir. Bunun üst mertebesi ise, takdiri sevmektir. Allah’tan gelen her şey güzeldir, diyebilmektir. İlahî takdirin hükümlerine yüreğin hoş bakması ve teslim olmasıdır.
Allah’tan gelene razı olmak vaciptir. Bu vacibi yerine getirenler de övülmüş ve yüceltilmişlerdir.
Velhâsıl, insanın yeryüzü sürgünündeki serüveninin özünü “Hakk’a mı, Batıl’a mı rıza göstereceği” oluşturur. O hâlde soralım kendimize, “Allah’tan razı mıyız?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi