Velâdet (Mevlid) Kandili

Velâdet (Mevlid) Kandili

Bu gece, sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerinin, doğumlarıyla kâinâtı şereflendirdiği gece...
Bu akşam, güneş takvimine yani şemsî/mîlâdi takvime göre Peygamberimiz’in doğumunun 1439. ay takvimine yani kamerî/hicrî takvime göre ise 1483. senesine girmiş oluyoruz.
Yarın Hicrî aylardan Rebîulevvel ayının 12. günü bu gece de 12. gecesi. Peygamberimiz, kâinatı Rebîulevvel ayının işte bu 12. gecesinde şereflendirdi.
Rebîulevvel ayı, Muharrem ve Saferden sonra senenin üçüncü ayı, Mevlid Kandili de hicrî takvime göre senenin ilk kandili.
Biz Müslümanlara göre, dünyaya gelmelerine ilk sevinilecek olanlar peygamberlerdir. Diğer peygamberlerin doğumlarını pek bilmiyorsak da Peygamberimiz’in doğum gününü biliyoruz. Kutlanacak doğum günü O’nun doğum günüdür. Zamanımızda, İslâm’la alâkası olmayan “Doğum günü kutlaması” âdeti Müslüman âilelerde bile yaygınlaşmış bulunuyor. Eğer doğum günü kutlanacaksa, işte Peygamberimiz’in doğum günü olan Mevlid Kandili... Yapabildiğimiz kadar ibâdet yaparak onu kutlayalım...
Peygamberler içinde gelişi itibariyle en son, Allah indindeki derecesi itibariyle de en üstün olan, sevgili Peygamberimiz’dir. Allah celle celâlühû Peygamberimiz’i bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. (Enbiyâ sûresi, âyet:107)
Allah (c.c.) Peygamberimiz’i göndermeseydi kâinatı da yaratmayacaktı. Gökten rahmet/yağmur göndermediği takdirde yeryüzünde hiçbir şey yetişmeyeceği gibi, Peygamberimiz’i göndermeseydi kâinat da olmayacaktı. Bir hadis-i kudsîde şöyle buyuruluyor:
“Ey habibim! Sen olmasaydın, sen olmasaydın (seni yaratmamış olsaydım) kâinatı yaratmazdım.”
Bazıları bu hadis-i kudsîyi kabul etmeseler de, atıf yaptığımız Enbiyâ sûresi 107. âyet bu mânâyı ifade etmektedir.
Peygamberimiz’in üstünlüğü babında başka bir âyette de, “Resûlüm biz seni bütün insanlara (cenneti) müjdeleyici (cehennemden) korkutucu (bir peygamber) olarak gönderdik” buyuruluyor. (Sebe sûresi, âyet: 28)
İslâm ehli sünnet inancına göre, kâinat yaratıldı yaratılalı Hazreti Allah (celle celâlühû) O’ndan daha sevgili bir varlık yaratmamıştır...
Bu gerçekleri dile getirmek, bazılarının dediği gibi –hâşâ- peygamber yarıştırmak değil, Allah’ın takdir ettiği bir gerçeği dile getirmektir. Çünkü “Peygamberlerin bazılarını bazılarından üstün kıldığını” bize Rabbimiz bildiriyor. (Bakara, 253)
Nitekim, Peygamberimiz’in hem “Âlemlere rahmet olarak” hem de “Bütün insanlara peygamber olarak” gönderildiği âyetle bildiriliyor. Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimiz’den başka hiçbir peygamber hakkında böyle sıfatlar kullanılmamış olup bu sıfatlar sadece Peygamberimiz’e aittir.
Bu ümmetin üstünlüğü de, ümmeti olduğu Peygamberinin üstünlüğünden ileri geliyor. Habîbullah/Allah’ın sevgilisi ve peygamberler peygamberi olan Pyegamberimiz, en üstün makamın sahibi bulunduğu için, şerefini O’ndan alan bu ümmet de ümmetlerin en hayırlısıdır. Kur’an-ı Kerim’de bu gerçek şöyle ifade buyuruluyor:
“Siz insanlığın hayrı için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.” (Âl-i İmran, 110)
Bu hayırlı ümmete yakışan, ümmeti oldukları Peygamberlerinin doğum gecesini Allah’a ibâdet ve O’na salât ü selamla geçirmektir. Bu gecede Peygamberimiz’e bol-bol selavât okumalı ve yapılabildiği kadar ibâdet etmelidir.
Kandil gecesi olması sebebiyle, günahların affına sebep olması bakımından hiç olmazsa bir tesbih namaz kılmalıdır.
Ayrıca çoluk-çocuğumuza Peygamberimiz’den bahsederek, hem O’nun ismini anarak yâd etmiş olur hem de Peygamberimiz hakkındaki bilgimizi tazelemiş oluruz.
Bu gece bilhassa câmilere gitmeli, çocuklarımızı da götürmeli; bu gecede yapılacak programlara hep beraber iştirak etmelidir.
Televizyonda mevlid programları da olsa hayâli şeyler seyretmektense, 2 rekat namaz kılmak çok daha sevap olur.
Özel not: Sayın Dr. Semi Akyol!
Hazreti Muâviye’nin kabrinin nerede olduğu bilinmiyor değil. Türbesi bellidir, bilinmektedir ve günümüzde de ziyaret edilmektedir. Hazreti Muâviye’nin türbesi, Şam’da Emeviye Câmii’nin yakınında, Ak Minare yönündedir. Üzerinde de “Türbetü’l-Muaviye” yazıyor. Dış duvarları büyük taşlarla yapılmış olup, duvarlardan üstte büyükçe bir kubbesi vardır. Ancak, herkese açık bir yerde olmayıp günümüzde belli bir sınır içinde kaldığından, ziyaret için Suriye Evkaf Bakanlığı’nın özel izni gerekiyor.
Not: 27 Şubat Cumartesi günü saat 14.00’de, Cağaloğlu’ndaki Halk Eğitim Merkezi’nde (İran Konsolosluğu’nun üstü) Aydınlar Ocağı tarafından bir konferas düzenlenmektedir. Konuşmacılar: Prof. Mehmet Bayraktar, Prof. Nadim Macit ve Ahmet Tekin. Yöneten: Prof. Yümni Sezen.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi