Velveleye gerek yok, ülke normalleşiyor!
Rejim üzerindeki vesayet durumundan beslenenler, şu sıralarda pek fazla huzursuz... Zira hiç beklemedikleri şeyler oluyor.
Bu yüzden de birileri nasırına basılmışçasına bağırıyor... Hedef toplumu tedirgin etmek, mümkünse kargaşa çıkarmak; böylece ekonomiyi, çarşı-pazarı panikletmek, netice olarak hükümeti baskı altına alıp geri adım attırmak, belki pazarlıklara razı etmek vs...
Apoletli medyanın postal parlatıcıları (Cengiz Çandar ‘Postalperestler’ ifadesini kullanmış) günlerdir, ortalığı toz dumana katıyorlar. İlle de kriz çıkaracaklar ya!.. Gâh orduyu, gâh yargıyı ajite ediyorlar.
Rejim üzerindeki asker vesayetinin de, yargı vesayetinin de kalkmasını zinhar istemiyorlar. Bu sebeple de, anayasal düzene karşı suç işlemeye kalkıştığı, yani darbe yapma hazırlıklarına giriştikleri iddiasıyla soruşturulan kişilerin, kanun önünde hesap vermesini, bunlar neredeyse felaket olarak ilan edecek. Bazıları hakikaten kirli çamurları içinde debeleniyor.
Sadece son sekiz-on yılda kurulmuş olan cunta ve çetelerin sayısı bile, henüz tam olarak tespit edilmiş değil... Baksanıza Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Ergenekon; Balyoz Harekâtı, Çarşaf, Sakal, Oraj, Suga planları, bunun yanında bol miktarda lahika, bilgi destek ve irtica ile mücadele eylem planı, Kafes Planı, Amirallere suikast planı... Poyrazköy gömüleri, Zir Vadisi cephaneliği, bombalar, bomba atan borular!..
Şimdi devletin yargı mercileri, büyük bir kararlılıkla bu gayrimeşru suç örgütlerini mercek altına almaya başlamış; devlet ve millet aleyhine ne gibi tezgâhların kurulmuş olduğunu tespit etmeye çalışıyor. Fakat nedense bazıları fena halde rahatsız. Onun için de ortalığı velveleye veriyor!..
Ama nafile. İstedikleri kadar gürültü koparsınlar, işin seyrini değiştirmeye güçleri yetmeyecek. Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi; “Sular artık tersine, yokuş yukarı akıtılamayacak. Bugün olan normalleşmedir...”
Hiç kimsenin bu normalleşmeden gocunmaması lazım. Tabii ki, yarası olanlar hariç...
Medya dünyasında at oynatanların önemli bir kısmı, kategorik biçimde kendisini ‘solcu’ olarak tanımlar. Ancak bunların ekseriyeti, kurulu düzenin sağladığı ballı imkânlarla tanıştıktan sonra, solculuğu bir kalemde öteleyip otoriter yapıların safında yer tutmuştur. Bunlar ikiyüzlü bir yaklaşımla, hiç sıkılmadan askerî darbelere, muhtıralara ve askerin rejim üzerindeki vesayetine her türlü desteği vermiştir. Vermeye de devam ediyor.
Ve bunlar her fırsatta nifak çıkarmaktan, olayları çarpıtmaktan geri durmuyor ne yazık ki... Hiçbir şey bulamazlarsa, darbe hazırlıklarına, çeteleşmelere adı karışan askerlerin gözaltına alınmasını saptırmaya kalkışırlar. Dünyanın neresinde görülmüş böyle şey? Suça karışmış veya hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunanlara yapılan yargı işlemlerini, orduya hakaret, askeri aşağılama, rövanş alma gibi son derece çirkin ve tehlikeli boyutlara çekmeye çalışıyorlar...
Ancak bunların maskeleri iyice düştü. O yüzden de bütün vaveylaya rağmen, halk istifini bozmuyor. Zira ortalığı ayağa kaldıranların maksatlarının ne olduğunu biliyor...
Farkında olalım veya olmayalım, Türkiye çok büyük bir değişim geçiriyor. Elbette bu o kadar kolay olmayacak. Ama bilelim ki, gidişat doğru yönde.