IMF mandası bitti
Harbi Umumiden/I. Dünya savaşından sonra memleketin selameti için arayış içinde olanlardan bir zümre münevver de Amerikan mandası istemişti. Buradaki manda sığırgillerden o uzun boynuzlu, çamurlu suları seven mahzun hayvan değil.
Hani bazı insanlar aklını kaybettiğinde, başına başka bir hal geldiğinde; onun malını mülkünü kendisinin idare etmesi mümkün değildir. Mahkeme mağdura bir vekil tayin eder. Bu tayin edilene vasi, bu sisteme/müesseseye de vesayet denir. Bu vesayete Fransızca’da mandate/manda deniyor.
Türkiye, harpten sonra manda idaresine girmediyse de resmî tarihin kurtuluş savaşı kahramanı olduğunu yazdığı İsmet İnönü eliyle 1947’de IMF mandası altına girdi, 27 Mayıs darbesinden sonra 1961’de IMF ile bağlar pekiştirildi. Adnan Menderes’in idam tarihiyle IMF’nin santra vuruşunu yapmasının denk gelmesi ne kadar da düşündürücüdür.
Sene 1947, sene 2010. Türkiye 63 senedir IMF mandasında. Şimdi, yeni, henüz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin artık yoluna IMF’siz devam edeceğini açıkladı.
IMF bir vesayet/manda kurumuydu.
Ne yapardı?
Çok basite irca ederek izah edersek yaptığı şuydu:
Türkiye’ye kredi verenler, “dünyanın kırk türlü hali var” işkillenmesiyle bir de paralarına muhafız tayin ediyorlardı. Bir kefalet, bir vesayet, bir yeddi emindi. Birilerine para verebilirsiniz diyor. Verilen paraları da harcama yerlerine varıncaya kadar denetliyordu. Askerî yardımlarda satın aldığımız silahların kullanma iznine paralel bir uygulama.
Silahın da paran da manda altındaymış
Bunu artık gör ve anla!.
Yarım asır sonra ekonomik bağımsızlığımıza kavuşuyoruz. Ekonomik olarak bağımlı olan siyasi bakımdan istiklal sahibi olamaz. AB, Yunanistan yüzünden kendi mandasını ihdas etme paniğindeyken bizim mandasız günlere girmemiz şayanı hayret bir olaydır.
Solcularımızın şükür secdesine varmaları lazım.
Bilmiyorlarsa da öğrensinler.
Eskiden sokak yürüyüşlerinde eksik olmayan pankartlardan biri de “IMF’ye hayır!” idi.
İşte o IMF’ye sol bir iktidar değil. Atatürkçü bir iktidar değil, Ergenekoncu bir iktidar değil.
Muhafazakâr, liberal, demokrat bir iktidar hayır dedi.
Ekonomik bağımsızlık, Tam Bağımsız Türkiye, IMF’ye hayır!
Solun yerli fakat keşfedilmemiş sloganlarıydı.
Bunları sloganlıktan alıp hayata intibak ettiren bu iktidar oldu. Ayrıca IMF haberinin olduğu gün Başbakan, bir konuşmasında “reformlara mutlu azınlık mani oluyor” diyordu. Mutlu azınlık da sol bir jargondu.
Hadise, paradan 6 sıfırın atılması, enflasyonun tek haneye düşmesi gibi önemli. Fakat ister misiniz bugünün bazı solcuları, Atatürkçüleri, Ergenekoncuları, laikçileri, çağdaş uygarlık düzeyinde olanları, muhalefet partileri “hayır IMF gitmesin, IMF’nin gitmesi laikliğe aykırıdır desinler?”
Biz kefil değiliz.
Diyebilirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.