LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Darbeci paşalar kadar darbeci maşalar da yargılansın!

Darbeci paşalar kadar darbeci maşalar da yargılansın!

- Lütfü Bey; Anayasa değişikliği paketinde, geçmişte darbe yapan generallerin yargılanmasının yanı sıra, Genelkurmay başkanları ile kuvvet komutanlarının da Yüce Divan’da yargılanmasının önü açıldı. Bu konudaki değerlendirmelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
- Başbakanlar Yüce Divan’da yargılanıyor, ama Genelkurmay başkanları Yüce Divan’da yargılanamıyor; böyle şey olur mu? Ne yazık ki bugüne kadar oldu. Asker yöneticilere dokunulmadı, ama sivil yöneticilere dokunuldu. Asker yöneticiler ne yaparlarsa yapsınlar Yüce Divan’dan muaf tutuldu; sivil yöneticiler ise kendilerini Yüce Divan’ın önünde buldu. Bu olmaması gereken bir durumdu. Bu bakımdan şimdi Anayasa değişikliği tasarısında, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Genelkurmay başkanları ile kuvvet komutanlarına da Yüce Divan’da yargılanma yolunun açılması iyi oldu. Bu konuda sivil yönetici ile asker yönetici ayrımının kalkması gerekiyordu. Hem Genelkurmay başkanları ile kuvvet komutanlarına Yüce Divan yolunun açılacak olması, hem de Anayasadaki geçici 15. maddenin kaldırılmasıyla 12 Eylül darbesini yapan generallere de yargı yolunun açılacak olması demokrasi açısından olması gereken bir durumdu. Geç de olsa bu konuda adımlar atılması iyi oldu. Ancak bana sorarsanız bu adımlar da yetmez. Mesela 12 Eylül darbesiyle ilgili olarak sadece beş generalin yargılanmasıyla adalet tam tecelli etmez. Beş generalin yanı sıra, bu zalimlere büyük bir sadakatle hizmet edenlerin, onların zulümlerine ortaklık edenlerin de yargılanması gerekir. Çünkü ülkemizin ve dünyanın gördüğü en kanlı darbelerden biri olan 12 Eylül darbesinde tüm zalimlerin payı müşterektir. Bu bakımdan 12 Eylül darbesinin zulümlerine ortaklık eden, hizmet eden asker, sivil tüm görevlilerin de yargılanması gerekir. Bu arada darbeci generallere danışmanlık hizmeti veren ve içlerinde Kamer Genç gibilerin de olduğu 12 Eylül’ün Danışma Meclisi üyeleri de mutlaka yargı önüne getirilmelidir. Darbeyi yapan paşalar kadar, onların zulümlerine ortaklık eden maşalar da yargının önüne getirilmelidir!
YETİŞİN, YARGI ELDEN GİDİYOR!
- Yüksek yargı organlarının yöneticileri, AK Parti Hükümeti’nin yapacağı anayasa değişikliğiyle kendisine bağlı bir yargı oluşturmak istediğini belirtip, buna olan tepkilerini göstermekteler. Bu konudaki yorumunuz nedir?
- Yüksek yargı organlarının yöneticilerine göre, yargı bağımsızlığı tehlikede. Bunlar adeta “Yetişin, yargı elden gidiyor” demekte! Peki ama yüksek yargı organlarının yöneticileri bugüne kadar neredeydi? Mesela Genelkurmay başkanları ikide bir de yargıya müdahale ederken, yargı bağımsızlığını çiğnerken yüksek yargı organlarının yöneticileri neredeydi? Çok uzağa da gitmeye gerek yok; örneğin Ergenekon Davası’nın Erzincan’daki bir numaralı sanığı 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk için Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Onun bir suçu yok; o suçsuzdur” derken yüksek yargı organlarının yöneticileri neredeydi? Niye bunlar Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a, “Siz Genelkurmay Başkanı değil de mahkeme başkanı mısınız ki kimin suçlu olup olmadığına karar veriyorsunuz” demedi? Niye bu durumu yargıya müdahale olarak görmedi? Ve niye yargıya müdahalenin, yargı bağımsızlığını çiğnemenin babası olan bu duruma tepki göstermedi? Yüksek yargı organlarının yöneticileri, İlker Başbuğ’dan önceki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın Şemdinli’de bir kitabevini bombalarken yakalanan astsubaylar konusunda yargıya müdahale eden sözlerine de, tavırlarına da hiçbir tepki göstermemişlerdi. Hadi bunları geçelim. Peki yüksek yargı mensuplarının çağrıldıkları Genelkurmay karargâhında aldıkları brifinglere ne diyelim? Bu brifingler yargıya müdahalenin babası değil mi? Bu brifingler yargı bağımsızlığını çiğnemenin en has örnekleri değil mi? Bu brifingler yargının emir komuta zincirine dahil olması değil mi? Eğer konu yargı bağımsızlığı ise, şimdi “Yargı bağımsızlığı elden gidiyor” dercesine Hükümet’e posta koyanların, Genelkurmay’a da posta koyması gerekmez miydi? Elbette yargı bağımsız olmalı; yargı bağımsızlığı elden gitmemeli. Ancak Hükümet yanlısı yargı istenmediği gibi, Genelkurmay yanlısı yargı da istenmemeli!
ERMENİSTAN DEĞİL EKMEKİSTAN!
- ABD’de Ermeni soykırım tasarısının kabul edilmesine tepki olarak Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’de kaçak olarak çalışan yüz bin Ermenistan vatandaşının geri yollanabileceğini söylemesi büyük tartışmalara neden olmuştu. Araya başka gündem maddeleri girdiği için sizinle bu konuyu konuşamadık. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Yüz bin Ermeni için Türkiye olmuş Ekmekistan! Bunlar için Türkiye, ekmeklerini kazandıkları Ekmekistan! Ve Türkiye’de ekmeklerini kazanan Ermenilerin açıklamalarından anlaşılıyor ki, onlar için önemli olan Ermenistan değil Ekmekistan! İlk olarak işin bu noktasına dikkat çekmek isterim. İkinci olarak ise, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde Ermeni soykırım tasarısının kabul edilmesi üzerine, Başbakan Erdoğan’ın bunun bedelinin ülkemizde ekmeklerini kazanmaktan başka derdi olmayan Ermenilere ödetilebileceği şeklindeki sözlerine fevkalade tepki duyduğumu belirtmek isterim. Üçüncü olarak ise, eğer bu mantıktan yola çıkılırsa, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede ekmek parasını kazanmaktan başka derdi olmayan Türklere de o ülkelerin böyle bir bedel ödetebileceğini hatırlatmak isterim. Kaldı ki Ermeni açılımı, Kürt açılımı gibi açılımları cesaretle yapmış AKP Hükümeti’nin başındaki kişinin bu sözlerinin, yaptıklarıyla çeliştiğini de belirtmeliyim. Şimdilik bu konuda bu kadarını söylemekle yetineyim ve sözü sizinle asıl konuşmak istediğim konuya getireyim. İnsanî, vicdanî temelde olmak kaydıyla Ermeni açılımı gibi açılımlara eyvallah da, benim Hükümet’ten asıl beklediğim bir Ekmekistan açılımı! Kendi ülkesinin vatandaşları için bir Ekmekistan açılımı! İşsizliğin her geçen gün daha da çoğaldığı, evine ekmek götürenlerin her geçen gün daha da azaldığı ülkemizde acaba Hükümet’in buna çare olacak bir Ekmekistan açılımı olacak mı? Üniversiteyi bitirdiği halde iş bulamayan, ekmeğini kazanamayan gençlerin oranının yüzde 25’i bulduğu bir ülkenin en acil ihtiyacı Ekmekistan açılımı değil mi? Başka açılımlar konusunda sürekli adımlar atan Hükümet’in, işin boyutu toplumsal patlamaya varmadan Ekmekistan açılımı konusunda da adım atması gerekmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi