Hakimin tartışıldığı yerde adalet olamaz
Hassas nokta şudur, gündemdeki tahliyeden dolayı bir karar değil bir hakim tartışılmakta. Hakimin tarafsız olması şarttır. Hakimler, birinci derecede akrabalarının davalarına bakamazlar. Karar anına kadar ihsası reyde bulunamaz yani düşüncelerini dahi hissettiremezler. Buna vücut dili dahildir. Bir sanığın anlattıkları üzerine hakim dayanamayıp ağlasa o davadan çekilmek zorundadır.
Bunlar ve daha onlarca kaideyle adalet tesisine çalışılır.
Devletler mümkündür ki ordusuz olabilir.
Mümkündür ki milli marşsız da olabilir.
Fakat bayraksız ve adaletsiz olamazlar.
Bayrak, para ve adalet.
Devletin mutlak vazifelerinden biri adalet tevziidir. Adalet olmayan yerde, keyfilik, zorbalık, kargaşa ve derebeylik vardır. Kendisi şüpheli hale gelen bir hakim, şüphelileri yargılarsa orası adalet sarayı değil tiyatro salonu olur. Bir hakimin tarafsızlığına gölge düşmüşse aslı olsun olmasın, -ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz- şaibe altında kalmışsa, ağır ithamlarla manşetlerde, ana haber bültenlerinde ve makalelerdeyse orada hakime itimat müessesesi yıkılmıştır. Günlerce mahkemeye gelmeyen şüpheliler Oktay Kuban’ın nöbetçi olduğu gün kendiliklerinden duruşmada boy göstermişler, bu hakim içerde tutulanlar dahil hepsini bir kalemde tahliye etmiştir.
Sanki bir tertiple hapishaneden hastaneye adam kaçırtılmıştır.
Bizim hakim iyi hakim taraftarlığı doğmuştur.
Balyoz planı-tahliye planı şeklinde yorumlar yapılmıştır.
Bir hakim elbette tahliye kararı verebilir. Zaten aslolan tutuklama değildir. Zaten beraatı zimmet yani aksi sabit oluncaya kadar masuniyet esastır. Ama olan bitenler ortada. Şahitler, vesikalar, ses kayıtları yerlerde sürünüyor. Birileri devletin kendilerine verdiği imkânları cami bombalamak, cemaat öldürmek, nifak çıkartmak için kullanmak istemişler. Cumhuriyet savcıları gece-gündüz çalıştıktan sonra şüphelilerin tevkif edilmelerini istediler. Delil imha ihtimali kuvvetli bulunarak müstakil mahkeme talebi kabul etti. Fakat bir gün bir nöbetçi hakim punduna getirip iki düzineye yakın şüpheliyi serbest bıraktı.
Şimdi savcılar tekrar şüpheli toplama peşindeler.
Devlet bir hakim karşısında çaresiz mi?
Ancak HSYK yerinden alabilir.
Alır mı?
Almaz.
Ama hakim re’sen çekilebilir. Daha ne yapsın!
Şu olay dahi Anayasanın değişme zaruretini göstermekte.
Tuz koktu, ey Gazi Hünkâr!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.