Kulun iradesi ve Allah’ın müdahalesi…
Dünyaya gelen bir bebeğe; ne doğum tarihinde, ne anne ve baba seçiminde, ne fizik seçiminde, ne de ülke seçiminde tercih hakkı sunulmamıştır… Bu sebeple hiç kimse : ’’ne mutlu filan ülke vatandaşıyım diyene ya da ne mutlu filan renge sahip olana, ya da ne mutlu filan cinste yaratılana’’ diyemez…
Çünkü Allah, insanların fiziğine değil kalbine ve amellerine bakar… Ve üstünlük takvayladır der… Buraya kadar hemfikiriz sanırım… Devam edelim:
Allah-u Teâlâ insana cüz’i bir irade vererek seçme hakkı tanımıştır… İster aklını şerre, isterse de aklını hayra kullanır… Merhametli olan Allah-u Teâlâ, kullarını şer yolunu tercih etmemelerini ayet ve hadislerle hatırlatmıştır. ‘’ Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o (şeytan) çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder.’’ (Nur-21)
Şeytanın adımları sizce hangi adrese gider? Hayra mı şerre mi? Eğer şeytan insanı şerre davet ediyorsa-ki ediyor- o zaman şer adresleri olmalı… O şer adreslerine insanın gidebileceği iradesi, gücü ve enerjisi olması gerekmez mi?
Düşünün bir: Hem Allah-u Teâlâ şeytanın adımlarını izlemeyin diyecek hem de o adımı izletecek irade vermeyecek? Çok abes olmaz mı?
‘Şeytanın adımlarını izleme’ seçme hakkı dünyadaki inanan ya da inanmayan her insanın tercihine sunulmuş… İster o adımları takip et ve soluğu cehennemde al, isterse de o adımlardan uzak dur…
,,,
İki insan düşünün bir bankta oturuyorlar… Tam karşılarında da bir cami ve yirmi metre yakınında bir birahane var… İnançlı bir insan dilerse meyhaneye gider dilerse camiye… İnançlı insanı meyhaneden uzak tutan şey imanıdır… Yoksa bir melek gelip: Allah meyhaneye gitmeni yasakladı. Yani istesen de gidemezsin. Hadi doğru camiye!’ demeyecektir…
Hayır ve şer bilgisi-ameli- insanın iradesine sunulur ve insan imanı ölçüsünde tercih eder okadar… Şimdi başka bir mevzuya geçelim:
Bundan beş-altı yıl kadar önce laleliden Aksaray’a inerken 4-5 el silah sesi duydum ve olay mahalline geldiğimde kafasına sıkılmış bir vatandaşı alelacele taksiye bindiriyorlardı. Vatandaş yolda can vermiş. Daha sonra görgü tanıklarına sorduğumda öldürülen kişi -mafya babası- silahını daha önce çekmiş ama silah tutukluk yapınca diğeri silahını belinden çekip vurmuş adamı… Yani ölen kişi mafya babası.
Şimdi bu vakıayı masaya yatıralım.
Silahını çeken adam öldürme niyetiyle tetiğe basmak istemiştir… Fakat Allah-u Teâlâ o kişinin ölmesini dilememiştir… Çünkü o kişinin ölüm saatine daha vardır… Ölüm saati gelmeden insan ölmez… Ölüm saati gelen kişi silahı çeken kişidir…
Öldürme niyetiyle silahını çeken kişinin ‘Öldürme isteği’ne Allah müdahale etmiştir… Yani izin vermemiştir. Bu izin vermeme bir takım sebeplerle anlaşılır… Vakıadaki sebebe baktığımızda silahın tutukluk yapması olarak görürüz…
Bir misal daha verelim:
Boğaz köprüsüne çıkıp intihar etmek isteyen iki kişiyi düşünün… İkisi de kendi iradeleri doğrultusunda intihara karar vermişler… Hiçbir zorlama yok bu kararda… Her ikisi şunu çok iyi biliyor ki o yükseklikte kendilerini aşağı bıraktıklarında sert bir zemine düşüp can verecekler… İntihara karar vermeleri birer şeytanın adımlarıdır… Köprüye çıkmaları ise şeytanın tam istediği bir varış yeridir… O noktaya kadar şeytanın adımları birer birer izlenmiştir…
İki vatandaş kendilerini boğazın serin sularına bırakıyorlar… İnsanın ölümüne Allah karar verir ve ancak Allah’ın izni ve dilemesiyle o ruh o bedenden çıkar… Ruhun bedenden çıkmasına insan karar veremez… İnsanoğlu sadece ruhunun bedeninden çıkması için vesilelere başvurur… Gerisini, Allah’a bırakır…
Köprüden atlayan kişiler ruhlarının bedenlerinden çıkması için gerekli başvuruları yapmışlardır… Her ikisinin başvuruları kabul da edilebilir, her ikisinin başvuruları red de edilebilir, sadece birinin başvurusu kabul da edilebilir… Yoksa her köprüden atlayan ölmüyor… Çok örneklerine şahit olduk bunun…
Hülasa-i kelam:
Allah-u Teâlâ’nın izin vermesi ayrı bir şey, Allah-u Teâlâ’nın razı olması apayrı bir şey… Allah-u Teâlâ içki içmek isteyene o izni verir fakat razı olmaz… Allah-u Teâlâ şeytanın adımlarını izlemek isteyene dilediği ölçüde izin verir fakat o kulundan razı olmaz…
Not: Bugün akşam 20‘de ‘ Allah ile insan arasında peygamberin yeri ve önemi’ başlıklı konferans vereceğim inşaallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.