Niye zahmet buyurdunuz Ya Resûlallah...
Bugünkü yazımızı, çanakkale harbinde bu aziz vatan için fedayı can eden kahraman bir kumandana ayırdık.. Lütfen, yazıyı okuduktan sonra mübarek şehitlerimize bir “Fatiha” göndermeyi ihmal etmeyin..
Aslında okuyacağınız bu yazı 3-4 yıl kadar önce gazetemizde yayınlanmıştı.. Bazı dikkatli okuyucularım hatırlayabilir.. Ancak, gazetemiz VAKİT her geçen gün gelişip büyüdüğünden ve tabiatıyla yeni okuyucular da kazandığından tekrarlamayı uygun buldum.. İçinde bulunduğumuz bu ayda çanakkale’deki o şanlı direnişi hatırlatan bu tür yazıları keşke imkan elverse de her gün yazsak..
Evet, gelelim yazımıza..
Gelibolu kara savaşlarının başladığı ilk günlerde 26. alayın taburları, kendilerinden on misli kalabalık düşmanla kahramanca savaşıyorlardı. Fransızlar 27 Nisan’da Morto koyu civarından taarruza geçmişlerdi.. Buradaki birliklerimize takviye gerekiyordu.. Gelibolu’nun kuzeyindeki 5. ve 7. tümenlerin bu bölgeye kaydırılması emri verildi.. 5. tümene bağlı olan 17. piyade alayı deniz yoluyla Kilya’ya geldi.. 9. tümenin emrine verilen bu birlik yaya olarak Eceabat ve Kilitbahir’e geçecek ve Havuzlar mevkiinde konaklayacaktı.. 17. alay komutanı Yarbay Hasan Bey, askerleriyle birlikte ilerliyordu.. Ve bu vaziyette Kilitbahir köyünün ortasındaki meydan çeşmesine kadar geldiler.. çeşmenin önünde Hasan Bey’in dikkatini bir şey çekmişti.. üzeri yara bere içerisinde kalmış ve tüyleri dökülmüş bir köpek, su içmek için çeşmeye yanaşmaya çalışıyor, onun bu perişan halini görenler taş atarak köpeği çeşmeden kovuyorlardı.. Hasan Bey bu duruma çok üzüldü, atından indi, köpeğin üzerindeki yaralara aldırmadan onu kucağına aldı ve çeşmenin yanına götürdü.. Hayvana su içirdi, yaralarını temizledi.. Ardından karnını doyurdu ve köpeği alarak yoluna devam etti.. O günden sonra köpeği yanından ayırmadı Hasan Bey!. Adını da Canberk koymuştu.. Canberk kısa zamanda tüm Mehmetçiklerin dostu olmuştu.. Türk askerleriyle siperden sipere atlıyordu!. Tüyleri yeniden çıkmış, yaraları ise tamamen iyileşmişti.. Askerler soruyorlardı Hasan Bey’e; “Komutanım, bu köpeğe neden bu kadar alaka gösteriyorsunuz?.” El cevap: “Yüce Allah’ın ‘Kıyamette bu köpeğe neden merhamet etmedin’ demesinden korkuyorum!.” İşte Hasan Bey böylesine iman-ı kamil biriydi..
Bölgedeki savaş olanca şiddetiyle sürüyordu.. Yine siper savaşlarının birinde tarih 11 Temmuz’u gösteriyordu ve bizim Mehmetler, Fransızları püskürtmüşlerdi!. Savaş alanı Fransız askerlerinin cesetleriyle doluydu.. Ama biz de zayiat vermiştik.. Mehmetçiklerimiz bir yandan ölen arkadaşlarının defin işleriyle uğraşıyor, diğer yandan ise yaralılara yardım ediyorlardı.. Hasan Yarbay da olayın tam ortasında askerlerine direktifler veriyordu.. O sırada bir Fransız askerinin yerde kıpırdadığını gördü!.. Askerin yaralı olduğunu düşündü.. Yardım etmek için Fransız askerinin üzerine eğildi ki; ölü taklidi yapan asker, sakladığı hançerini Hasan Bey’in göğsüne sapladı.. Hasan Bey bir anda sarsıldı ve yere yığıldı.. Yarasından oluk gibi kan akıyordu.. Her şey aniden olup bitmişti.. Yanına koşup gelen askerlerine fısıltı halinde şu sözleri söyledi: “Allah şahidimdir ki, bu Fransıza iyilik etmek için yaklaştım!.”
O an uzaklardan acı bir havlama sesi duyuldu.. Canberk olanca hızıyla koşup geldi ve velinimetinin yanına çöktü.. Sahibinin ellerini yalıyor, adeta kalkması için yalvarıyordu.. Derken, Kur’an okumak için “alay imamı” da geldi Hasan Bey’in yanına!. Hasan Bey; “LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM” duasını 33 kere okumasını söyledi alay imamına!. İmam duayı okurken Hasan Bey de tekrar ediyordu.. Artık Hasan Bey’in gözleri buğulanmış, çehresi solmaya başlamıştı..
Birden, silkinir gibi oldu ve yanındakilere; “Beni ayağa kaldırınız” dedi.. Askerleri onu yavaşça ayağa kaldırdılar.. üstü başı kan içinde olan ve son anlarını yaşayan Hasan Bey; “LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDüN RASULULLAH” dedi.. Yüzünde derin bir tebessüm oluşmuştu.. Ve ardından saygılı bir biçimde sözlerine devam etti.. “NİYE ZAHMET BUYURDUNUZ YA RESULALLAH!.”
Bu ifadeler Hasan Bey’in son sözleri olmuştu.. Kahraman komutan ruhunu teslim edip askerlerinin kolları arasına yığıldı.. Aslında bu bir yığılma değil, alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (sav) ile alem-i ukbaya doğru kanatlanmaydı.. Askerlerin hepsi ağlıyordu.. Toparlandılar ve komutanlarını şehit olduğu yere gömmeye karar verdiler.. önce Hasan Bey’in üzeri Türk Bayrağıyla örtüldü ve mezar kazılmaya başlandı.. Onlar bu işlerle uğraşadursunlar, Canberk de Hasan Bey’in üzerine örtülen bayrağın altına girmiş, “kıtmir” gibi ayaklarının yanına uzanmıştı.. Askerler, dualarla Hasan Bey’in aziz naaşını kaldırmak isterlerken Canberk’i de kenara çekmek istediler.. Ama Canberk kımıldamıyordu!. Velinimeti Hasan Yarbay’ın yanında o da son nefesini vermişti.. Herkes bir kere daha şaşırmıştı.. önce Hasan Bey’i tekbirlerle defnettiler, ardından da Hasan Bey’in ayak ucuna Canberk’i gömdüler!.
Değerli okuyucularım!. Milletine aşık, Allah dostu bir komutanın hikayesini paylaştım sizlerle..
Ne mutlu o kumandana ki; “Kainatın Efendisi” ziyaretine geliyor!.
Ne mutlu o askerlere ki, Hak ve Hakikat için çarpışıyorlar ve ölüyorlar!.
Hepsinin mekanları cennet olsun!.