'ülkücü eskisi ve müsveddesi zavallılar'
Yayınladığımız deklarasyona MHP genel başkanı çok sert ve bir Genel başkana yakışmayan bir üslupla cevap verdi.
Alelacele gösterilen tepki, MHP'nin nasıl panik ve telaş içinde kaldığını gösteriyor
Bahçeli bizi, kendilerini eski Ülkücü veya eski MHP li diye takdim eden bu kutlu hareketin eskisi ve müsvettesi zavallılar olarak takdim etti.
Bu ifadelerden Bahçeli’nin yayınlanan deklarasyonu okumadığı anlaşılıyor. Çünkü deklarasyonda eski MHP li diye takdim edilen tek bir kişi yok.
Zavallı,bu kutlu davanın müsvetteleri gibi ifadeleri kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu ifadelere verilecek çok cevap var. Ama MHP tabanına saygı duyduğum, MHP lideriyle polemiğe girmenin onun amacına hizmet edeceğini düşündüğüm için bu yakışıksız üslubu Ülkücülerin tertemiz vicdanlarına havale ediyorum.
O zavallılar(!?) içinde İzmir’de asılarak şehit edilen Halil Esendağ’ın babası Toker Esendağ’da var.
İnsan bu kadar mı merhametsiz, bu kadar mı acımasız olur?
MHP lideri anlaşılmaz bir nedenle kendi tabanına karşı son derece tavizsiz, solun her rengine karşı da son derece müsamahakar davranıyor.Her farklı sesi kendi makamına yönelmiş bir tehdit olarak görüyor.
Deklarasyonumuzun amacı ne bir partinin elini kuvvetlendirmek ne de bir başkasının elini zayıflatmaktı.
Bahçeli bizim üzerimizden Ülkücülere operasyon yapıldığını ifade ederek okyanusun ötesi ile AK partiyi ima ediyor.
Anayasanın değişmesinden yana olmak AKP taraftarı olmaksa, bu mantıkla karşısında olmak da CHP-BDP taraftarı olmaktır.O zaman Bahçeli kendi mantığıyla CHP taraftarı oluyor.Kimse kusura bakmasın ama AKP taraftarı olmak CHP taraftarı olmaktan bin defa daha evladır.
Kendi hukukumuzu, ve inandıklarımızı savunmak için kimseden izin veya icazet almamıza gerek yok.
Biz inandığımızı söyleriz, kim rahatsız olursa olur. Bu siyaset dili, bu aşağılayıcı, saldırgan, agresif üslup kimseye bir şey kazandırmaz.Siyaset yapıyorum diyerek kimsenin bilmediği, anlamadığı, anlamlandıramadığı nedenlerle CHP nin bürokrasideki iktidarına destek olmak,
Darbecilerden hesap sorulmasına mani olmak ne Milliyetçilikle, ne de MHP nin kırk küsur yıldır verdiği mücadeleyle bağdaşır.
Türkeş bir çok konuşmasında ve bazı kitaplarında(Sonradan vaz geçmiş olsa bile) ben sizi sokakta ıspanak fiyatına satılan Demokrasiye çağırmıyorum. Ben sizi hak yoluna, hakikat yoluna kısacası Allah yoluna çağırıyorum diyordu. Yine Türkeş bizim davamız, Hacı Bayram’ların, Hacı Bektaş-ı Velilerin, Yunus’ların, Mevlanaların davasıdır diyordu. Şimdi Devlet bahçeli ben sizi ülkücülüğe, milliyetçiliğe çağırmıyorum, ben sizi Ecevit’in, Baykal’ın kısacası CHP nin yoluna çağırıyorum diyor. Bizim davamız Ecevit’lerin, İnönü’lerin, Baykal’ların davasıdır diyor.Kusura bakmasın biz Ecevit’in, Baykal’ın yoluna gelmiyoruz. Gidenlere de bir şey demiyor,ama üzülüyoruz.Keşke bu meseleleri daha soğukkanlı, daha mutedil bir üslupla tartışabilsek. Kim bilir belki o zaman birbirimizi daha iyi anlar,ortada bir yanlış anlaşılma varsa izale ederiz. Ama nerde o terbiye ve edep üslubu? Bağırarak, çağırarak,suçlayarak, korkutarak benzer çıkışları engellemeye çalışıyorlar. Ama bir şey diyeyim mi vız gelir, tırıs gider.Halep ordaysa arşın burada.