Eş durumundan siyasi yasaklı olunur mu?
Olunur. Ana muhalefet liderinin çok beğendiği iddianamelerde bal gibi olunur. İngiliz Financial Times gazetesi, AK Parti’ye yönelik kapatma davası hakkında ilginç bir değerlendirme yapmış.
‘Analistler, içki yasakları, kadın erkek segregasyonu ve AKP’nin önde gelenlerinin konuşmaları gibi unsurlara dayanan (savcının) savların ilk bakışta göründüğünden güçlü olduğunu ve Anayasa Mahkemesince bakılmasının kesin gibi olduğunu söylüyorlar.’
özeti; iddianamenin görüntüsü kimseyi aldatmasın.
Eh, arkanıza bazı güçleri aldığınız zaman tutarlı ve hukuk tekniği bakımından parlak bir metin yazmanıza gerek kalmıyor. Gazete haberlerini arka arkaya sıralamak bile iddianame olup çıkıyor.
Yani, iddianamenin kendisinin ciddi olması gerekmiyor. çünkü onu hazırlatanların (hazırlayanların değil) niyeti çok ciddi.
Söz ciddiyete gelmişken asıl konuya girebiliriz.
İddianamede malum siyasi yasaklı olması talep edilen 71 kişilik bir liste var.
Listenin son sırasında bir isim; Ahmet Şükrü Kılıç.
Başsavcı, onun da laikliğe aykırı birtakım fiillerini görmüş ve yasaklı olmasını talep etmiş.
‘Bunda şaşırılacak ne var ki. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın da yeraldığı bir listede elbette başkaları da olabilir’ diyebilirsiniz.
Hayır, diyemezsiniz.
çünkü, şöyle küçük, ama hukuk açısından skandal olarak tanımlanacak bir sorun var.
Yasaklı olması istenen isim AK Parti’nin üyesi bile değil.
AK Parti’yle ilişkisi olarak adlandırılabilecek birkaç husus var elbette.
Birincisi, 2007 genel seçimlerinde aday adayı olarak partiye başvurmuş. Ancak aday olamamış.
İkincisi, eşi bir dönem AK Parti MKYK’da görev yapmış.
üçüncüsü, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı iken Halil ürün’e danışmanlık yapmış.
O zaman Sayın Başsavcı, Ahmet Şükrü Kılıç’ın siyasi yasağını hangi gerekçeyle istiyor?
Aday adaylığı derseniz, bu bir başvurudur. Hukuki bir bağ oluşturması için gerçekleşmesi gerekir. Kılıç, aday olamamış.
Danışmanlık derseniz, bu da sizin partili olduğunuz anlamına gelmez. En azından hukuken böyle bir anlam taşımaz.
O zaman geriye Ahmet Şükrü’yü eş durumundan yasaklı ilan etmek kalıyor ki, bununla da ancak hukuk tarihine geçerseniz.
Bu arada yıllardır tanıdığımız Ahmet Şükrü’yü dün bu vesileyle aradık. Listeye girişi üzerine sohbet ettik.
İşin bir de ‘velev ki’ kısmı var elbette.
Diyelim ki kendisi partinin üyesi ya da yetkilisi.
İddianamede suçlandığı yazıya bir gözatın lütfen. (Yazı siyasetinsesi.com adlı internet sitesinde var.)
2003 yılında yazılmış. Kılıç’ın kendi ifadesiyle ‘Tamamen 28 Şubat dönemine kırgınlığın sonucu’ olarak olarak kaleme alınmış.
Evet, iddianame güçlü. çünkü arkasında milletin tokadını yemekten bıkıp usanmayan güçler var.
Metnin hali de bu.
Neresinden isterseniz oraya bakın.
AK Parti krizi nasıl yönetecek
önceki gün Meclis’teydik.
Başbakan Tayyip Erdoğan, milletvekillerine basına kapalı bir konuşma yaptı.
çıkışta çok sayıda bakan, parti yöneticisi ve milletvekili ile ayak üstü sohbet imkanı bulduk.
Bir kere genel olarak tedirgin bir hava hissedilmiyor. Muhtemelen Başbakan’ın yaptığı konuşmanın bunda etkisi büyük.
üç başlık aktaralım.
‘Bu mücadele hukuki zeminde ve hassas dengeler üzerinde yürüyecek. Bu konuda endişeniz olmasın’ mesajı verildi. Gelinen her aşamada milletvekilleri ana hatlarıyla bilgilendirilecek.
İkincisi, ‘İşin siyasi boyutunda herkes dikkatli olsun. Gereksiz beyanlar ve açıklamalarla gerginliğe yol açılmasın’ mesajı verildi. Bunu bir konuşma yasağı olarak anlamak mümkün mü’ sorumuza, ‘Hayır, ne söylediğinize dikkat edin demek daha doğru’ cevabını aldık.
üçüncüsü, devamlılık vurgusu. Yani herşeyin normal seyrinde yürümesi, hizmetlerin aksamaması, özellikle de teşkilatların diri tutulması mesajı. Başbakan milletvekillerine kendi bölgelerine daha sık gitmeleri uyarısında bulundu.
Genel tablo böyle. Karşılıklı bir restleşme eğilimi ya da gerilimi tırmandırma arzusu yok. Ne hükümette, ne de partide.
Aklını kaçıranlar
Kapatma davasıyla birlikte memleketimizde ve dünyada çılgınlığın nerelere uzanabileceği konusunda yeniden fikir sahibi oluyoruz.
Mesele bir başsavcının açtığı davadan ibaret olsaydı, çok şey konuşmaya gerek kalmazdı. Kendi meselemizi kendi içimizde çözerdik.
Lakin birilerinin aklını kaçırdığı ortada.
Türkiye’yi rotasından çıkarmak için herşeyi göze alan bir yapı var. Ne ekonomi, ne de diğer kayıplar umurlarında bile değil.
Bunların içeride ve dışarıda uzantıları var.
İşin ciddiyeti burada.
Yapılacak her hamle, atılacak her adım buna göre hesap edilmeli.
Tekrar vurgulayalım.
Birileri gerçekten aklını kaçırmış durumda.