Bir vatandaşımızın feryadı...

Bir vatandaşımızın feryadı...

Cep telefonlarıyla ilgili baz istasyonları, öncelikle Ulaştırma Bakanlığı’nın ilgi alanında. Ama 5 Kasım 2008 tarih ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 37. maddesinin 4. fıkrasında, “...Sağlık Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nın görüşleri de dikkate alınır...” deniliyor. Yani bu mesele her üç bakanlığı da ilgilendiriyordu. Onun için bu konuyla ilgili yazımızın başlığı “Ulaştırma, Sağlık ve Çevre Bakanlarına açık mektup” şeklinde idi.
Bahse konu yazımızda, hayâlî bir tehlikeden bahsetmemiştik. Türkiye Tüketiciler Birliği ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) gibi sözlerine itibar edilen kuruluşların raporlarına atıf yaptık. Ayrıca, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik- Elektonik Bölümü hocalarından Prof. Selim Şeker’in görüşlerine ve bu konuda yazılmış olan Tehlikeli Oyuncak isimli ilmî kitaba da işaret ettik.
Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003 tarihli karar ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin verdiği 2004 tarihli, öncekileri destekleyen kararlarına da atıf yaptık.
İşin özü şu: Bunların hepsi baz istasyonlarının zarar ve tehlikesine dikkat çekiyor...
Öyleyse bu mesele üzerinde durmak gerekir diye düşündüğümüz için, yüzlerce vatandaşın şikâyetleriyle yüz yüze gelen bir kimse olarak bahse konu yazıyı kaleme almıştık.
(Yanıbaşlarında kurulu olan baz istasyonlarından şikâyetçi olan, -en hafif tabiriyle- psikolojik rahatsızlık çeken yüzlerce kişinin imzaları bendedir, ilgililere verebilirim.)
Sayın Bakan’ın kendileri de teslim eder ki, vatandaşın böyle dertleriyle ilgilenmesi icap eden, meselenin birince derecede ilgilisi olarak, bizden önce Sayın Ulaştırma Bakanı’mız ve onunla beraber tabii ki, Sağlık Bakanı’mızdır. Çünkü sağlık her şeyin başıdır.
Gazete sahifelerinde ve televizyon haberlerinde boy boy yer alan bu mesele hakkında iki bakanın hiç birinden de “Zararlıdır” veya “Zararsızdır” diye müsbet-menfi hiçbir açıklama yapılmaması ilginç...
Zararlı değilse, “Baz istasyonlarının hiçbir zararı yok” şeklinde kısacık da olsa bir açıklama yapılsa, vatandaş hiç olmazsa psikolojik olarak rahatlayacak...
Şikayetçi olanların isteği, cep telefonu kullanımı için şart olan baz istasyonlarının toptan kalkması değil, insanlara zararlı olacak kadar yakın mekanlardan kaldırılıp daha uzak yerlere yerleştirilmesidir.
Baz istasyonu derdiyle dertli olan bir vatandaşın feryadı şöyle:
“Sayın Ali Eren bey.
Baz istasyonu ile ilgili yazınızı okudum. Hislerime tercüman oldunuz. T.C. Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu İstanbul Şubesi’nin bana göndermiş olduğu kitapçıktan bir sahifenin fotokopisini size gönderiyorum.”
Mektubuna böyle başlayan okuyucumuz, T.C. Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu İstanbul Şubesi’nin kendisine göndermiş olduğu kitaptan, altını çizdiği şu satırlara dikkatimizi çekiyor:
“RF dalgaların etkili olduğu iddia edilen bozukluk ve hastalıklar arasında beyin aktivitelerinde değişiklik, uyku bozuklukları, dikkat bozuklukları, baş ağrıları bulunmaktadır.”
Okuyucumuz, kendilerinde aynı rahatsızlıkların başladığını şöyle anlatıyor:
“Burada yazdığı gibi, 31 yaşındaki zaten engelli olan kızımın, bir seneden fazladır artık beyin aktiviteleri değişti. Uyku bozuklukları, dikkat bozuklukları, baş ağrıları, psikolojik bozukluklar meydana geldi.
Bizim bitişiğimizdeki baz istasyonu, yatak odamıza 3 metre mesafede kurulu. Halbuki ‘Güvenlik Mesafesi’ diye bir kavram var. Biz güvenlik mesafesi içinde 7-8 yıldır yaşıyoruz.
Kobay gibiyiz.
Şimdi de karşı komşumun psikolojisi bozuldu. Tedavi görüyor.
Nöroloji doktorumuz ‘Kanser de yapar’ dedi.
Dedim ki, ‘Sayın doktor! Kanser çok iyi. Birkaç senede öldürür, kurtuluruz. Bu ise süründürüyor.’ ”
Okuyucumuzun çaresizliğini görün ki meseleyi şöyle görüyor:
“Benim 3-4 metre mesafeme baz istasyonu kuran kurum ve kuruluşun İsrail ordu komutanından bir farkı yoktur.
Sayın Ali Eren, derdimiz sahifelere sığmaz. Saygılarımla...”
Sevgili Cemal Demirbaş!
Gördüğünüz gibi, derdinizi duyurmuş oldum. Bizden bu kadar. Gerisi ilgililere kalmış. İlgililer ya vatandaşın böyle bir sıkıntısı var diye ilgilenecek veya ilgilenmeye değer bulmayıp sessiz kalacaklardır. Kendilerinin bileceği iş...
İstanbul’da ikamet eden bu okuyucumuz açık adresini de vermiş. İlgilenmeye değer bulan ilgililere verebilirim...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi