Yargı, adalet ve Oktay Ekşi
Başsavcıyı ve kapatma davasını eleştirenlere 'Ne kadar edepsiz, terbiyesiz mahluk varsa, karşısına çıkıp veryansın etti' diye hakaretler yağdırıyor Oktay Ekşi dünkü Hürriyet'te.
Aslında Oktay Ekşi haklı.
Bu dava tamamen hukuki gerekçelerle açıldı.
İşin herhangi bir siyasi yanı yok.
Bir sınıf çatışmasını ifade etmiyor.
Ortada siyasi iktidarı meşru yollarla değiştiremeyen, o yüzden oyunun kuralını değiştiren birileri filan da yok.
Bu arada hakkını yemeyelim.
Devletimizin pek parlak ve geleceği okumakta mahir bürokrasisi, hele de yargısı sürekli uzlaşma adımlarıyla toplumun önüne çıkıyor.
Dünyayı doğru okuyor. Bölgemizdeki gelişmeleri iyi analiz ediyor. Toplumun taleplerini anlamaya gayret ediyor.
Bölgemizde ve Irak'ta olup biteni yıllar önce öngörmüş, biz bu meselelere kafa yorup üzülmeyelim diye 28 Şubatlar icat etmiş, partiler kapatmıştı.
Böylece laik olanlar ve olamayanlar diye birbirimizi yemiş, ama bu arada dünyada olup bitenden uzak kalmıştık.
Bizim bürokrasimiz böyle korur kendi insanını.
Ayrıca iddianame son derece tutarlı ve sağlam bir hukuk metni. Mutlaka hukuk fakültelerinde örnek metin olarak okutulmalı.
Gazeteler ve internet siteleri titizlikle taranmış. Tüm deliller toplanmış.
Gerisi yüce adaletin işi.
Böyle mi Oktay Ekşi?
Böyle mi kabul edelim?
Herkes her türlü saçmalığı yapma hakkına sahip.
Ama bunu eleştirmek ahmaklık, edepsizlik öyle mi?
Şimdi bu sözlerin, tartışmayı, hakaret ve sövgü üzerinden yürütenlerden farkı ne?
Bunları bir kenara bırak Oktay Ekşi.
Adalet üzerinde söz söylemek istiyorsan, önce yargının tek başına adalet anlamına gelmeyeceğini öğren.
Adalet, bir toplumun, devletin, tüm kurumların ortak vicdanı üzerinde şekillenir. Yargı da dahil, herkesin.
Nereden çıktı yargının her türlü eleştirinin üzerinde olması?
Milletin seçtiği insanlar Yassıada'da darağacına sürüklenirken, böyle bir kamuoyu, böyle bir tepki olsaydı, o acılar yaşanır mıydı?
Yargı incinirmiş, filanca kurum bundan alınırmış, öteki bundan etkilenirmiş.
Ya adalet?
Ya bunların hepsinin kaynağı olan vicdanlar?
Onların incinmesinin hiç mi değeri yok?
Gel de kurtulalım
Cheney
Meraklısına ve kötü niyetlisine uyarı. 'Gel de bizi kurtar Cheney' demiyorum.
‘Gel de kurtulalım’ diyorum.
Şöyle haberler okumaktan gına geldi artık.
'ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin bölgemize yapacağı ziyaret kapsamında Ankara'da önemli görüşmeler yapması bekleniyor.'
Bu ziyaret bir ara iptal edilmişti. Birkaç gündür bölgemizde dolaşıyor. Eğer bir son dakika sürprizi olmazsa Ankara'ya da gelecek.
Cheney, yıllar önce, 2002 yılında hemen aynı tarihlerde (19 Mart) yine ülkemize gelmişti.
O zamanki dosya konusu Irak'tı.
Geriye dönüp bakınca o ziyaretin ardından Türkiye'de çok şey değiştiğini görüyoruz.
özeti, üçlü koalisyonun gidişi ve AK Parti'nin tek başına iktidarı.
Şimdi Cheney'nin kolunun altında İran dosyası var.
Pek çok senaryo dolaşıyor kulislerde.
Açılan davanın bu ziyaretle ilgili olduğu, böylece AK Parti'nin elinin kolunun bağlanmak istendiği, eğer Türkiye bu ziyarette ABD'ye istediği desteği vermezse iktidar partisinin mutlaka kapatılacağı...
Daha neler neler.
önce düşüncemi söyleyeyim. Tüm yanlışlarına rağmen yargının böyle bir uluslararası komplonun içinde yer alacağına en küçük bir ihtimal bile vermiyorum.
Ama keşke atacağımız adımların dünya sahnesinde nasıl karşılık bulacağı konusunda biraz daha kafa yorsak.
Şunu da önemli buluyorum.
AK Parti iktidarını 2002'deki üçlü koalisyonla karşılaştırmak haksızlık.
Olup biteni okuma yeteneği daha fazla. Aynı zamanda oyun bozma gücü de var.
Umarız MHP'nin kendisine verdiği destek gerçekten Türkiye'nin bu badireyi atlatması içindir.
Umarız Türkiye bu süreci en az hasarla atlatır.
Ve AK Parti bölündü
Ankara'da gündem kapatma davasına kilitlendi.
Biz bu satırları yazarken kulislerde 'ek iddianame' fısıldanıyor.
Yani Cumhuriyet Başsavcısı her an ek iddianame ile karşımıza çıkabilir.
Bunun anlamı şu.
Bir siyasi partiye kapatma davası açılıyor.
O siyasi partinin mensupları, yetkilileri davayla ilgili değerlendirme yapıyor.
İşte ek iddianame, bu değerlendirmeleri konu alıyor.
Türkçesi; kim konuşursa iddianame kapsamına girecek.
Demek ki beklenen nihayet oldu.
AK Parti resmen ikiye bölünmüş durumda.
Kapatma davası listesine girenler.
Listeye girmeyi bekleyenler.
Mektep durumundan azıcık komünist olan eski siyasetçiler.
Ne duruyorsunuz.
İşte şimdi üçüncü yol açık.
Kim tutar sizi.