İsrail’in beşinci kol faaliyetleri
Haydut devlet, Akdeniz’in uluslararası sularında suçüstü yakalanmanın sonuçlarını hafifletebilmek için her yola başvuruyor! Günlerden beri İsrail ordu ve hükümet sözcüleri, Gazze’ye insani yardım götüren barış gönüllülerinin kendi askerlerini linç etmeye kalkıştığı yalanını tekrarlamaktan başka bir şey ifade edemiyor. Ancak dünyanın bu adi yalanlara inanmadığını, inanmayacağını anladığı için, beşinci kol faaliyetleriyle zihinleri bulandırmaya çalışıyor İsrail yöneticileri...
Bu çerçevede dünyanın çeşitli yerlerindeki silahlı ve silahsız uzantılarını seferber edip, sıkıştıkları köşeden kurtulmaya çalışıyor. Dikkat! Beşinci kol çalışmalarının yansımaları, ülkemizde de çeşitli zeminlerde giderek daha belirgin biçimde görülmeye başlandı.
İşlediği insanlık suçu ile ilgili delilleri karartmak için, bütün haberleşme ağlarını bloke eden, gemideki medya mensuplarının bütün alet ve edevatlarına el koyup tahrip eden İsrail haydut devleti, son olarak baskın sırasında aktivistlerden dayak yiyip ağlayan askerlerinin resimlerini bazı basın organlarına servis etti... Güya böylelikle o saçma sapan linç iddialarını ispatlamak istiyor. Linç iddiaları, bir yandan adam dövüp bir yandan ah sırtım diye bağıran, meşhur Yahudi hikâyesini andırıyor... Şayet aktivistler böyle bir şey yapmak isteselerdi, enterne ettikleri askerlerin silahları yerine, onları denize atarlardı.
Bırakın linç etmeyi, tam tersine etkisiz hâle getirdikleri askerleri bir de tedavi etmişler. Bunlarla ilgili görüntüler dünya medyasında. Ama İsrail tarafının sözcüleri, resmen soytarılığa devam ediyor. Hadi onların hâli neyse de, bu soytarılıkların borazanlığını yapanlara ne demeli?!. Yahudi sermayesinin kontrolündeki kimi yabancı basının köşelerindeki malum tetikçi isimlerin yazılarından paragraflar aktararak, bu yolla hükümeti ve topyekûn devlet politikasını tefe koyan kalemler, “Türkiye tehlikeli sularda ilerliyor...” korkusunu salıyorlar.
Peki ne olmuş, Türkiye niçin tehlikeli sulara girmiş? Uluslararası hukuku çiğneyen, insanlık suçu işleyerek dünyada yalnızlaşan İsrail mi, Türkiye mi? Bu müthiş uzmanlar bir de Tayyip Erdoğan; “Hamas terör örgütü değil, direniş örgütüdür...” dediği için fena hâlde rahatsızlar. Oysa Hamas’ın pozisyonu da FKÖ’den farksız. Hatta Hamas Filistin halkının çoğunluk oylarını alarak demokratik yoldan iktidara geldi. FKÖ’ye ise, seçim kaybettiği halde, sırf İsrail’e boyun eğdiği; Batı’nın sözünden çıkmadığı için, illegal olarak Batı Şeria’da hükümet yetkisi verildi.
Mesele İsrail yandaşlığı olunca, bazı gözler bu gerçekleri asla görmek istemiyor. Eh, “İçimizdeki İsrail...” lafı bu durumda haklılık kazanıyor. Yarım metreden 19 yaşındaki gencecik Furkan’a beş kurşun, altmış yaşındaki İbrahim Yetkin’e dört kurşun sıkıp öldüren İsrail askerlerine değil de, 32 ülkeden insanlarla birlikte Gazze’ye yardım götüren İHH’ya terör örgütü muamelesi yapmak, sizce beşinci kol faaliyetinden başka ne olabilir?..