OHAL muhal
Devletin, terörü bitirmek için bütün imkânlarını seferber etmesi, her türlü mekanizmayı kullanması kaçınılmaz.
Fakat terör örgütünden "eylemlere son vermesini" istemek, kesinlikle makul değil.
Avni Özgürel işaret etmişti bu noktaya.
Şöyle özetlemek mümkün: Kış kışlığını yapacak, terör örgütü de kendi işini.
***
Muhatap almamakta kararlılık varsa, hiçbir durumda örgütten ricacı olunmaz.
Emir versen, zaten dinlemez.
O halde geriye tek yol kalıyor, mücadele etmek.
Açılımın başarıya ulaşması için çalışırken, kanlı engellerle karşılaşınca, "İyi ama bunlar da terör eylemlerine bir türlü son vermiyorlar" diye yakınmak yanlış.
Demokratik gelişmenin sağlanabilmesini, terör örgütünün insafına bağlamak, dolaylı da olsa böyle bir şart koşmak, bir bakıma, yıllardan beri söylenegelen "örgütü muhatap alma" noktasına gelmektir.
***
Nihat Ali Özcan ve Taha Akyol da bir başka önemli konuyu vurguluyorlar.
Güneydoğu'da sıkıntı çeken vatandaşlar, pılıyı pırtıyı toplayıp batıya göç ediyor.
Köyler boşaltılınca, eşyasını yüklenen İstanbul'a, Mersin'e, Bursa'ya veya bir başka şehre gidiyor.
Eğer iddia edildiği gibi bir ayrım olsaydı, Kürt-Türk gibi toplumsal bir bölünme yaşansaydı, hiç kimse böyle bir göçü aklından geçirmezdi.
Bin yıllık kardeşliğin, bir arada yaşamanın, acıyı ve sevinci bölüşmenin genlerimize kadar işlediğinin en bariz işaretidir bu göçlerin istikameti.
***
Yeni Türkü'nün Murathan Mungan'ın şiirinden yaptığı şarkıyı hatırlayın:
"Söyleyin dağlara rüzgâra / Yurdundan sürgün çocuklara / Düşmesin kimse yılgınlığa / Geçit vardır yarınlara..."
Geçit olmasa, umut olmasa, barış içinde yaşamak için gayret olmasa, bugüne kadar kırk defa parçalanmış, bölünmüştük.
***
Öyle bir yere geldik ki, artık bölücü terör örgütü bile bölücülükten vazgeçti.
Kimi kimden ayıracaksın? "Et ve tırnak gibiyiz" benzetmesi bile abes fikrimce.
Eti ve tırnağı işkenceyle ayırabilirler, evvelce çok gördük.
Bu vatanın çocukları, daha yakın birbirine.
***
Annem Kürt, babam Türk diyen... Annem Türk, babam Kürt diyen... Annem Kürt, babam Çerkez, ben Türküm diyen... Annem Boşnak, babam Arnavut, ben Türküm diyen...
Hangi birini ayırmak mümkün? Ve nasıl olacak?
***
Atatürk'ün sözü "Ne mutlu Türküm diyene" şeklinde; "Ne mutlu Türk olana" değil.
Türklük ise kan üzerinden ele alınmıyor.
Millet deyince içinde saydıklarımız ve saymadıklarımız bir arada.
***
İbrahim Kiras, köşesinde "Türk milleti adı verilen bütünün sadece Yörüklerden, Karapapaklardan, Tatarlardan vs değil aynı zamanda Kürtlerden, Boşnaklardan, Gürcülerden, Arnavutlardan, Çerkezlerden vs oluşan bir bütünlük olduğunu" yazdı geçen gün.
Türk kimliğini etnik kökene bağlamak ve bu ilkelliğe teslim olmanın yanlışlığına işaret etti.
İşte bu sebeplerle daha çok demokrasi gerekiyor, olağanüstü hal değil.
Zaten artık OHAL muhal.
(Muhal: Olamaz, olmaz, olmayacak; gerçekleşmesi mümkün olmayan, imkân dışı görülen.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.