Gemi ayrıldı limandan taviz verilmez imandan (3)
Gazze’li esir Müslümanlara doğru yola çıkmış merhamet yüklü Mavi Marmara gemisi, şahadetten saadete ulaşmaya çalışanların gayretiyle Gazze’ye varmadan İsrâil’e vardı. Onlarca şehid verildi. Yaralılar ve gaziler geri geldiler.
Ama Mavi Marmara gemisi insanların vicdanında yolculuğuna hâlâ bütün hızıyla devam ediyor. Hem de İsrâil’i eze eze yolculuğuna devam ediyor. Gemi limandan ayrılırken gücünü imandan alıyordu. Binlerce selam gücünü imandan alanlara. İmandan güç alanların bindikleri gemi takılı kalmaz limanlara!
İmanları yaralı olanlar, imanları yarım olanlar, İsrâil ablukası altında aç ve biilaç inleyen Gazze’li Müslümanları hatırlamazlar. Gazze’li esir Müslümanları hatırlayıp onlara ulaşmaya çalışanlara dua etmeye bile kalkmazlar. Onlar zilletin çukurlarında kalmış aymazlar!
Allah’ın velileri ile Tağutun velileri hiç bir olur mu? Allah’ın velileri aydınlıkta, tağut’un velileri ise karanlıkta dolaşırlar. Rabbimiz buyuruyor:
“Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.” (Bakara Sûresi/257)
İnsanlığın müşterek delinmemiş vicdanını taşıyan Mavi Marmara gemisi, İsrâil ablukasını darmadağın etti. Mavi Marmara gemisindeki silahsız erdemlilerin, eli silahlı terörist İsrâil’e karşı ortaya koydukları direniş, sabır ve metanet, samimiyet ve feraset, Gazze’yi küresel gündemin ana merkezine oturttu. Mavi Marmara gemisinin şehidleri, gazileri bu ülkenin 10 yıllık bütçesini harcasalardı acaba bu kadar dünya insanlarını Gazze trajedisinden haberdar edebilirler miydi?
Fecir vakti Mavi Marmara gemisinden Akdeniz’e akan şüheda kanı, İsrâil’siz bir dünyanın müjdesidir. İsrâil’in vahşetleri karşısında bitaraf olmayı elinin tersi ile itenler, bertaraf olmayı istemeyenlerdir. Mevkisi, makamı, rütbesi, unvanı ne olursa olsun, Mescid-i Aksâ’ya, Filistin’e, Kudüs’e, Gazze’ye sahip çıkanlara Allahû Teâla sahip çıkar. Mavi Marmara Gemisi, katil İsrâil’in zulüm ve baskısı altında inim inim inleyen Filistinli Müslümanların acılarını örten şefkatiyle, taşlaşan yürekleri yumuşatan engin merhametiyle nefretin ormanlarını ateşe verdi. Umuttan nasibini alamayan ve bu yüzden çölleşmiş yüreklere umut yağmurları yağdırdı. Artık barut kokusundan geçilmeyen mümbit topraklarda güller gülmeye başladı. Gönül bahçelerinde gülen güller boy attı. Mekânı ve zamanı aşan düşünceler çiçek açtı berrak zihinlerde. Yaşadığımız coğrafyada beyin ölümleri gerçekleşen laikler bile Filistin demeye başladı. Mavi Marmara gemisi, ayna oldu Filistin’i, Mescid-i Aksâ’yı, Kudüs’ü, Gazze’yi görmeyenlere..
Mazlumun, mahrumun, çaresizin yardımına koşmak, insan olmanın ve insan kalmanın alâmetidir. Terörist İsrâil tarafından Gazze’deki Müslümanlara yapılan işkenceleri, baskıları görmemezlikten gelenler, onları katil terörist İsrâil’in insafına terk edenler, insan kalmanın imkânını kaybedenlerdir. Gazze’li esirlerin hürriyeti için yola çıkmış olan Mavi Marmara gemisi, insan olmanın ve insan kalmanın da imkânıdır.
Evet, Mavi Marmara gemisinde fecir vakti şühedanın kanı Akdeniz’e aktı. Sadece İsrâil’i değil, Amerika’da oturan gâvur kayırıcılarını bile yaktı!
Gazze’li esir Müslümanların dramı, trajedisi istismara gelmez. Tağuti sistemlerin, lâ dini rejimlerin atmosferi dâhilindeki kendi çıkarlarına dayalı oluşturdukları oluşumlarını, kuruluşlarını sağlama almak için Gazze’li esir Müslümanların dramını görmemezlikten gelenler, onların yardımına giderken şehid olanları hafife alanlar, ateşle oynayanlardır. Gazze’li esir Müslümanların dramı sadece terörist İsrâil’i değil, aynı zamanda İsrâil idaresini ve iradesini yüceltenleri de yakacaktır.
Terörist İsrâil’in ablukası altında Gazze’li esir Müslümanlara yardım etmek için gayr-i meşru İsrâil mekânizmasının iznini şart koşmak, Rasûlüllah (sav)’ın izini kaybetmek değil midir? İsrâil’in icazetini önemsemek; izzetin değil, zilletin ocağında kalmak değil midir?
İsrâil’in Gazze’li Müslümanlara uyguladığı ablukayı delmek için yola çıkmış olan Mavi Marmara gemisinin seferi, cinneti değil cenneti tercih edenlerin seferidir.
Nuh’un mektebinden Yusuf’un medresesine yol gider. İsrâil’in cibilliyeti; cinayettir, cinnettir. Cinneti tercih edenler, cenneti tercih edenleri misyonundan vazgeçiremedi. İnsanı imha edenlerle insanı ihya edenler hiç bir olur mu?
Terörist İsrâil’in elinde kan aktı. Mavi Marmara gemisinin erdemli yolcularının dilinde ise nur aktı. Müslüman olarak sırtımızda Mescid-i Aksâ, Kudüs, Filistin yükü; atamayız, kaçamayız… Biz Müslümanlar kanımızın son damlasına kadar Mescid-i Aksâ’yı, Kudüs’ü savunmakla mükellefiz. İnancımız o ki; Kâbe’yi yıkmaya çalışan ashab-ı filin başına ne geldiyse, aynısı Mescid-i Aksâ’yı yıkmaya çalışanların da başına gelecektir. Kudüs, İslâm ümmetinin varlık sembolüdür. Kudüs’ün hürriyeti, İslâm ümmetinin hürriyetidir. Kudüs’ün esaretine rağmen hürriyet düşleyen bir ümmet, zilletin çukurlarına düşmüş demektir.
Esir olan sadece Gazze’li, Filistinli Müslümanlar değil. İslâm’ın hâkim olmadığı, yürürlükten kaldırıldığı, Müslümanların İslâm’ın gereklerini yerine getiremedikleri hayat kademelerinin bulunduğu İslâm topraklarında hepsinde esaret var demektir. Gazze’li Müslümanları esir edip ablukaya alan terörist İsrâil’in iradesi, İslâm topraklarının birçok yerinde geçerli hale gelmiştir. Mavi Marmara gemisinin kalktığı Türkiye’de yalanlarla, yasalarla icad edilen kamusal alanlarda Müslüman kızların, kadınların tesettürüne uzatılan el, terörist Yahudi’nin elidir. Rasûlüllah (sav) zamanında mü’mine kadının tesettürüne uzanan fanatik Yahudi eli savaş sebebi olmuştur. Dolayısıyla terörist Yahudilerin iradesinden bir bütün olarak İslâm coğrafyası arındırılmadığı müddetçe, Müslümanlar rahat etmez; hürriyetin, zürriyetin, izzetin garantisi sağlanmaz.
Gazze’li esir Müslümanların yardımına giden merhamet yüklü Mavi Marmara gemisinin başına gelenler, kıyâmet savaşının işaretleridir. Kıyâmet kopmadan önce ittekullah nakışlı şahadet giysilerini giymiş Müslümanların eliyle İsrâil tarihin çöp sepetine atılacaktır. İsrâil’siz bir dünya için limandan ayrılan gemiyi durdurmak ve içindeki ittekullah nakışlı şahadet giysilerini giymiş Müslümanları Mescid-i Aksâ, Kudüs sevdasından vazgeçirmek için içimizdeki İsrail’in üç atlısı... Monşer, Kalemşör, Profesör. Üçü de görev başında. Çağın Hamanı, Karunu ve Bel’amı İsrâil’i temize çıkarmak için yarışta. Kimi televizyon ekranında, kimi de gazete sütununda salyalar akıtıyor. Filistin’de, Mescid-i Aksâ çevresinde, Kudüs’te, Gazze’de olup bitenler hususunda İsrâil’i temize çıkarmak için gösterilen her çaba, sarf edilen her söz insanlığın onuruna sıkılan bir kurşundur. Hiç kimse Müslümanlardan terörist İsrâil’e karşı taviz beklemesin. İsrâil’siz bir dünyaya kavuşmak, İslâm’ın hâkim olup devlet haline geldiği bir Filistin’e ulaşmak, annelerinden hür olarak doğanların hür yaşadıklarına şahid olmak amacıyla gemi ayrıldı limandan. Bu amaç ve gayeden geri adım atmak taviz sayılır imandan. Oysaki İslâm imanı tavizsizdir. İmanda taviz, imansızlıktan farksızdır. Bu, böyle biline!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.