İslâm Cihad’sız, ümmet Mücahid’siz olmaz
İslâm’dan gayrisiyle amel etmek, İslâm’dan gayrisini sevmek ve savunmak, Müslüman’ın Müslümanlık iddiasını bitirir. İmam Şafiî (Rh.a.) der ki: “Müslüman nerede olursa olsun, İslâm’ın hükümlerini üstlenmiştir.” (el- Mebsut/ İmam Serahsi, C: 99, Sh: 99, Mısır/ 1324) İslâm’ın hükümleri saldırıya uğradığında harekete geçmek, “Ben Müslüman’ım” diyen herkesin ertelenme kabul etmeyen müşterek görevidir.
Allah’ın dini İslâm’ın bir bütün olarak anlaşılmaması, dünya müstekbirlerinin en büyük sevdaları ve sermayeleridir. Çünkü dinini yarım anlamış, dininin bir kısmından vazgeçmeyi içine sindirmiş bir kişinin dönüp ben Müslümanım demesi, kendisini küfrün gönüllü askeri olmaktan kurtaramaz.
Müslümanlarda görülen yanlışlar İslâm’ın bütünlüğüne halel getirmez. İslâm’ın bütünlüğüne zarar vermeden İslâm’ı yaşamak esastır. İnsanları yöneten, insanların hayatlarını beşikten mezara kadar düzenleyen ilahi hükümlere “din” denir. İnsanları yöneten, hayatlarını düzenleyen hükümlerin sahibine de “Rab” denir. Rabbin göndermiş olduğu dinin uygulanışına “ibadet” denir. Allah’a ibadet eden kimseye ise “Abdullah” denir. Yaratan Rabbimiz, insanları yönetmek üzere din ve devlet tahsis etmiştir. Bu nizam ve intizamın tamamı, iç içe geçmiş zincirin halkaları gibidir. Biri olmazsa bütünlük olmaz, denge bozulur. İşte Allahû Teâla’nın göndermiş olduğu dinimiz de bu halkalar gibi bir bütündür. Kur’an-ı Kerim’de bu hususta şöyle bahsedilir. “Bugün size dininizi ikmal ettim. Üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim.” (Maide Sûresi/ 3) İslâm; kâmil ve şamil bir hayat nizamıdır. İslâm’ın fazlası veya eksiği yoktur. İslâm, asla ve kat’a bölünmeyi, parçalanmayı kabul etmeyen bir bütündür. Müslümanlar tarafından yanlış tatbik edilen hükümleri İslâm’dan çıkarmaya kalkışmak, insanlar üzerinde ilahlık iddiasında bulunmaktır.
Cihad’sız ve Mücahid’siz bir asrın Müslümanlarıyız. İslâm’ın cihad emrinin gündeme gelmesinden herkesten önce “Biz de Müslüman’ız” diyenler rahatsız olmaktadır. Bu da bir kıyamet alâmetidir. Günümüzde Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da yerel ve küresel Firavunlara karşı bir mücadele verilmektedir. Mücadeleyi sürdürenler zaman zaman ifrat ve tefrite düşmektedirler. Bunlardaki ifrat ve tefritten yola çıkarak bazı beyni kireçlenmiş kişi ve kimseler ellerinden gelse Kur’ân’dan cihad âyetlerini çıkartacaklardır.
Cihad, İslâm’ın kıyamete kadar devam eden hükmüdür. Asla ve kat’a zaman aşımına uğramaz. Yanlış yapan Müslümanlar eliyle İslâm’ın cihad hükmünü gündeme getirerek İslâm’ın cihad’sız bir din olduğunu Müslümanlara kabul ettirmeye çalışan yerel ve küresel Firavunlardır. İslâm’ın cihad emrinin amacı, insanlığı imha etmek değil, ihya etmektir. İnsanı ve insanlığı imha edenlerin İslâm’ın cihad emriyle yakından veya uzaktan bir ilişkileri yoktur. Bakınız günümüzde Irak’ta, Suriye’de İslâm’ın cihad emrinden yola çıkarak bir takım yanlışlar yapan kişi ve kimseler vardır. Bu kişi ve kimseler nerden geldiler? Bunların büyük bir çoğunluğu Irak’ta evleri küresel katil Amerika tarafından bombalanmış, anneleri ve babaları öldürülmüş, gözleri önünde eşlerine tecavüz edilmiş, çocukları, akrabaları kurşuna dizilmiş kimselerdir. Bunların psikolojisini hesaba katmadan doğru bir değerlendirmede bulunamayız. Münkir ve müşrik medyanın verdiği haberlere göre bunlar insan kesiyorlar, köyleri ateşe veriyorlar, evleri talan ediyorlar. Bunlara kâfir deyip geçmek kolaydır. Asıl bunları bu hale getiren, bu hale getirdikten sonra bunların yaptıklarını İslâm’ın cihad emrine dayandıran asıl katili bulup getirmek lazımdır. Asıl katil Amerika’dır. “Allahû Ekber” diyenleri “La İlahe İllallah” diyerek öldürenler, Amerikan katliamlarının mahsulleridir. İslâm coğrafyasında katil Amerika Müslümanları Müslümanlara düşman etti. Katil Amerika, İslâm coğrafyasında yaşayan insanları insan olmaktan çıkarttı. Peki, bizi insanlığımızdan, Müslümanlığımızdan eden katil Amerika’dan biz nasıl kurtulabiliriz? Elbetteki dinimiz İslâm’ın emri cihad ibadetini ihya etmek suretiyle kurtulabiliriz. Şunu bilelim ki; cihad şunun bunun emri değil, Allah’ın emridir. Allah’ın cihad emrini gereksiz görmek, Allah’a imanı gereksiz görmektir.
Kur’ân’ı alır okursanız veya okutursanız görürsünüz ki, Kur’ân baştan sona iman ve cihad kokan bir kitaptır. Kur’ân, insanı imansız ve cihadsız bırakmayan bir kitabdır. Cihad, İslâm’ın hayatıdır. Cihad’ı İslâm’dan çekip alırsanız, yani İslâm’ı cihad emri olmayan bir din olarak tasavvur ederseniz, İslâm’ın hayata hâkim olma hakkını mahkûm etmiş olursunuz. İslam’ı mabede hapsedilmiş, evcil, sokağa söyleyecek bir sözü olmayan, ekonomik ve siyasal yaşama, sanat ve estetiğe, mimariye, tarihe, ölüm ve ötesine ait bir iddiası, bir söylemi bulunmayan ölü dünya dinlerinden bir din olarak tasavvur edenler, Allah’ın indirdiği dine değil, sahte ilahlar tarafından uydurulmuş ve üretilmiş dinlere tabi olanlardır.
Cihad İslâm’ın emridir. İslâm ümmetinin mensuplarına düşen görev, Kur’ân’ın cihad emrini yerine getirip mücahid ve mücahide olmaktır. Mücahid ve Mücahide olmak, şuna buna değil, Kur’ân’a asker olmaktır. Kur’ân okundukça, anlaşıldıkça İslâm’ın cihad’sız, İslâm ümmetinin de Mücahid’siz/Mücahide’siz olamayacağı teslim edilecektir. Cihad, cahillerin ve canilerin ellerindeki kılıçları almak içindir. Cihad’sız geçen günler, cahillerin ve canilerin cinayet günleridir.
Cihad istiklalimizin ve istikbalimizin garantisidir. Cihad’sız bir dine inanmış olanların akibetleri, Firavunlara köleliktir. Müslüman olarak “Maşrıkta bir Müslüman’ın ayağına bir diken batsa benim ayağım kanar. Mağrıp’ta bir Müslüman’ın ayağına bir taş çarpsa benim ayağım sızlar” demiyorsan, imanın problemli demektir. İman edip iman merkezli bir hayat yaşamak istiyorsan, dünya Müslümanlarını sahiplenmek mecburiyetindesin. Aksi halde imanına ihanet etmiş olursun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.