Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Kıyâmet savaşının işaretleri/1

Kıyâmet savaşının işaretleri/1

İslâm dini zulme ve zalimlere karşı bir inkılab-ı kebirdir.. Zulme ve zalimlere başkaldırmadan, Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine bağlı kalmayan otoritelere isyan etmeden mü’min olunmaz. Kişi La İlahe İllallah diyerek İslâm’a girer. Bunun manası, Allahû Teâla rağmen, O’nun gönderdiği şeriatı reddedenlere isyan edilmeden İslâm’a girilmez. Bu isyanı gerçekleştirmeyen kişi Müslüman olamaz. Kadim imparatorlukları yıkarak, iki dünya savaşı kazanarak, atom bombası atıp insanlığı susturarak kurulmuş ve Birleşmiş Miletler (BM), Dünya Bankası, IMF gibi uluslarası kuruluşları, ABD, AB gibi birleşik güçleri, NATO gibi askeri kuvvetleri olan ve kendisini “olması gereken dünya” olarak dayatan ve bundan sonrasının “tarihin sonu” olduğunu iddia eden otoriteye isyan etmeyen ve isyan etmeyi de delilik, ahmaklık sayanlar; mü’min, Müslüman olduklarını iddia etseler bile henüz iman etmemiş olanlardır. Dolayısıyla gayr-i meşru otoritelere isyanı değil, itaati gerekli görenler, İslâm imanını zayi edenlerdir. Zalimlerden intikamını almaya çalışan, gasp edilmiş haklarının kavgasını verenler kınanmaz. Rabbimiz buyuruyor: “Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur. Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler aleyhinedir. İşte onlar için acı bir azap vardır.” (Şura Sûresi/ 41-42)
Dünyada zalimlere, zorbalara, haksız ve hukuksuzlara yol vermemek, başta Müslümanlar olmak üzere “ben insanım” diyen herkesin azad kabul etmez görevidir. Ortadoğu’nun teröristi İsrâil’den ve onun hamilerden hesap sormak bu azad kabul etmez görevin gereğidir. Şunu bilelim ki; Ortadoğu’da terörist İsrâil’in işlemiş olduğu cinayetler hususunda Amerika’nın İsrâil hamiliğini yapması, ABD-İsrâil işbirliği, bölgesel mikrobun küresel mikrop ile buluşmasıdır. İsrâil, Amerika mikrobunu bünyesinde barındıran öldürücü bir mikroptur. İnsanlık âlemi için bu öldürücü mikrobun hayatın otoritesi haline gelmesi, kıyâmet alâmetlerindendir. Peygamberimiz’in (sav) kıyâmet alametlerinden bahsederken hadis-i şeriflerinde buyurduğu gibi Yahudilerle Müslümanlar savaşmadıkça ve çıkacak bu savaş Müslümanlar tarafından kazanılmadıkça kıyâmetin kopmayacağı yönündeki sözlerini hatırlamak gerekir. Sahâbe neslinden İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Rasûlüllah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Yahudilerle savaşacak ve onları öldüreceksiniz. Öyle ki taş dahi: ‘Ey müslüman! İşte Yahudi, arkamda (saklandı), gel, öldür onu!’ diyecek.” (Buhari, Cihad 94, Menakıb 25; Müslim, Fiten 79; Tirmizi, Fiten 56)
Kıyâmet kopmadan önce Müslüman-Yahudi savaşı mutlaka olacaktır. Bundan şüphe edilemez. Bundan şüphe etmek, Rasûlüllah’ın (sav) sözlerine güvenmemek demektir. İsrâil’in Ortadoğu’da işlemiş olduğu cinayet ve vahşetleri, bu kıyâmet savaşının yaklaştığının sinyali olarak görmek gerekir. İsrâil’in Nil’den Fırat’a kadar uzanan “Büyük İsrail” devletini kurmak, Mescid-i Aksâ’yı yıkarak onun yerine kendileri için kutsal olan Süleyman Mabedi’ni inşa etmek, böylece kendilerine vaad edildiğine inandıkları vatanlarına (arz-ı mev’ûda) kavuşmak için asırlardır çalıştıkları aşikâre bir durumdur. Bugün İsrâil’de bazı müzelerde, hayal ettikleri Büyük İsrâil’in maketleri, haritaları ve ilanları vardır, açıkça sergilenmektedir. Yahudilerle Müslümanlar Hz. Peygamber (sav) zamanında da savaştılar, şimdi de savaşıyorlar. O zaman zafer Müslümanların oldu, şimdi işin sonunun nereye varacağını ancak Allah bilir. Bahsettiğiniz hadiste yer alan bilgi önceki savaşlar gibi bu savaşta da Müslümanların zaferi elde edecekleridir. İsrâil ve hamisi olan ABD’nin geçim kaynağı işgal, istilâ, yağma ve yıkmadır. Bu durum, Allahû Teâla’nın razı olmadığı bir durumdur.
Allahû Teâla, her milletin rızkını doğal zenginlikleri veya iş güçleriyle pay ettiğinden silah gücüne dayalı bir işgale ve sömürgeciliğe izin vermemiştir. Bir taraf zenginlikten şişerken diğer tarafın fakirlikten iskelete dönüşmesi vicdan sahibi hiçbir insanın olur veremeyeceği insafsızlıktır. Ellerindeki nükleer silahlarla dünyaya meydan okuyan ABD, İsrâil, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere gibi sömürgeci ülkeler terörist değil de İran, Hizbullah, Hamas mı terörist? Ellerinde nükleer silahlar bulunan devletlerin bir başka ülkeyi nükleer silah yaptırımına zorlamaları nasıl bir mantıktır? Tarihi; katliamlarla, acımasız işgallerle, en acımasız ve en iğrenç işkencelerle yazılı ABD gibi bir devletin vatandaşı dahi olmak alçaltıcı bir utanç değil midir? İran’ın dünya aleyhine büyük bir tehlike olduğu ve nükleer silah üreteceği propagandasıyla yaptırım uygulayan ABD, dünyanın ilk nükleer silahını kullanarak, yüz binlerce Japonu acımasızca katleden insaniyet kasabı bir canavar olduğu ortadayken; neden ABD’ye değil de sahip olacağı iddiasıyla İran’a yaptırım uygulanıyor? Nükleer silahlarını imha etmeyen ve üretimine son vermeyen BM Güvenlik Konseyi üyelerinin İran’a, Kuzey Kore’ye veya bir başka ülkeye yasak getirebilmeleri nasıl bir aklın doğrusu olabilir? Irak’ı da benzer yalanlarla işgal edip 1 milyondan fazla insanı öldüren bir soykırımı ve ırzlarına geçerek tarihsel sapıklığı gerçekleştiren ABD değil miydi? 2. Dünya Savaşı’ndaki yenilgisini atom bombasıyla zafere dönüştürebilen bir ABD tehdit değil de İran mı? ABD’nin tetikçisi, namütenahi ağır silahların ve nükleer bombaların sahibi İsrâil tehdit değil de Hamas mı, Hibullah mı tehdit? Sadist bir askerini onbinlerce insan hayatına bedel biçerek Lübnan’da canlı hayvan dahi bırakmamacasına bombalar yağdıran İsrâil değil de kendini savunan Hizbullah mı terörist?
Hakiki terörist elbette ki İsrâil’dir. İsrâil’in, eli kanlı bir katil haline gelmesine en büyük katkıyı şeytan Amerika sağlamaktadır. Amerika, Siyonist-Yahudi lobisinin figüranıdır. İsrail’i himaye etmek, ABD’nin vazifesidir. Çünkü Amerika bir nevi terörist İsrail’in paralı askeridir. Şeytan Amerika’da çakma kurtarıcı Obama, emperyalist sistemin emir erliğine devam ederek, tıpkı Bush gibi insanlığın yaşam hakkına açılmış savaşı durdurmak bir yana, daha da şiddetlendirecek politikalar üretmiştir. Ya da yapmaya mecbur edilmiştir. Demek ki sorun seçilen başkanlar ve hükümetlerde değil, insanlık düşmanı şovenist ve faşist sistemlerde. ABD Ortadoğu’da, kendi insiyatifi dışında bir barış istemiyor; çünkü böyle bir barış Ortadoğu halklarının birleşmesi, kendi çıkarlarına ve değerlerine sahip çıkması, gerçek manada bağımsızlık yolunda ilerlemesi ve dünyada yeni bir güç unsurunun oluşması, ABD’nin oralarda istediği gibi at oynatma imkânını kaybetmesi sonucunu verecektir.
Silahsız. Bombasız. Cephanesiz. Su ve bisküviyle, ilaç ve çimentoyla, makarna ve konserveyle, oyuncak ve defterle yola çıkmış olan Mavi Marmara gemisini bombalarla, silahlarla vuran İsrâil, kıyâmet şavaşının işaretlerini veriyor. Vicdan yüklüydü gemiler... Kurşunların hepsine açık tenleriyle... Mazeretlerin hepsini geçersiz kılan saf niyetleriyle... Kavimler üstüydüler. İçinde her milletten, her dinden insan vardı... İyi niyetten başka yükü yoktu Mavi Marmara gemisinin. Mavi Marmara gemisi, İsrâil’in saldırganlığının, çaresizlikle ürettiği paranoyanın bire bir ölçekli aynası oldu. Akdeniz’in mavi sularında bire bir ölçekli terörist İsrâil’in haritası çizildi. İsrâil kanlı elleriyle kendine sobelendi. Eli kanlı katil olduğunu bütün dünyaya kanıtladı. İsrâil, Mavi Marmara gemisinin erdemli yolcularına saldırmakla alenen insanlığa savaş açmıştır. İnsanlığa savaş açmak, kıyâmet savaşının işaretlerindendir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi