Kim timsah, kim küstah belli olacak... Az bekleyin!
Başbakan Erdoğan’ın salı günü parti grubunda yaptığı konuşmanın yankıları çok farklı oldu. 12 Eylül döneminde idam edilen ülkücü gençlerden Mustafa Pehlivanoğlu’nun ailesine yazdığı veda mektubunu okurken, belki de bugüne dek hiç görmediğimiz derecede duygulandı, boğazı düğümlendi, gözleri yaşardı ve bir müddet konuşmakta güçlük çekti.
Bahse konu mektup, en katı kalpli kişiyi bile ağlatacak cinstendi... Duygusal bir kişiliğe sahip Tayyip Erdoğan’ın da duygulanmaması mümkün değildi. Ancak onun siyasi rakipleri meseleyi hemen çok farklı bir mecraya taşıdılar. Kemal Kılıçdaroğlu, “timsah gözyaşları” benzetmesini yaparak, Başbakan için “Numaradan ağlıyor...” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, çok daha sert ve hakaretamiz ifadelerle Başbakana yüklenerek, “Senaryo gereği ağladığını”, bunun sahtekârlık olduğunu iddia etti.
Daha önce Erdoğan’a hakaret etmekten tazminat ödemeye mahkum olduğu halde, Bahçeli’nin böyle hırçın ve kırıcı üslupta ısrar etmesi, doğrusu fazlasıyla dikkat çekici ve düşündürücü. Acaba bu şekilde siyasi puan topladığını mı zannediyor? Vardır bir bildiği!..
Anayasa değişiklik paketi, sadece “12 Eylül Darbecileri”ne hesap sorma fırsatını getirmiyor. Bunun dışındaki 25 maddenin her biri, son derece önemli konularda değişiklik ve yenilik getirdiği gibi, demokrasinin kökleşmesi, hukuk devleti ilkesinin sağlamlaşması, rejim üzerindeki vesayetin kaldırılması yolunda ciddi ve mutlaka gerekli olan hükümleri derpiş ediyor. Dolayısıyla bu değişiklikleri halkoyundan geçirmek için, sadece “12 EYLÜL İLE HESAPLAŞMAK...” üzerine bir kampanya inşa etmek doğru olmaz. Hatta çok yanlış olur. Bazıları hemen Erdoğan’ın salı günkü konuşmasından yola çıkarak, sanki böyle bir kampanya yürütülecekmiş sazını çalmaya başladı.
Buradan hareketle, 12 Eylül Yönetiminin idam ettirdiği sağcı veya solcu gençlerin akrabalarını da meselenin içine çekerek, daha doğrusu onları muhalif belleterek referandum konusunda iktidarı köşeye sıkıştırma hesapları yapılıyor. Lakin, bu yanlış hesap çabuk döner... Ne düne kadar “Darbecilerden hesap sorulabilmesi için her gün dua ediyorum...” diyen, Mustafa Pehlivanoğlu’nun babasına baskı yaparak ona hayır dedirtme; ne de küçük yaşta idam edilen Erdal Eren’in ismine ipotek koydurma gibi atraksiyonlar, referandum kampanyasının ana unsuru olamaz, olmamalıdır da. Yapılması gereken şey, değişiklik paketinin halka tam ve doğru olarak anlatılması. Gerisi kolay!
Vatandaş niçin evet veya hayır demesi gerektiğini idrak ettikten sonra, hür iradesiyle kararını verir, merak etmeyin. Ha şunu da belirtelim: Halkımız kimin timsah gözyaşı döktüğünü, kimin siyaseten küstahlık yaptığını filan da iyi bilir. Çünkü halkımız ariftir. Neyin ne olduğunu çok çabuk kavrar. Halkoylamasına da şunun şurasında bir buçuk ay kaldı. Bakalım şimdilerde üfürülen balonların, “Filan partinin oyları falanın önüne geçti...” diye şişirilen anketlerin akıbeti ne olacak... Tahminim şu ki, bazıları mahcup olacak! Ama, onlar pişkin oldukları için, işi gene pişkinliğe vuracaklar. Yani hiçbir şey olmamış gibi yapacaklar. Daha önce yaptıkları üzere!