AK Parti’nin ‘derin’ adamları
AK Parti’nin ‘derin duruşlu serin adamları’ yine sahnede.
Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem, burada anmak istemediğim sözlerle, yıllar sonra yine bir ‘çıkış’ yapmış.
Aslında bayılırım böyle ‘derin’ pozlara bürünen adamlara. Mola veren şehirlerarası otobüslerin, dışarıda tek başına sigara içip gizem havasına bürünen tiplerini hatırlatırlar.
Onlar herkesle birlikte oturup çay içmez, tost ayran istemez. Tek başına ufka bakıp ‘zor adam’ havasıyla mola saatinin bitmesini beklerler.
Gelip geçerler, arkalarında ne bir iz, ne de bir ses bırakırlar.
***
Bakın, şimdilerde yine tuhaf sözlerle sahneye çıkan Vahit Erdem ve onun gibi siyasetçiler için 28 Nisan 2008’de neler yazmışım:
‘Siyasette tuhaflıklar bitmez. En tuhafı da kriz zamanlarında ortaya çıkan bazı tiplerdir.
Genel olarak ‘ben demiştim’ ya da ‘vakt-i zamanında uyarmıştım’ tipleridir bunlar.
Kerameti kendinden menkul ‘akil adam’lardır. Hafif ‘derin’ pozları olanları vardır. ‘Ortada’ durup her tarafa mesaj vermeye gayret edenleri de.
‘Anayasa değişikliğine taraftar değilmiş.’ Her problemin anayasa değişikliği ile çözülmesine de karşıymış.
Kim her şeyi anayasa değişikliği ile çözmeye çalışıyor? Kaldı ki bu kadar anayasa tartışması oldu. Ne zaman bu konularda söz söylediniz. Ne zaman üzerinize sorumluluk aldınız?
Ne zaman etrafınıza ‘güç gösterisi’ olarak kullandığınız ‘derin’ mahfillere, bir defacık olsun ‘Yanlış yoldasınız. Milletin meşru temsilcilerine hukuk dışı yollarla engel olmanız hepimize kaybettirir’ dediniz.
Tayyip Erdoğan’a karşı çıkış yapmak kolay. AK Parti’yi yerden yere vurmak kolay.
Gündem, ortam, güç dengeleri buna uygun.
Elindeki gücü kaptırmamak için her türlü hukuk dışı yola başvuranlara, satükonun uzantılarına sesini çıkarma. Bunca yıl içinde yaptığın tek iş, birkaç arkadaşını ikna edip muhalif bildiriler yazmak olsun. Sonra da AK Parti’yi özeleştiriye davet et.
Sözüm şu: Ey ‘derin’ duruşlu ‘serin’ adamlar!
Bir defa olsun kolay olanı değil, zoru tercih edin. ‘Serin’ duruşunuzu, ülkeyi yerle bir etme pahasına siyaseti hedef alanlara tavsiye edin.’
***
Ne ilginç değil mi? Aradan iki yıldan fazla bir zaman geçmiş. Ama olup biten değişmemiş. 2008 Nisan’ı ya da 2010 Temmuz’u. Hiç farketmiyor.
Allah aşkına, siz hiç Vahit Erdem’den memleket yanıp tutuşurken doğru dürüst bir tek söz, değerlendirme yahut tepki duydunuz mu?
Ergenekon, Balyoz, darbe tartışmaları, Türkiye’nin İsrail’le yaşadığı gerginlik?
Hangisi?
***
Eğer gerçekten bir denge oluşturmak, farklı düşünen kesimlerin varlığını hissetirmek istiyorsanız, bunun yolu kriz anlarında ortaya çıkıp olmadık sözler etmek değildir.
Hele memleketi yakıp kavuran ateşin altına birkaç odun daha atıp kenara çekilmek hiç
değildir.
Üç beş tane saçma sapan şehir efsanesinin, orada burada tezgahlanmış yalanların ve fitnenin peşine düşerek siyaset yapmak hiçbir insani değere sığmaz.
Siyasetçi, kahve muhabbetinin peşine düşen adam değildir.
Oralarda birilerinin milletin arasına sokuşturduğu ayrılık tohumlarını sulayıp büyüten adam hiç değildir.