Tek parti zihniyetinde yol
Yol, medeniyete çıkar, yol yoksa medeniyet de yoktur. Onun için yol çok önemli. Köprü ise yolları kavuşturur, karşı yakaları buluşturur.
Adnan Menderes zamanıdır:
Cumhuriyetin ilanından 30-35 yıl gibi bir zaman geçmiştir. İstanbul’a ilk defa imar hizmetleri gitmektedir. O güne kadar Şapka İnkılabı gibi üstyapı devrimlerinden bayındırlık gibi altyapı hizmetlerine fırsat olmamıştır. Başvekil Adnan Menderes, İstanbul sahillerini Surların deniz tarafından bir uçtan bir uca yollarla donattığı gibi şehrin içine de Vatan ve Millet gibi caddeler açmaktadır.
Açılan birçok yol içinde Vatan Caddesi oldukça geniştir.
Şu kadarını söyleyelim:
Geniş sanılan o cadde olsa olsa en dar Amerikan yolu kadardır. Gerçek, dünya kıyaslamasında bu iken işbu Vatan Caddesi açılırken müzmin muhalefet partisi CHP genel başkanı İsmet İnönü, tenkit için kürsüye çıkar. Dediği, tarihe bir mahcubiyet cümlesi olarak geçecektir:
-Tayyare mi indireceksiniz?
Az evvel Amerika’nın yollarına işaret ettik. Afedersiniz eksik oldu. Eski Sovyet peyki Türk Cumhuriyetlerinde bile mesela Taşkent’te yollar yine geniş ve evet icabında uçak inecek kadar fonksiyoneldir.
Muhalefet niye böylesine hırçındı?
Menderes’e kadar devletin başındakiler yurt dışına gitmemiş veya gidememişti. Mustafa Kemal’i veliahd Mehmed Vahdeddin yaveri olarak Almanya’ya götürmüştü. Sonra Atatürk’ün 15 yıllık reisicumhurluğunda bir dış ülkeye ziyaret yaptığını hatırlamıyoruz. ‘23-’50 Arasında fazla bir ziyaretçi trafiği de yoktur. Akıllarda kalan İngiltere Prensi, İran ve Afgan Şahları gibi isimlerdir. İsmet İnönü zamanında da vaziyet aynıdır.
Bu dünyayı hakkıyla tanımama bugün artık kabul edelim ki çok ciddi manada zaman kaybettirmiştir. Yol yapılmasına muhalefet bundandır, köprü kurulmasına düşmanlık yine bundan.
İnönü’nün Vatan Caddesi’ne karşı durmasından 10 küsur sene sonra Haşim İşcan, İstanbul belediye reisidir. Tarih 27 Mayıstan sonradır. O zaman bütün İstanbul tek belediye. Sonraki dönemlerde İstanbul’da bir şehir efsanesi gibi yıllarca Haşim İşcan efsanesi yazılıp konuşuldu. Besleme basın, şimdilerde Kılıçdaroğlu’nu masa üstüne çorapla çıkıp alkışlama örneğinde olduğu gibi bir Haşim İşcan diyor sonra dönüp tekrar methü sena ediyordu. Bu CHP’li reis ne yapmıştı? Daha ne yapsın? Saraçhane’deki alt geçidi yaptı. Bir de Veznecilerle Bakırcılar Caddesi arasındaki tüneli. İkisi de mimari garabetidir. Daima pis ve karanlıktır. Üstüne üstlük keskin idrar kokulu. Son senelerde buralar biraz ıslah edilmeye çalışıldı ama yetmiyor.
CHP’yi herhangi bir parti zanneden yanılır.
Orada esas olan ideolojidir.
Ama nasıl bir ideoloji?
Kenan Evren, Atatürk gibi tren penceresinden sarkar, onun gibi baston tutardı. Kılıçdaroğlu da Ecevit gibi kasket giyiyor. Bundan olsa gerek, hakiki Ülkücülere etmediği hakareti lügatlerde bırakmayan Rahşan Ecevit onun yanına koştu.
Bu millet, 1960-1980 arası Bülent Ecevit’ten beşinci sınıf bir sosyalizm teranesi dinledi:
-Toprak işleyenin, su kullananın.
O Ecevit, köprünün de amansız aleyhtarıydı.
Bir CHP iktidarının ilk 6 ayında Türkiye, 50 sene geriye gider.
İnanmayan büyüklerine sorabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.