Bu yazı ısrarlı bir İslam düşmanına cevaptır
Rusya Federasyonu yurttaşı Müslüman bir dostum var... Bolşevikler zamanında da Kuran öğrenmiş ve gizli gizli namaz kılarmış... Geçen yıllarda hac dönüşü Ankara’ya uğradı, görüştük... Ülkesine dönmek için acele ediyordu; “Seçim var... Oy vermem gerek” diyordu. “Kime oy vereceksin?” diye sordum... “Bolşevik Partisine” dedi. “Sen inançlı Müslümansın, dindarsın, niye din düşmanı partiye oy veriyorsun” diye merakla sordum. “Artık din düşmanı olmadıklarını
ilan ettiler. O görüşlerinden vazgeçtiler” dedi...
“Darısı bizdeki Bolşeviklere...” diyorum. Bolşevik mi, Menşevik mi, komünizmin hangi alt görüşünden bilmem... Belki sosyalist... Ama emin olduğum bir tarafı var... Kesin ve keskin bir ‘İslam düşmanı’... Durup durup, gerekli gereksiz, konu açar ve inançlı okuyucuların İslam inancını sarsmak amaçlı yazılar yazar... Bunu hep yapar... Nasıl bir ruh halidir bu?.. Ve neden yapar? İşte bunu bilemem... İslam’a düşmanlığı nedendir, yoksa ayrı bir dinimi vardır; onun adına mı yapar bilmem... Ama yapar da yapar... Kendisini işe alan yakın dostunun himayesi altında, ülkenin en çok satan ve en itibarlı gazetesinde yazmayı da sürdürür...
Kimden mi söz ediyorum... Hürriyet’te yazan Ö. İnce’den elbette... Bütün basınımızı, hatta sosyalist fraksiyon gazetelerini bile tarasanız bir benzeri var mı ki?..
Başka konularda yazdığında ciddi bir zeka düzeyi ortaya koyan bu İnce, konu İslami konulara gelince sağduyusunu da, sol duyusunu da yitirir... Okuduğunu anlamaz duruma gelir; en dar kafalıların bile yapmayacağı yorum saptırmaları yapar; ben de ona karşılık
veririm; ama ya okumaz, ya da okumazlıktan gelir...
Bakalım şimdi ne yapacak? Önce ne yaptığına bakalım:
Geçen cumartesi yazısında Kuran’ı Kerim’den bir ayeti keşfetmiş onu yazmış ve yorumlamış...
Değerli okuyucum, ister inançlı olun ister olmayın; saf mantıkla şu yoruma dikkat eder misiniz?...
Önce verdiği meal (Nahl Suresi 71): “Allah sizi, maişet ve rızk hususunda kiminizi kiminize üstün kıldı. Nasipleri bol olanlar kendi nasiplerini, kendileriyle eşit seviyeye indirecek derecede, yanlarında çalıştırdıkları (köle ve hizmetçilere) vermezler. O halde nasıl olur da Allah’ın nimetini, Allah’ın kendileri üzerindeki haklarını bile bile inkâr ederler.”
Ö. İnce önce D. Mossan’ın yaptığı Fransızca çevirisindeki anlamı yazmış: “Allah yanınızda çalışanlarla eşit olarak paylaşmanız için kiminize daha çok verdi”.
Yani? “Yani Allah daha çok verdiklerinin verilen nimetleri yanlarında çalıştırdıklarına eşit olarak paylaştırmalarını istiyor...”
Siz de böyle anlamadınız mı? Peki, Ö. İnce nasıl şöyle açıklamış:
“Statükoyu koruyan (hangi statüko), patron-işçi arasındaki emek-kazanç ilişkisinde egemen olan sömürü düzenini koruyan bu ayetin vahiy yoluyla indirildiğine inanmak çok güç.”
Bu nasıl iş? Bu nasıl akıl bay Ö. İnce?
Ayet, hem zenginlere yanlarında çalıştırdıklarına kendileriyle eşit düzeye gelecek şekilde dağıtmalarını isteyecek ve hem de bu sömürü düzeninin korunması olacak? Hangi parti işçi haklarına bu ölçüde riayet eder? Komünist sistemlerdeki kamu patronları dahil...
Yazıya başlarken Ö. İnce’nin niye İslam düşmanlığına bu kadar meraklı olduğunu anlamadığımı yazmıştım. Şimdi anlar gibi oldum... Sanırım Ö. İnce çalışanın, çalıştıran ayrımının olmadığı, işveren-işçi ayırımının olmadığı tam komünist bir düzen özlüyor... Saygı duyarım... Ama bu düşüncesini böylece açık
açık savunursa... İşin içine ‘İslam düşmanlığını’ karıştırmak kurnazlığından vazgeçerse...
Böyle yaparsa patronların kızacağından korkuyorsa, korkmasın... Her türlü fikre açık olan bir camiada, artık etkinliği kalmamış bir ideolojinin propagandasından kim niye rahatsız olsun ki...
Ö. İnce’nin sözünü ettiği yazısının başlığı ‘İslam ve İktisat’. Eğer İslam’ın öngördüğü sistemin komünizm olmasını istiyorsa o mümkün değil... Ne olduğunu merak ediyorsa söyleyelim: “Üretimde girişim özgürlüğü, üleşimde adil dağılım.” Bu da ne mi? İşte ne ise o...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.