Hafıza yenilemek
TRT yayınlamıştı. Siyah-beyaz bir belgesel film. Mehmetçik, Kore’ye gidiyor. Yola çıkacak askerî birliklerimiz, önce Ankara Stadyumunda cemaatle namaz kılmaktalar. Namazı birliklerimize komuta edecek olan general Tahsin Yazıcı kıldırmakta.
27 Mayıs askerî darbesi olunca erkanı harbiyeyi umumiye reisi/genelkurmay başkanı Rüştü Erdelhun, astlarından sille-tokat kötü muamele gördü. CHP tarihi boyunca üç kuvvete dayanmıştır.
Asker.
Üniversite.
Adliye.
1950’den itibaren sağ iktidarlar, neredeyse bütün genel seçimleri kazandılar. Bazılarında CHP âdeta ezildi. Ama iktidar, seçimi kazananlar değil, Tek Parti zihniyeti oldu. Tek Parti zihniyeti, darbelerin bazen teşvikçisi, bazen destekçisiydi. Aslını ararsanız 27 Mayıs fitili yıllar evvelinde İsmet İnönü’nün Adnan Menderes’i tehdit ettiği o cümleyle başlamıştı. Şöyle diyordu: ‘Seni ben bile kurtaramam!’ Bu ne demekti? Tercümesi şudur. Zinde kuvvetlere işaret etmekteydi: ‘Daha ne duruyorsunuz?’
27 Mayıs’ın darbecilerden sonra tarih önüne başı önünde çıkacak isimlerin başında Yassıada komutanı albay Tarık Güryay gelir. Bu adamın Menderes başta olmak üzere zanlılara yaptıkları daha hakkıyla kaleme alınmamıştır.
Üniversitenden olanlardansa Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ve Hüseyin Nail Kubalı gibi isimlerdir.
Yargıdaki meşhurlarsa Yassıada Savcısı Ömer Altay Egesel, mahkeme reisi Salim Başol’dur. ‘Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor’ diyen ısmarlama vicdan.
27 Mayıs 1960 tarihî dönemeçtir.
Bu kanlı darbe üzerine ordu, üniversite ve yargı boşaltılmış, karşı görüş sahipleri yaşı, rütbesi, ilmi ne olursa olsun emekli edilmişti. Her üç kuruma da âdeta tek tip dünya görüşü hakim olmuştu. Hatta o zamanlar ordudan atılanlar haklarını aramak için EMİNSU/Emekli İnkılap Subayları adı altında bir de dernek kurmuşlardı. Ama ne mümkün! Üniversiteden ise yanılmıyorsak 142 kişi kovulmuştu. Adliye aynı manzaradaydı. Bu uygulamanın benzeri 12 Eylülde de oldu. Sonra askeriyede en büyük kıyım 28 Şubatta yaşandı. İrticayla irtibatlı diye yıllar içinde yüzlerce subay evine yollandı. Bu tasarrufa karşı dava açma hakkı yoktu.
1970’li yıllardı. İmran Öktem isminde bir Yargıtay Başkanı kelimenin tam manasıyla fitne çıkardı. Durup dururken ‘Tanrı’yı insan yaratmıştır!’ diye deli saçması bir laf etti. Türkiye ayağa kalktı. Protestolar yapıldı. Gün geldi bu kepaze sözün sahibi öldü. İmam, ben namazını kıldırmam dedi.
Sonra ne oldu?
CHP’li İstanbul Belediyesi, milletin imanına hakaret eden bu kimse unutulmasın diye İstanbul Adliyesi’nin olduğu sokağa onun adı verildi, sürüp gidiyor.
Hukuk varsa huzur vardır.
Hukukun olmadığı yerde keyfilik ve zulüm kol gezer.
Bu Anayasa değişiklik paketiyle sen, bir vatandaş olarak ilk defa hukuk önünde hesaba katılacaksın. İlk defa olarak aleyhine gördüğün her şeyi dava edebileceksin.
Güçlülerin buyruğu bitiyor.
Haklıların hukuku başlayacak. YAŞ kararlarına karşı dava açılabilmesi, vatandaşın Anaysa mahkemesinde dava açabilmesi, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın demir leblebi olmaktan çıkması yetmez mi?
12 Eylül 2010 bir tarihî dönemeçtir.
Millet, bir Beyaz Devrim yapacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.