Bu kriz de geçer yahu
Uzaydan bakılınca, dünyada görülecek tek kriz, Türkiye'deki Yüksek Askerî Şûra sonrası, birkaç komutanın terfilerinin bir yıl bekletilmesi ve birkaç makama getirilecek komutanların atamalarının gecikmesi gibi algılamaktayız.

Manşetlerde başka bir şeye rastlamak mümkün değil.

Yazılar, çoğunlukla YAŞ'la ilgili.

Radyo ve televizyonlarda haberlerin, tamamına yakınında aynı konu var.

Tartışma programlarında normal sürelerinin üzerine çıkılarak YAŞ'ı tartışılıyor.

Dikkat edin, ekranda haber sunanlar, nasıl da koltuğunda zıplaya zıplaya sunuyorlar bültenlerini.

Neredeyse ekrandan fırlayacak, odanın içine girecekler.

Sesler yükseliyor, heyecan yükseliyor, "son dakika"lar peşpeşe düşüyor.


* * *
Yüzlerce kamera, daha fazla muhabir, Ankara'da bir o yana bir bu yana koşturup duruyor.

En heyecanlı, en sıcak, en son haberi aktarma telaşında hepsi.

Genelkurmay, Başbakanlık, Çankaya, Bakanlıklar, siyasi partilerin genel merkezleri arasında haberciler mekik dokurken, biz de hep beraber onlarla beraber terliyoruz.


* * *
Yahu bir dakika!

Biraz sakin olalım.

Kıyamet mi kopuyor?

Savaş mı çıktı?

Darbe mi oldu?

Küresel ısınma, küresel kavurmaya mı döndü?

Yangın mı var?

Tamam, sıcaklıklar biraz arttı ama o kadar abartmayı hak edecek durum da söz konusu değil.

Bir duş, bir çay, bir bardak su iyi gelir.

Yetmezse karpuz da keseriz.


* * *
Bir iki ay sonrasını düşünelim.

Bu sıcak günlerden eser kalmayacak.

Herkes koltuğuna oturacak, havalar hafiften serinlemeye başlayacak.

Geride bıraktığımız krize bakıp, "Amma da abartmışız yahu" diyeceğiz.


* * *
Mutluluğun resmini yapmayı bir yana bırakalım ama zamanı dondurabilir misiniz?

Hayır. Hiç kimsenin elinden o kadarı gelmez.

O halde günler geçecek ve her şey yerli yerine oturacak.

Emin olun.

Bugün kriz kriz diye ortada dolananların kısa bir süre sonra "Bu da geçti yahu" diyeceğinden şüpheniz olmasın.

Hukukun hükümleri uygulanıyor netice itibariyle.

Bu kadar telaş, bu kadar kaygı, vallahi mideye zarar verir, benden uyarması.


* * *
Şimdi bir kahve söyleyin. Yanında serin su.

Gelsin, afiyetle için.

Şekerli mi, orta mı, nasıl içersiniz bilmem ama benim tavsiyem, Beşir Ayvazoğlu'nun dediği şekilde:

Billâhi şiir pes dedi söz geldi dize,

İmrendi gönül sâhibi kim varsa bize,

Yâranla bugün sohbetimiz bal gibidir

Ey kahveci, gel katma şeker kahvemize.