Suuuu
Ramazan geldi, ayların sultanı mübarek Ramazan. Hepimize hayırlar getirsin. Dün bir, bugün iki... Bir ay boyunca ağızlar kilitlenecek.
Bir yudum su, bir lokma ekmek için bile iftar vaktini bekleyecek oruç tutanlar.
Aşırı sıcaklar kiminin gözünü korkutuyor.
"Bu sıcakta oruç mu tutulur?"
* * *
Hangi sıcakta tutulur?
Bizim orucumuzdan ne olacak...
Klimalı, vantilatörlü odalarda serin serin oturup oruç tutmaya ne var!
Bir de bu sıcaklarda dışarıda güneş altında çalışanları düşünün.
Tarlada, bağda bahçede...
İnşaatta, madende...
Pazarda, tezgâhta...
* * *
Allah yardım etsin.
Onları düşününce, bizim tuttuğumuz oruç bedava sayılır.
"Klima çarptı beni şekerim. Şu omuz tarafım var ya..."
Valla, şekerini de çarptı klima.
Ne olacak şimdi?
Bu kolumu zor hareket ettiriyorum bak...
* * *
Aradan bir sene geçince, ilk sahurda acemilikler yaşanabiliyor.
Bayram namazını tarif eder gibi sahurda ve iftarda neler yapılacağının hatırlatılması da bu yüzden.
Ama yine de o tavsiyelere uymak her zaman mümkün olamayabiliyor.
Mesela, "şimdilik biraz şurada uzanayım, az sonra kalkar bir bardak su içerim" düşüncesiyle gevşeyiveren biri, dalıp giderse...
Kendine gelip saate baktığında, vaktin geçmiş olduğunu fark ederse...
Bir bardak soğuk su, gözünün önünde dönüp dururken, yeniden uykuya dalarsa...
Ne görür rüyasında?
Serap mı?
* * *
Aynen öyle oldu.
Para harcamayı sevmeyen bir arkadaşın arabasında ilerliyoruz.
Onun bir eli direksiyonda, bir eliyle de camı açıyor ve dışarıda küçük şişelerde su satanlarla pazarlığa girişiyor.
"Bir minik şişe su, bir lira olur mu? Her tarafta elli kuruş. Toptan alsan bunu on sekiz kuruştan veriyorlar."
Güneş altında koşturarak su satmaya çalışan genç, bu tür laflara alışkın olmalı.
Bizimki pazarlığı uzatmakta kararlı gibi.
* * *
Ama sıcak arttıkça artıyor.
Hararet gittikçe yükseliyor.
Biraz sonra o küçük şişe su için beş lira istese razı olacağız, yüz lira istese de.
Aklımdan geçenlerin başıma gelmesi şartmış gibi delikanlı suyun fiyatını yükseltiyor.
O yükselttikçe etrafta bulunan diğer su satıcıları yavaş yavaş uzaklaşıyorlar.
Aynı zamanda sıcaklık da artıyor.
Böyle giderse, "suuuuu" diye bağıra bağıra olduğumuz yerde erimek kaçınılmaz.
Suyun bir yudumu bin lira, var mı isteyen?
* * *
Gel aslanım, al şu parayı ver suyu...
Lakin biz oruçlu değil miydik? Bu suyu ne zaman içeceğiz şimdi mi, sonra mı?
Öyle şey mi olur, şimdi içersek oruç bozulur. İftara ne kadar vakit kaldı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.