Murat Yetkin’den ebcet hesabıyla Gandi manifestosu
Radikal’den Murat Yetkin, geçtiğimiz hafta Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet’te yayınlanan mektubundan “liberal bir manifesto” çıkardı.
Türk basınındaki riyakarlık, kendini olduğundan başka sanmak ve göstermek, kırk kez cehaletin en kara pelerinlerine bürünüp rezaletin dipsiz kuyularında kepaze olmak, görgüsüzlük, asaletten ve cesaretten yoksunluk; Ali Suavi’den bu yana hiç değişmedi.
Başveren İnkılapçı, yaptığı hayali mülakatlara karşılık aldığı methiyelere Avrupa balolarında sırnaşıp dururken, bir kez olsun yüzünün kızarmadığı nakledilir. O dönemin hürriyet, müsavilik, terakki gibi ağızlara sakız olmuş kavramlarının yerini bugün değişim, dönüşüm, liberal, özgürlükçü gibi kavramlar aldı. Ali Suavi gibilerin yeri de elbette boş kalmadı.
Kılıçdaroğlu’nun bahsi geçen yazısında manifesto anlamına gelecek ne bir kuvvet, ne bir ufuk, ne bir orijinalite, ne çarpıcı bir ifadelendirme; hiç bir şey yok. Tam aksine bildik dengeleri sarsmamak adına ne kadar bıkkınlık verici oturmuş ifade kalıbı varsa hepsini kullanmış ve bunların içine hapsolmuş. Mesela, “Ordunun sivillerin denetiminde olması, demokrasinin iyi işlediğini gösterir” lafından manifesto gücünde bir kopuş çıkarmak, ancak üçüncü sınıf entelektüel özentisi, Ali Suavi namzetlerinin mahareti olabilir.
Murat Yetkin’e göre Kılıçdaroğlu bu metinle CHP içinde adeta devrim yapıyor ve bu devrimi görkemli bir manifesto ile ilan ediyor. Hatta Murat Yetkin, bu metni öyle beğenmiş ki “ciddi bir akademik destek üzerine inşa edildiğinin belli olduğu” notunu da düşmeyi ihmal etmemiş. Yetkin’i bu kadar heyecanlandıran ise metinde birkaç kez, o da parantez içinde geçen “liberal” kelimesinin “hiç çekinmeden” kullanılmış olması.
Benim bildiğim bir manifesto vardır, o da Komünist Parti Manifestosu/ Das Manifest der Kommunistischen Partei. Avrupa’da sermaye sahiplerini korkutan bir hayaletin (sosyalizm) dolaşmakta olduğu tespit ve beyanıyla başlayan, Marks ve Engels’in kaleme aldıkları bu sahici manifestonun sadece adını bilen ve ona bir dönem taraftar oldukları zannını taşıyanlarla kurdukları ahbaplık yüzünden sürgit hayat icra eden bu adamlar, bir müessese içinde yerleşik bir kuralın veya kurallar bütününün meşruiyetine yönelik bir gözden geçirme karşısında bile çocuk gibi heyecana kapılıyorlar.
Kendileri düzeyindeki siyasilerle kurdukları yalaka bir ilişki sonucu yaşamı böylesi bir kısırdöngüden ibaret salya sümüklük olarak gören bu arkadaşların, önceden tasarlanmış ve uzun zaman pratik edile edile kahverengimsi bir bayatlamışlık hissi uyandıran bu tür ucuz kalıpları meşhurdur.
İşte bunlardan küçük bir bukle sunalım:
Diyor ki; “Kılıçdaroğlu’nun manifesto, bildirge gibi mektubunda dikkat çeken bir yan var: Okuduğunuz gibi, beş yerde ‘özgürlükçü demokrasi’ ifadesi kullanılmış; adeta ‘liberal’ ifadesinden çekinilmediğini göstermek için de bazı yerlerde parantez içinde ‘liberal’ sözcüğü kullanılmış… Bu durum, CHP’nin bildik devlet ve demokrasi anlayışında bir değişime, güncellemeye işaret ediyor.”
Yani beş yerde “özgürlükçü demokrasi” demiş, bilmem kaç kez “liberal” demiş. Adam, Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet gazetesine gönderdiği bir mektubunu resmen Ebcet Hesabı’na tabi tutuyor. Metne ilişkin değişik okuma biçimlerini, metnin semantiğini, arkaik düzeneklerini gün yüzüne çıkarıyor. Zahirini, Batınını ayrı ayrı zikreyleyip, hem mealen, hem tefsir babından terennüm ediyor.
Murat Yetkin, Kılıçdaroğlu’nun “özgürlükçü bir çizgiye meylettiğine” öylesine inanıyor ki, bu durumun ileride partiden kopmalara bile sebep olacağı kehanetinde bulunarak, Kemal Bey’e böyle bir riski almaya değeceğini de tavsiye ediyor.
Kılıçdaroğlu bunları okumuşsa eğer, kendisinin aslında neler neler demiş olduğuna hayretler etmiş olması gerekir. O metni biz de okuduk, başkaları da okudu. Murat Yetkin’in muhayyilesinde meydana gelen lirik mübalağanın zerresinin CHP çevrelerinde hissedilmediği kamuoyunun malumu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.