CHP’ye genel başkan dayanmaz
Bu sözümüzün arkasında başka sebep aranmasın. Bu, bir sosyolojik tesbittir. CHP genel başkan harcayan bir partidir. Geleneğinde vardır. Bu realite, şimdiye kadar hiç yazılmamıştır. Sağ partilerde genel başkan ya kurarak veya alarak işi sonuna kadar götürmüştür. Menderes, Demirel, Türkeş, Özal, Çiller hep böyledir. CHP ise farklıdır.
Kemal Atatürk’ü saymayınız. Çünkü, onun emsali yoktur. Bilindiği gibi, partilerde genel başkanlara ‘patron’ denir. Genel merkezlerde ‘patron içeride mi?’, ‘patron kızdı’ gibi cümleleri çok duyarsınız. En çok kullanılan ‘beyefendi’, ondan da fazla ‘patron’dur.
Kemal Atatürk, CHP için tam anlamıyla patrondur. Onu saymazsak CHP kalan bütün genel başkanlarını saf dışı bırakmıştır. Hadi Erdal İnönü, Murat Karayalçın, Altan Öymen gibi ara dönem CHP’leri veya CHP’nin tabela değiştirmek zorunda kaldığı zamanlar genel başkanlarını aynı akıbete uğramış olsalar bile bir kenara bırakalım. CHP dendiğinde genel başkan olarak akla gelen isimler, İsmet İnönü, Bülent Ecevit ve Deniz Baykal’dır.
İsmet İnönü’yü büyük kongrede genel sekreter Bülent Ecevit devirdi. Bu imkânsızı başarmak gibi bir şeydi. İnönü, hayatının en büyük öfkesini yaşadı, kızdı, köpürdü, oyuncağı elinden alınmış çocuklara döndü ve CHP’den istifa edip Pembe Köşke kapandı. Sonra da çok yaşamadı.
Bülent Ecevit, 12 Eylülden sonra hapiste iken eşi vasıtasıyla DSP’yi kurdu. Çıktığında bir sohbetimizde kendisine sordum. ‘CHP’nin genel başkanı olarak hapse girip, içeride başka parti kurdunuz. Neden partinizi terk ettiniz?’ ‘CHP kendine has bir partidir, bazı şeyleri değiştiremedim’ dedi. Zannediyorum özdeki alevi çekirdek kadroyu kastediyordu. Herhalde onları aşamamıştı.
Şimdilerde ise hiç beklenmedik bir zamanda Deniz Baykal istifa etti. Baykal, hançeri yanlış adreslerde aradığını yeni yeni anlıyor. Günah büyüktür. Ancak, bu Baykal’ın sırtından hançerlendiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. ‘50 yıllık arkadaşım’ dediklerinin nasıl fırsatçı olduklarını çok acı bir şekilde yaşadı. Son darbe ise referandum ekibine kendisinin ve arkadaşlarının alınmamasıdır.
Artık Deniz Baykal’ın canı burnundadır.
Son hareket, son damla olmuştur.
12 Eylülden önce 40 arkadaşıyla birlikte DSP’ye geçmesi veya başka parti kurması sürpriz olmaz. En geç referandum sonrası mümkündür. Ancak referandum öncesi koparak kendine ihanet edenlerin burnunu sürtmek gibi bir maksat da güdebilir.
O zaman ne olur?
Kemal Kılıçdaroğlu biter.
Zaten lider çapında olmayan Kılıçdaroğlu, ya istifa eder veya parti eriyerek Mustafa Timisi’nin alevi BP’sine dönüşür. Eğer Baykal, dışarıdan DSP ile gelerek tekrar CHP’nin başına geçmezse bu da CHP’nin sonu olur. Baykal, bunu yapabilse bile CHP artık iflah olmaz.
12 Eylül’den sonra muhalefet partilerinde depreme hazır olun.
Sular bir süre belki bulanacak, sonrasında yepyeni bir zamana gireceğiz.
En mühimi Tek Parti Zihniyeti için sonun başlangıcı olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.