HSYK da mı 'evet'çi?
Yargıda yaz kararnamesi meselesi yine krize dönüştü. Her sene yaşanan krizler bile HSYK'nın yapısal bir dönüşüm geçirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Kurul'a toplumun vicdanını rahatlatacak, adaleti sağlayacak, sağlıklı bir işleyiş kazandırmak artık şarttır. HSYK bu yapısıyla devam edemez. Bu yüzden referandumda 'evet' çıkması, Kurul'un daha demokratik ve sağlıklı bir işleyiş kazanması için hayati derecede önemli görünüyor.
HSYK'nın bir kısım üyelerinin son dönemde çetelerle mücadele eden yargı mensuplarından rahatsızlık duyduğu biliniyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, taleplerin özellikle Erzurum, Diyarbakır ve İstanbul davalarında yoğunlaştığını söylüyor.
HSYK'da bazı üyelerin açıkça yargının gidişatına yön vermeye, devam eden davalara müdahale etmeye çalıştığı kanaati, toplumu rahatsız ediyor. CHP'nin Ergenekon'un avukatlığına soyunması gibi, bazı üyeler de Ergenekon savcılarının ayağını kaydırıp benzer bir fonksiyon görmeye çalışıyorlar.
Adalet Bakanı, yaşanan krizin, Kurul çalışmaları sırasında emrivaki yapılmasından kaynaklandığını vurguluyor, "Hazırladığımız taslağı üç hafta önce kurula gönderiyoruz, inceleme yapmaları için. Eğer kurul üyeleri bir teklif getiriyorsa bizim de onu incelememiz lazım. Hemen karar veremeyiz. Uyumlu taslak için çalışmamız gerekiyor" diyor.
Gerçekten de ortada bir ayak oyunu döndüğü görünüyor. Gündemde olmayan konuları önergelerle gündeme getirip oldu bitti yapma çabası, krizin asıl sebebidir.
7 yılını doldurmayan, herhangi bir suçu ve talebi olmayan hakim ve savcıların görevden alınması mümkün değilken, böyle bir girişimde bulunulması, açıkça yargı bağımsızlığına müdahale anlamına geliyor. Böyle bir pervasızlık, vesayetçi anlayışın değirmenine su taşıma, adaletin tecellisine engel olma çabası olarak yorumlanıyor.
HSYK Başkanvekili Kadir Özbek "Birtakım eski hukukçu arkadaşlarımız geçmişteki sıfatlarını da kullanarak sanki kurula karşı, yargıya karşı tetikçi gibi kullanılmaktadır" diyor.
Sürekli hükümet ve bakan hakkında beyanat veren ve açıkça siyasi taraf gibi görüntü sergileyen bazı kurul üyelerinin tutumları, sistemin neden tıkandığını da gösteriyor aslında. Kurulu eleştiren emekli yargı mensuplarına tetikçi diyenler, önce YARSAV üyelerinin tutum ve beyanlarını eleştiri konusu yapmalıdırlar.
Siyasi parti gibi her konuda demeç veren, devam eden yargılamalar konusunda taraf gibi pozisyon alan yargı mensuplarını görmezden gelip, Kurul'u eleştirenleri topa tutmak, hiç şık bir davranış değildir.
HSYK Başkanvekilinin sözleri ve yaşanan kriz, HSYK'nın neden yeni bir düzenlemeye tabi tutulması gerektiğini gözler önüne seriyor.
İşte tam da bu sebeple anayasa değişikliği mutlaka hayata geçmelidir. Son olay, 'evet'in gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermiş, toplumun tepkisini biraz daha artırmıştır.
Yarın bir gün Kılıçdaroğlu çıkıp da "HSYK bu krizi daha fazla 'evet' çıksın diye bilerek çıkardı, hükümet HSYK ile işbirliği içindeydi" derse şaşırmayın. Hatta Özbek ve Ergin hakkında işbirliği yaparak toplumun tercihlerini yönlendirmekten dava bile açabilirler!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.