Farklılıklar ve medeniyetimiz...
Bu camianın hemen bütün toplantılarında güvenlik açısından hep 'asayiş berkemal' olduğu için, güvenlik görevlileri ya hiç gelmez ya da bir şekilde gelmişlerse, rahatlarına bakarlardı...
Ama geçtiğimiz akşamki Saadet Partisi İstanbul Teşkilatı'nın iftarında durum biraz farklı gelişti.
Bu camianın toplantılarındaki huzura alışmış olan güvenlik görevlileri, şaşkınlıktan olacak, vazifelerini gerektiği gibi yapamadılar.
İftar için gelenler, yol üzerinde protesto pankartı açıp bildiri dağıtan gençleri selamlayarak girdiler salona. Kardeşler arasında farklı bakış açıları olması son derecede normaldi çünkü.
Wow Otel'in devasa salonunu doldurmaya başlayan davetliler, Kur'an-ı Kerim okunurken başlayan ilk huzursuzluğu, gençlerin kaynayan kanına hamlettiler...
Ancak ezan okunup ilk yudum sular alındıktan az sonra tekrar sıkıntı başgösterdi.
Kim oldukları, nerelerden ve niçin geldikleri; kim ya da kimler tarafından yönlendirildikleri hususunda değişik rivayetler bulunan gençler, huzursuzluk katsayısını gittikçe artıran bir şekilde salonu rahatsız etmeye başladılar.
Atttıkları sloganlar ve bu arada dile getirdikleri taleplere bakılırsa, en hakiki Milli Görüşçüler oldukları zannedilecek gençlerin, neden Kur'an okunurken olsun sessiz kalmadıkları ve zorlu bir oruç ibadetinin ardından, kendisi de bir ibadet makamında olan iftar esnasında, oruçlarını açanları neden rahatsız ettikleri ayrı bir mesele... Kırılan masalar, sandalyeler; sağa sola fırlatılan tuzluklar, çatal-bıçaklar da...
Bir kardeşler topluluğunun iftarına geldiklerini düşündükleri için, hanım ve çocuklarıyla birlikte katılanların, yaşadıkları endişe ve tedirginlik bile bir kenara...
Ancak farklılıkları bir arada ve barış içerisinde yaşatabilme hususunda, dünyada benzeri olmayan tecrübelere sahip bir ecdadın torunlarının, medeniyetlerini yeniden inşa ve bu inşa sürecini dünyaya hal ve kal ile göstermesi ameliyesi sayılacak bir toplantıda; değişik kesimlerden davetlilerin katıldığı bir iftarda; bırakın başka fikir ve düşüncelerle barış içerisinde olmayı, kendi içimizdeki ufacık bir probleme, azıcık farklı bir bakış açısına bile tahammülkar olmadıklarını deklare etmiş olmaları, işte bu çok vahim...
Ortaya çıkan tablo, ortalığı karıştıran gençleri oraya toplayan ve onları yönlendirenlerin arzu ettikleri gibi mi; yoksa ondan biraz daha fazla ya da az mı oldu, bilmiyoruz...
Ancak Saadet Partisi İstanbul iftarında yaşananlar, ait olduğumuzu iddia ettiğimiz ve öncelikle ülkemizden başlayarak bütün dünyayı davet etmeye niyetli olduğumuz, bizim medeniyetimiz açısından hiç de uygun olmadı...
İftarda yaşananlara sebep olarak gösterilen haller, geçici hallerdir ve zaman içerisinde bunların çözüm yolu mutlaka bulunacaktır.
Ancak, İstanbul iftarında, değişik kesimlerden davetliler ve tabii ki medya huzurunda yaşananlardan sonra, insanlara davamızı, idealimizi ve medeniyetimizi anlatmamız ciddi şekilde zorlaşacaktır...
İftar akşamını tatsız-tuzsuz bir akşama çeviren gençlerin ne yaptıkları hususunda yeteri kadar bilgi sahibi olmadıklarını varsayabiliriz... Ancak onları o salona taşıyan, daha sonra oturdukları yerden onlara -başkalarının duyabileceği şekilde hem de- vazife taksimatı yapan ve sonra da huşu içerisinde namazlarını kılmaya gidenler, o akşam yaşananların vebalinin altından nasıl kalkacaklardır acaba?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.