Tanklara karşı çıkmazlar, arka çıkarlar! 3
- Lütfü Bey; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir daha ülkemizde 12 Eylül benzeri askeri darbe olursa, tankların önüne ilk önce kendisinin çıkacağını söyledi. Tankları yürüten darbecilere karşı tek başınıza direnmiş bir kişi olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, benden yaşça büyük biri. Peki ben, 12 Eylül darbesine karşı bir direniş başlattığım zaman, Kemal Kılıçdaroğlu neredeydi? Niye o zaman tanklara direnmedi? Niye o zaman direnmek yerine korkudan saklanmayı seçti? Şimdi kalkmış ülkemizde bir daha askeri darbe olursa, tankların önüne ilk önce kendisinin çıkacağını söylüyor. Nasıl olsa ülkemizde, hiç değilse yakın gelecekte askeri darbe olmayacağını o da biliyor. Şimdilerde ülkemizde bir askeri darbenin ABD’nin işine gelmediğini, ABD’nin desteklemediği hiçbir askeri darbenin de ülkemizde gerçekleşemeyeceğini o da biliyor. Onun içindir ki, şimdi “Tankların önüne çıkarım” diye atıp tutuyor. Ülkemizde bir askeri darbe olması durumunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun temsilcisi olduğu zihniyet tankların önüne çıkmaz, tanklara arka çıkar! Nitekim 12 Eylül’de onun zihniyetindekiler tanklara arka çıktılar; tankları alkışladılar. Daha düne kadar da onun zihniyetindekiler “Ordu göreve” diye tanklara çağrı yaptılar. Ama dedim ya, şimdilerde bir askeri darbe ABD’nin işine gelmediği için bu çağrılarından bir sonuç alamadılar. Nasıl olsa şimdilerde bir askeri darbe ihtimali yok ya; işte onun için Kemal Kılıçdaroğlu “Tankların önüne çıkarım” diye atıp tutar. 12 Eylül öncesinde de böyle atıp tutanlar sürüyle vardı. Bunlar da “Bir askeri darbe olursa ölümüne direniriz” diyorlardı. Ama askeri darbe olunca hiçbiri ortada kalmadı. Her biri korkudan bir deliğe saklandı. Çünkü o dönemde darbeci generallerin astığı astık, kestiği kestikti. Darbeci generallere karşı direnmek kelleyi koltuğa almak demekti. Nerde Kemal Kılıçdaroğlu’nda “Yürürüm tanklara karşı yürürüm, cehennem olsa gelen göğsümde söndürürüm” diyerek askeri darbeye karşı direnecek böyle bir yürek? Yahu Kemal Kılıçdaroğlu daha partisinin Genel Sekreteri Önder Sav’a karşı çıkmak gibi bir cesaret sergileyemiyor da, nerde kaldı ki askeri darbe olduğunda tanklara karşı çıkmak gibi bir cesaret sergileyecek?
ÇİÇEK ALBAY’IN İKİ GÜNLÜK ÖLÜM ORUCU!
- Hükümeti devirmeyi de hedefleyen eylem planının altında imzası olduğu için tutuklanan Albay Dursun Çiçek, cezaevinde başlattığı ölüm orucunu daha ikinci günde bıraktı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?
- Ölüm oruçları denince daha çok akla geçmişte cezaevine atılan solcu tutuklular geliyor. Ancak onların ölüm oruçlarının gereğini yerine getirdikleri biliniyor. Çünkü onlar ölüm oruçlarını başlattılar mı sonuna kadar giderlerdi. Ölüm oruçlarına adeta ölümüne girişirlerdi! Kendileri biter ölüm oruçları bitmezdi! Ölüm orucuna kalkışmak kimine göre doğru, kimine göre yanlış bir iştir; ama çok iddialı bir iştir. Böylesine iddialı bir işe kalkıştın mı, sonuna kadar gitmen gerekir. Kalkıştığın iddianın gereğini yapman gerekir. İşte Albay Dursun Çiçek böylesine iddialı bir işe girişmiştir. Ancak böyle bir iş, Çiçek Albay’a on numara büyük gelmiştir! Çiçek Albay, ölüm orucu diye başlattığı şeyi iki günde bitirmek gibi bir komiklik sergilemiştir! Keşke Albay Dursun Çiçek, böylesine bir iddialı işe hiç girişmeseydi. Kendisini böylesine gülünç duruma düşürmeseydi. Peki bu olay bize neyi gösteriyor? Hatta daha da genelleyelim; Ergenekon gibi davalar nedeniyle tutuklanan generallerin, hapishanede kalmayıp hastanede kalmaları bize neyi gösteriyor? “Başım ağrıyor” deyip, kendilerini hapishaneden beş yıldızlı hastaneye sevk ettirmeleri bize neyi gösteriyor? Öncelikle onların rahatlarına çok düşkün olduklarını gösteriyor. Çok çıtkırıldım olduklarını gösteriyor. Bakın bugün Türkiye’deki hapishanelerde çeşitli hastalıkları, çeşitli sakatlıkları olan çok sayıda tutuklu ya da mahkum bulunuyor. Hatta bunların bir kısmının çok ağır hastalıkları, çok ağır sakatlıkları bulunuyor. Onlar yıllardır hapishanelerde yatıyor. Ama bizim tutuklanan generallerimiz “Başım ağrıyor” deyip, hemen kapağı hapishaneden beş yıldızlı hastaneye atıyor. İşte burada şu soru akla geliyor: Acaba bir savaş olsa, böylesine rahatına düşkün olanlar, böylesine çıtkırıldım olanlar, savaşın ağır şartlarına nasıl dayanırdı? Ve böylesine rahatına düşkün, çıtkırıldım olanlarla savaş nasıl kazanılırdı?
UYGULAMA TAŞERON, CHP ŞAMPİYON!
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iş yerlerinde taşeronlaştırma uygulamasına karşı olduğunu açıkladı. İş yerlerinde taşeron işçi çalıştırılması konusunda siz ne düşünüyorsunuz?
- Taşeron uygulaması nedir? Bir cümleyle söyleyecek olursak, taşeronlaştırma, emeği ucuza getirmek demektir. Emeği ucuza getirmek için emekçiler bazı haklarından mahrum edilir. Geçtik sendika hakkını, çeşitli yollarla emekçiler sigorta hakkından, kıdem tazminatı hakkından da mahrum edilir. Ayrıca taşeron işçilerin çalışma saatleri de, taşeron firmanın insafına terk edilmiştir. Birçok taşeron firmanın, işçileri normal çalışma saatlerinden fazla çalıştırsalar da, bu işçilere fazla mesai ücreti ödemedikleri bilinmektedir. Kaldı ki taşeron firmalardaki işçilerin çoğunun aldıkları ücret, asgari ücrettir. İşte bunlar ve benzeri yollarla işçi, emekçi ucuza getirilir. Zaten onun için iş yerleri kendileri işçi almazlar; bu işler taşeron firmaya ihale edilir. En azından bizdeki taşeron uygulaması böyledir. Hatta bazı taşeron firmalar, işçilere ödeyecekleri asgari ücreti bile geciktirerek verir. Ülkemizde işsizlik çok olduğu için, insanlar ister istemez taşeron firmaların bu uygulamalarını kabullenmektedir. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, taşeron uygulamasına lafta karşı çıkıyor, ama fiiliyatta karşı çıkmıyor. Çünkü bugün Genel Başkanı olduğu CHP’nin belediyeleri de taşeron işçi çalıştırıyor. Ve bu taşeron işçilere yapılan haksızlıklar, hukuksuzluklar da zaman zaman medyada yer alıyor. O belediyelerdeki işçinin alın terinin hakkı bırakın kurumadan verilmeyi, bazen kuruduktan sonra da verilmiyor! Eğer Kemal Kılıçdaroğlu, haksız, hukuksuz işçi çalıştırılmasına karşıysa, önce işe kendi partisinin belediyelerinden başlasın. O belediyelerdeki taşeron uygulamasını sonlandırsın. Kimseye de “Uygulama taşeron, CHP şampiyon” sloganını attırmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.