Amerikalılar, geçtiğimiz günlerde diken üzeri oldular. Terry Jones adında bir papaz, Kur’an yakacağım diye tutturdu. Bu görülmemiş densizliği 11 Eylül saldırılarının yıl dönümünde İslamiyet’i protesto için yapmak istiyordu.
Amerikalılar günlerce bunu tartıştı ve hâlâ da tartışıyorlar. Birçok sağduyu sahibi insan televizyonda konuşmalar yaptılar. Bu programlarda papaza hayli çıkışmalar oldu, hükümet cenahı rahatsızlığını dile getirdi. 1 deli bir laf etmişti, 40 akıllı ikna edemiyordu. Zira burada özgürlük, biraz da başıboşluğa gelip dayanmış. Bir din kitabı, bayrak vs. yakmak suç değil.
Bir Kur’an-ı kerim mushafının yakılması, bütün dünyaya fitili ateşlenmiş devasa bir bombanın atılması, dünyanın alev kümesine dönmesi demekti.
Nihayet geçtiğimiz günlerde o adamı susturdular. Ama tabii ki içindeki kin, yüzündeki nefret susmadı. Güya, Sıfır Noktası denen yıkılan kulelere yakın yerde inşa edilecek İslam Merkezi’nin daha uzağa taşınmasına dair söz almış da bundan dolayı vazgeçmişmiş.
Papaz, şimdilik durdu. Ama yarın ‘hani bana söz vermiştiniz? Cami yine aynı yere yapılıyor!’ diye çakmağı tekrar eline alabilir.
Veya başka Hıristiyan fanatikler, taşkınlık yapabilirler. Nitekim arada bir çıkıyor da.
Barack Obama yönetimi, işbaşına geldiğinden beri İslamiyet’e, Müslümanlara karşı doğmuş olan haksız yorumu tashih etmek için gayret ettiği halde ne yazık ki ortaya böylesi radikalin radikali sorumsuzluklar çıkabilmekte.
Bu toplumda din hürriyeti, insan haklarının en önemli maddesidir. Buna rağmen azımsanamayacak bir kesimde İslamiyet, eşittir terör gibi son derecede sakat bir kanaat kafalara yer etmiştir. 11 Eylül’den bu yana doğmuş olan bu düşman bakışı yenmek için dengeli Amerikalılara hayli iş düşmekte.
Aslında 11 Eylül’ün ne olduğunu tarih yazacaktır. Bugün o hadisenin mahiyeti tartışmalıdır. Kaldı ki bazı radikal Müslümanlarca yapıldığı kabul edilse bile bütün dünya Müslümanları, bir dinin kendisi bundan nasıl sorumlu tutulabilir?
Şu Pastör unvanlı papazdan kendinden başka kim mes’uldür?
Kongrenin, Beyaz Saray’ın tırmanan bu fanatizmi bitirecek tedbirler alması gerekir. Yoksa fanatikleri, onlara böylesi korkuları daha çok yaşatırlar.
Ekonomik sıkıntılar gün gün artarken buna bir de din kavgaları dahil olursa Amerika’nın işi çok çetin olur.
ABD’de yüzde 5 civarında Müslüman nüfus var. Bu unsur, varlık ve kültürleriyle Birleşik Devletlere renk ve zenginlik katmaktadır.
Diğer taraftan Amerikan toplumunun İslam’ın yabancısı olduğu, gerçek anlamda tanımadığı da bir vakıa. İslam dininin tanıtılması gerekiyor. Dinimizin barış, huzur ve adaletten yana olduğu, kan dökmeyi tasvip etmediği, terör kelimesinin İslamiyet’e, Müslümanlara ancak hakaret olacağı, İslam dininin sivillere saldırıyı kesinlikle yasakladığı realiteleri bıkıp usanmadan anlatılmalıdır.
Bu sadece Müslüman yetişkinlerin vazifesi değil.
Amerikalı aydınlara da iş düşüyor. Yazı ve konuşmalarıyla İslam’a karşı geliştirilen taassubun maya tutmaması için daha çok çalışmalılar.
Amerika’da Hıristiyan fanatik tehlikesi tırmanıştadır. Müslümanlar, zaman zaman tedirginlik yaşamaktadırlar.
11 Eylül saldırısının Müslümanlara yıkılması yanlıştır. Müslüman eşittir terörist yakıştırması büyük haksızlıktır.