Ya diğer darbeciler?
Zaman aşımı kavramı, hukukçular tarafından yeniden tartışılmalıdır.
Adi suçlar için uygulanan zaman aşımı, siyasi suçlara işlememeli.
Türkiye’nin başında önemli bir dert vardır. Ermeni soykırım iddiası hiç gündemden düşürülmedi. Orada neden zaman aşımı savunması yapılmaz? Daha doğrusu yapılsa da kimsenin oralı olduğu yok. Halbuki 1915 yılında cereyan etmiş bir hadise.
13 Eylül sabahından itibaren 12 Eylül darbecileri aleyhine davalar açılmaya başlandı. Zulüm, işkence ve katliam yaşamış kişi ve aileler mahkemelere müracaat etmekteler...
12 Eylül darbecileriyle alakalı davalar açılıyor.
12 Eylül tartışılıyor.
Peki öncesi ve sonrası?
Tek Parti diktası var, 27 Mayıs var, 12 Mart var, 28 Şubat var, bir darbe teşebbüsü olan E Muhtıra var. Bunlar neden konuşulmaz, bunlara dair neden dava açılmaz? Çünkü onlarda sağ ziyan görmüştür. Sağ ise hep beceriksizdir. 12 Eylüle karşı davaları bazı ülkücüler dışında işi yine sol sürüklüyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın sağın müzmin anlayışıdır.
Türkiye’deki darbelerde sol sadece iki darbede ziyan görmüştür. 12 Mart ve 12 Eylül. Sağ darbelerde zulümden zulme savrulmuştur. Fakat susan yine odur. Ülkücülerin ikiye ayrılarak yeni ülkücülerin bu işin çilesini çekmiş ağabeylerine karşı darbecilerin destekçileri olmaları ise çok hazin bir tecellidir.
Sağ yine susuyor. Onlar bir yerde susmazlar. Miting meydanında lideri konuşurken yeri göğü inletirler. Ancak liderin başına bir hal gelince de toz duman olurlar. Bugün 17 Eylül. Bugün Adnan Menderes’in idam edildiği tarih. Bu dediklerimiz O’nun hayatında bire bir mevcut.
Darbeler, hep sağ iktidarlara karşı yapılmıştır.
Hiçbir CHP veya sol hükümete karşı darbe yoktur.
31 Marttan e-Muhtıraya kadar hep böyledir.
Aleyhlerine darbe ne kelime, aksine devrin CHP yönetimi en başta İsmet İnönü olmak üzere darbenin asli manevi failleridir.
Sağcı yerine isterseniz, muhafazakârlar diyebilirsiniz, isterseniz milliyetçi veya Müslüman. Tabir çok sevimli olmasa da ifade zorluğundan dolayı hepsini sağcı diye tarif ettik. İşte bu tırnak içinde ‘sağcı’ dediğimiz insanların üstüne ölü toprağı serpilmemişse o zaman faaliyete geçmeliler.
Varsın ceza davaları zaman aşımına uğrasın.
Tazminat davası mirasçılara karşı da mümkün.
Şimdi artık, Anayasa Mahkemesine oradan da AİHM’ye de gitmek mümkün.
Yeter ki bir ses çıksın.
Sol mağdurlar ve ülkücü mazlumlar, 12 Eylül darbecileri aleyhine dava açıyor diye hesaplaşma orada kalmamalı.
Adnan Menderes’in, bu ülkeye hizmet dışında suçu neydi?
Devlet, iadeyi itibarla Menderes’ten özür diledi. Fakat katillerle onların teşvikçileri tarih önünde yargılanmadı.
Adalet, belki yaralara bir nebze merhem olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.