Referandumun Dışa Yansıması
Türkiye’de uzun süreden beri kamuoyunun gündemini oluşturan Anayasa değişikliği referandumunun Türkiye dışında da geniş bir kitle ve farklı siyasi kesimler tarafından ilgiyle izlendiği bir gerçektir. Bu ilgi özellikle referandum tarihinin yaklaştığı son günlerde bayağı artmıştı. Bu ilgiyle birlikte bazı kesimlerin referandum sonrasına dair arzu ve temennilerini “yorum” diye lanse etmeye çalışmaları da dikkatten kaçmıyordu. Bilvesile Batı’nın “saygın (!)” diye yutturulan medya organlarının ve mensuplarının bu sahtekârlığı her zaman yaptıklarına bizim daha önce de dikkat çektiğimizi hatırlatalım. The Daily Telegraph gibi gazetelerin yalan haber temelli yıpratma kampanyasıyla birlikte ümit ediyoruz ki Batı’nın “saygın” medya organlarının gerçek kimlikleri ve Türkiye’de yalanı, çarpıtma amaçlı yorumları ana malzeme olarak kullanan medya mensuplarının aslında onların çırağı olduğu biraz daha net bir şekilde görülür.
Dış medya Türkiye’deki referandum sürecini yakından ve ilgiyle takip ettiği gibi sonuçlarını da aynı derecede yakın takibe almıştı. Öyle ki sadece sandıklardan çıkan sonuçlar değil siyasi liderlerin açıklamaları bile çok hızlı bir şekilde söz konusu medya organlarına ulaşmıştı. Çünkü referandumun ertesi günü sabahın erken saatlerinden itibaren Arap dünyasından benimle irtibata geçerek değerlendirmelerimi soran bazı televizyon kanallarının ve muhtelif medya organlarının sorularının özellikle Türkiye’deki muhalefet liderlerinin açıklamaları üzerine yoğunlaşması dikkatimi çekmişti. Soruları soruş tarzları bu açıklamaları gerçekçi bulduklarını ve ciddiye aldıklarını değil rahatsız olduklarını hissettiriyordu.
Referandum sonuçlarının tahmin edilmesine dair anket ve araştırmaların özellikle dış medyanın yaklaşımlarının yönlendirilmesinde inkâr edilemeyecek bir etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Fakat anket ve araştırmaların gerçekçi bir tahmin şeklinde değil de arzu ve temennilerin rakamlara dökülmesi niteliğinde olması vakıanın ortaya çıkmasından sonra ciddi bir güven sarsılmasına da yol açıyor. Hadiseye içeriden bakıldığında yanılan araştırma kurumlarına isimleriyle bakılıyor. “Şu şu isimli kurumlar ciddi şekilde yanıldı; onların yapmak istediği zaten yönlendirme amaçlı bir yanıltma idi” deniyor. Ama bu nitelikte anketler yayınlayan kurumların galibiyeti oluşturması durumunda onlara dışarıdan bakıldığında “Türkiye’deki kamuoyu yoklaması ve araştırma kurumları” olarak yaklaşılıyor. Dolayısıyla yanılgının faturası Türkiye’deki araştırma kurumlarına kesiliyor.
Türkiye’deki bazı siyasi çevrelerin referandumu aynı zamanda hükümet için güven oylaması olarak nitelendirmesinin dış kamuoyunun yaklaşımında önemli oranda etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bundan dolayı özellikle son dönemde Türkiye’yle diplomatik ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşayan siyonist işgal yönetimi de referandum sonuçlarına bayağı ümit bağlamıştı. Halkın değişiklik paketini reddetmesi durumunda hükümetin siyasi tabanını kaybetmiş sayılacağı, erken seçim için zorlama yapılacağı, muhalefetin referandum sonuçlarını aynı zamanda iktidar partisinin güven kaybetmesi olarak lanse edeceği ve seçim sonrasında bir siyasi iktidar değişikliğinin olabileceği beklentisi içindeydi.
Ama böyle bir yaklaşımın, sonuçların ortaya çıkmasından sonra da başarının hükümete mal edilmesi, yenilginin faturasının ise muhalefete kesilmesi gibi sonuca yol açtığı görülüyor.
Zikrettiğimiz sebepten dolayı siyonist işgal devletinin sonuçlardan rahatsız olduğu bir gerçektir. Her ne kadar dışa yansıtmıyorsa da işgalci siyonistlerle aynı safta duran ABD’nin de sonuçtan pek memnun kalmadığını tahmin ediyoruz.
Avrupa Birliği’nin sonuçtan memnuniyetini dile getiren açıklamalarının ise gerçekçi olduğu kanaatindeyiz. Çünkü Avrupa Birliği her ne kadar Türkiye’de İslâmî duyarlılığın siyasi alana yansımasından memnun olmasa da, askerî vesayeti esas alan darbelere açık bir sistemin değişmesini de olumlu buluyor. Bu, tabii bizim tahminimiz. Yanılıp yanılmadığımızı zaman gösterecek.
Bununla birlikte Avrupa’daki uluslararası siyonizmle işbirliği içindeki medya organlarının rahatsızlığı, karşıt kampanya ile referandumdan başarıyla çıkan siyasi kadroyu yıpratma çabası içine girmesi de tabii ki dikkatlerden kaçmıyor.
İslâm dünyasında, özellikle Arap ülkelerinde halklar olaya Anayasa değişikliğinden ziyade iktidardaki siyasi kadronun elde edeceği başarı açısından yaklaşıyor ve önemsiyordu. Bu yüzden de halk kitlelerinin büyük çoğunluğu sonucun iktidar lehine olmasını arzuluyordu. Dolayısıyla sonuçtan memnun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.