Geçen akşam bir kanalda eski baro başkanı Turgut Kazan’ı dinliyorum. Daha doğrusu konuşmanın yarısında yakalayabildim. Kalanını dinliyorum. Elinde bir rapor var, onu gösteriyor.

Meclis’te geçen bir olaydan bahsediyor. Ben de hayal meyal hatırlıyorum. Bir ara Mesut Yılmaz, hükümetten istifa etmişti. Turgut Kazan’ın hatırlattığına göre, Erbakan Başbakan olmuş yerine. İstifa yahut “düşme” hadisesi nasıl olmuş biliyor musunuz, ErbakanHoca güven oyunda bir yanlışlık olduğunu tesbit ile Anayasa Mahkemesi’ne müracaat etmiş ve bu müracaat kabul olmuş. Turgut Kazan dedi ki:

“Tezkereyi de biz böyle kurtardık. Tezkere reddedilmişti ki aynı güvenoyu hesabı yapıldı ve kıl payı kabul edildi.”

Turgut Kazan “iç tüzük” falan diye bir şeyler söyledi ama aklımda tam tutamadım. Erbakan Hoca’yı anlatan kitaplara da baktım, o hadiseyi bulamadım. Şimdi eşe dosta çağrı bıraktım, bu hadiseyi Turgut Kazan’ın elindeki raporda yazdığı gibi, ayrıntısıyla anlatan bir belge istiyorum.

Sanırım Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı kural işlemiş. Yani 367.

***

Bugünlerde bakıyorum, herkes Erbakan Hoca’dan bahsediyor. Kimileri “bunların ağa babası” demeye kalkınca yanında oturandan şu cevabı alıyor: “Erbakan Hoca Amerikancı olsaydı, Amerika onu baş tacı ederdi.” Bunu aynen böyle Prof. Erol Manisalı söyledi, bir tv panelinde.

Prof. Mümtaz Soysal’ın Millî Gazete’den alıntıladığım görüşü:

“Şimdi bülbül kesilen Türkiye’nin demokratik sistemi ve hukuk yapısı üzerine ağızlarına geleni söyleyen “AB’ye tam üyeliği unutun” türünden tehditler savuran başsavcılık iddianamesinin kabulünü “yargı darbesi” sayan bütün o Olli Rehn’ler, Lajendik’ler ve politika ya da medya dünyasındaki benzerleri, Refah Partisi ya da devamındaki partiler yargılanıp kapatılırken neredeydiler?”

Yoksa geçmişteki o durumlarda bigâne kalışları, Millî Görüşçü’lüğün Batıya yaranmaktan ve oranın hesaplarına hizmet etmekten uzak durmuş olması mıydı. Evet bu intibaa aykırı düşen Anayasa eleştiri ve saldırılarına bazı Millî Görüşçüler bence uzak durmalıdırlar.

***

Erbakanla ilgili kitapları karıştırırken Şevket Kazan Bey’in “Refah Gerçeği”nde bir şeye rastladım ki benim için çok faydalı oldu. Şu ”fasafiso” işine açıklık getirdi. çünkü bugünlerde bazıları da ondan bahsedip duruyorlar.

Şevket Bey’in hatırlattığına göre Başbakan Erbakan o lafı Mesut Yılmaz’ın bazı girişimleri üzerine söylemiş. Yoksa hepsi hakkında fezlekeler hazırlamıştı diyor.
Son söz; Bence “Merkezleşmek” böyle olur. Bütün aklı başında insanların dikkatini çekmek ve önyargıları yıkmak, hukuktan ve Haktan yana olmakla.