R. Özdenören

R. Özdenören

Rezalet

Rezalet

Rezalet (rezillik) sanıyorum ancak toplumsal planda gerçekleşmesi mümkün olan bir durumdur.

Toplum huzurunda gerçekleştirilmeyen bir fiil her ne olursa olsun rezillik sayılmaz. Fiilin illa toplum nezdinde gerçekleştirilmesi gerekir.

Rezilliğe konu teşkil eden fiilin kendisinin mahiyeti de fazla önem taşımaz. öyle fiiller vardır ki, tek başına olsun, toplum huzurunda olsun ikaı bir rezillik oluşturmaz. örneğin birisi kendi başına amuda kalkıp yürüse bu fiil rezillik çerçevesi içinde değerlendirilmez. Fakat aynı fiil, o fiilin ika edilmesi beklenmeyen bir yerde gerçekleştirilse eylem rezalete dönüşür.

Demek ki, rezalet sayılan fiilin kendisi her zaman rezilce bir davranış olmayabilir. Fakat o fiilin toplum önünde gerçekleştirilmesi utanç verici sayılabilir. Ve bu niteliği ile de rezalet kapsamına girer.

Dostoyevski'nin Ecinniler romanında bir sahne anlatılır. O ilin valisi bir balo tertiplemiştir. Balonun hazırlık çalışmaları haftalar, aylar alır. Kentin ileri gelenlerinin o gece baloya gelmesi beklenmektedir. Kentte bazı sosyalist ve nihilist gençler de vardır. Onlar düzeni protesto etmek için kendilerine göre türlü çeşitli kurnazlıklar düşünür. Bu balo için de kendilerine göre bir tasarıları vardır. Herkes toplanır. Toplantı bütün nezaheti, nezaketi, edebi, erkânı içinde devam ederken, nihilist gençlerden biri, birden salonun ortasında amuda kalkıp yürümeye başlar. Bu, beklenmedik bir olaydır. Fiilin kendisinde aslında kimseyi utandıracak bir pozisyon söz konusu değildir. Mesela yazarın sanırım, gene Ecinniler'de, birinin sokakta gerçekleştirdiği bir vukuat vardır. Pelerinine sarınmış olarak sokakta herkes gibi yürüyen kişi, karşısına bir kadın çıkınca, birden pelerininin önünü açar ve çıplak vücudunu teşhir eder. Bu da bir rezil eylemdir. Ancak amuda kalkma türünde bir eylem değildir.

Şuna getirmek istiyorum. Rezalet sayılan eylemin kendisi bir başına utandırıcı sayılmayabilir. Fakat eylemin toplum önünde icra edilmesi halinde olay rezalete dönüşür.

Rezalete konu eylemin yasal olup olmaması da o kadar önemli sayılmaz. Bütün işler yasaya uygun olarak akışabilir. örneğin yasayla istiklâl mahkemesi adı altında bir mahkeme kurulabilir. Veya devlet güvenlik mahkemesi adı altında mahkeme kurabilirsin. Yasal olması o mahkemenin hukuka uygun olmasının güvencesi değildir.

Yassıada mahkemesinin yasal dayanağı neydi bilmiyorum. Fakat öyle bir mahkeme kuruldu. O mahkemenin bizzat kendisinin bir hukuk rezaleti olması keyfiyeti bir yana, fakat o mahkemenin başkanının şu sözü yeryüzünün hukuk tarihine bir rezalet sloganı halinde kaydedilmiştir. Başkan, sanıklardan birine (başbakan Adnan Menderes'e) hitaben şunu söylüyor: “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor!” O gün, bu söze karşı çıkan olmadı. Ama o söz bir hukuk skandalı olarak hafızalara kazındı.

Bir savcı elindeki malzemeyi kullanarak bir dava açabilir. Ancak o malzemenin hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi bir keyfiyettir, o iddianamenin görüşülmesi başka bir keyfiyettir, o iddianameye dayanarak mahkemenin belli bir karar vermesi daha başka bir keyfiyettir. Bütün bu gelişmelerin yasaya uygun olup olmaması önem taşımaz. Böyle durumlarda rezalet boyutu tarihsel süreç içinde ortaya çıkar ve o rezalette rol oynayanlar keza süreç içinde tarihin unutma bilmez hafızasına kazılır.

Tarihin o günü geldiğinde, kimse, ben yasaya uydum diyerek yakasını tarihin pençesinden kurtaramaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
R. Özdenören Arşivi