Artık aleni
Körü körüne inanmıştık:
“Devlet eşkiya’ya muhatap olmaz.”
İnanmıştık ama yine de kendi kendimize homurdanıyorduk:
Muhatap olmazsa ne yapar? Kiminle konuşur?
Çünkü bu iş konuşmadan çözülmez.
Derken... Devlet değil de, devlet adına birilerinin muhatap olduğu söylentileri çıktı.
Söylenti yayıldı...
Yavaş yavaş benimsendi.
Sonra alışıldı.
Sonra da kanıksandı.
İmralı’yla diyalog, 11 yıldır sürüyormuş meğer.
***
Neyse ki artık gizlimiz saklımız yok.
Aleni olarak İmralı’ya birileri gidiyor, birileri geliyor. Gününü saatini kimse saklamıyor.
Müzakere mi? Hayır.
İstişare mi? Hayır.
E nedir bu? Pazarlık mı? Asla.
Peki, nedir?
Yahu uzatmayın işte, diyalog deyip geçin.
Zaten geçtik.
Farkındaysanız, kimseden çatlak ses çıkmıyor.
***
Eğer çatlak ses çıkarsa, devlet dönüp zaten onlara diyecek ki:
- Hem durdurun bu kanı diyorsunuz, hem de durdurma çabalarımızı beğenmiyorsunuz. Buyrun o zaman siz durdurun.
Haksız değil.
“Kanı durdurun da nasıl durdurursanız durdurun” diyen biz değil miydik?
Bir taraftan Hükümet yemin billah ediyor: Eşkiya’ya hiç muhatap olmadım diye... Doğrudur. Hükümet değil, hep devlet muhatap oldu.
Eğer bir gün hükümet de muhatap olacaksa, zaten önemle tavsiye ederim, ana muhalefetle birlikte muhatap olsun.
Niye?
Bari yiğitlik bizde kalsın diye.
Diyeceksiniz ki tüh, 1999’dan beri boşuna vakit kaybetmişiz.
Hayır.
Alışa alışa...
Hazmede hazmede geldik.
“Yok öyle 25 kuruşa simit.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.