Büyü bozuluyor...
Merkezi Cenevre'de bulunan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC) tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan, İsrail'in Gazze'ye yardım götürmekte olan Özgürlük Filosuna düzenlediği kanlı baskınla ilgili rapor, güzel bir gelişme.
Güzellik; bundan önceki benzer süreçlerde yaşanan, İsrail tarafından işlenen hemen her türlü suçu görmezden gelme, üstünü örtme gibisinden alışkanlıkların yerini artık gerçeklerin olduğu gibi açıklanmasına bırakıyor olmasıyla ilgili...
Demek ki, dünyada zaman zaman güzel şeyler de olabiliyor.
Belki az miktarda ve yavaş yavaş meydana geliyor güzel şeyler... Esasına bakarsanız tatmin edici olmaktan da uzak...
Ama oluyor ya, buna da şükür.
Buna da şükür; çünkü bu, bundan sonra daha güzelleri ile de karşılaşabiliriz manasına geliyor.
İsrail tarafının 'tek taraflı, önyargılı, çarpıtılmış, büyük bir yalan' gibi açıklamalarla karşıladığı 56 sayfalık raporun sonuç bölümü şöyle:
"İsrail ordu mensuplarının ve diğer personelin filodaki yolculara muamelesi sadece orantısız değil, aynı zamanda tamamen gereksiz ve kabul edilemez bir şiddettir. Yapılanlar kabul edilemez vahşilik ve acımasızlıktır ve hiçbir şekilde güvenlik sebepleri bahane edilerek meşru gösterilemez. Bu eylem, uluslararası hukukun ve insan haklarının ağır şekilde ihlalidir. Kasten insan öldürme, yaralama, işkence gibi suçların kovuşturulmaya tabi olması için açık deliller sözkonusudur. İsrail silahlı kuvvetlerinin gayri hukuki faaliyetleri sonucu ölenlerin yakınlarına tazminat sağlanmalıdır. Gazze'ye yönelik abluka hukuksuzdur ve kesinlikle meşru gösterilemez."
Muhakkak yaklaşım farklılıkları olacaktır. Ama BM İnsan Hakları Konseyi tarafından hazırlanan rapor, tabir caizse büyünün bozulmaya başlandığının, büyülenenlerin artık kendilerine gelmeye yüz tuttuklarının işaretidir.
Ve bu, hakikaten çok önemli...
Önümüzdeki Pazartesi günü konseye sunulması beklenen raporun daha sonra Birleşmiş Milletler gündemine alınması sözkonusu.
Bu arada BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon tarafından görevlendirilen BM Soruşturma Komisyonu'nun çalışmaları da sürüyor...
Kendi içinde oluşturduğu güya tarafsız bir soruşturma komisyonu ile aklanmaya çalışan ve bu komisyonun hazırladığı raporla tam manasıyla gülünç duruma düşen İsrail'in, BM Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlanmakta olan rapor konusunda da ciddi şekilde tedirgin olduğu biliniyor.
31 Mayıs 2010 sabah saatlerinde İsrail açıklarında yaşanan vahşetle alakalı olarak çok daha farklı şeyler olmalıydı şüphesiz...
Ancak yakın geçmişe kadar olup bitenlere baktığımıza, çok eksik bile olsalar, yaşanabilir hale gelenler ileriye yönelik olarak sevindirici gelişmeler...
Halen İsrail yanlısı olmaya gayret edenler ve raporu çeşitli iddialarla gözden düşürmeye çalışanlar var tabii... Mesela sözkonusu rapor hazırlanırken muhatap olmayı reddettiği halde; birileri, İsrail tarafının görüşlerinin alınmadığını ileri sürebiliyor...
Ancak, UNHRC Raporunun ortaya koyduğu açık gerçek şu: İsrail, bu zamana kadar rahatça yapabildiği birtakım şeyleri, bundan sonra aynı rahatlıkla yapamayacak...
Çünkü, İsrail'in her nasılsa baskı altına alabildiği birtakım mekanizmalar artık uyandılar ve çeşitli sebeplerle şimdiye kadar mazur görmek zorunda kaldıkları pervasızlığın, nerelere doğru uzanmaya çalıştığını fark ettiler.
BM'nin yapısı ve işleyişinde, bu kurumun kuruluş zamanındaki şartlar ve sonrasında yaşanan gelişmeler sebebiyle, bir çarpıklık olduğu ve eninde sonunda bu çarpıklığın giderilmesi gerektiği, ayrı bir mesele...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.