Bizim olanı, bize karşı kullanma operasyonu
Hassas olduğumuz dâvalar vardır, kalbimizin rikkat kesildiği. İnsanlığımızın, inancımızın ve ahlâkî duruşumuzun gereği sızısını yüreğimizde hissettiğimiz ve dualarımızda yâd ettiğimiz.. Bizim dediğimiz dâvalardır bunlar...
Vakadır, bölgesel ve küresel güç merkezleri zaman zaman bizim dâvalarımız üzerinden mesaj gönderirler bize. Kolumuzu bükerler, manevra alanımızı daraltırlar, yolumuzu bizim addettiğimiz bu dâvalar üzerinden keserler. En acısı da hangi yaramız kaşındığında nasıl tepki vereceğimizi iyi bildiklerinden güç devşirmek için o tepkilere dayalı operasyon yaparlar.
O zaman bir ikilem yaşarız; yukarısı bıyık, aşağısı sakal cinsinden...
Afganistan, Sovyet Rusya tarafından işgal edildiğinde Afgan mücahitleri Amerika ve müttefiklerinden her düzeyde yardım almışlardı. Emperyalizmin sosyalist olanına da, kapitalist olanına da aynı düzeyde rest çekmiş Müslümanlar, böylesi bir ikilemi o dönemlerde yaşamışlardı. Konjonktür gereği ABD ile sağlanan dirsek temasın, en azından vicdanları rahatsız ettiğini söyleyebiliriz.
O günlerde henüz kurulmuş olan İran İslâm Cumhuriyeti kendi içinde ve bölgesinde ABD’ye karşı hayatta kalma mücadelesi veriyordu. Buna rağmen, Afganistan zemininde kızıl tehlikeye karşı ABD ile belli düzeylerde yardımlaşmayı da maslahat bilmişti. Bunun adına reel politik diyorlar.
Siyaset koridorlarının temiz olmadığı bir sır değildir. Çıkar ilişkileri ahlâkî olanı öncelikler sıralamasında çoğu zaman arkaya iter. Zira o koridorlara hâkim olan güç merkezleri, oraların işleyiş tarzına da hâkimdir.
Bu tarz bir ikilemi en son Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven Ciabao’nun Türkiye ziyareti sırasında, uluslararası medyada yer alan Türkistan haberleri dolayısıyla yaşadım.
Bu ziyaret sırasında Çin’le Türkiye arasında yakınlaşmayı gösteren bazı ticaret anlaşmaları yapıldı. Bundan sonra iki ülke arasında ticaratte Çin ve Türk para birimi Yuan-Lira’nın doların yerine kullanılması anlaşması yapıldı. Bizi heyecanlandırdığı kadar ABD’yi de alarma geçiren başlı başına üzerinde durulması gereken önemli bir hâdisedir bu.
Doğu Türkistan’ı sadece Çin aleyhinde propaganda yapmak üzere konu edinen uluslararası medya, bu sefer hem Türkiye’yi hem de Çin’i köşeye sıkıştırmak üzere gündemine aldı. Meselâ Rabiye Kadir’in hayat hikayesini, mücadelesini ve onun şahsında Uygur sorununu ele alan programlar yayımladılar.
Çin Başbakanı’nı protesto eden az sayıdaki Uygur, yine uluslararası medyada yer buldu. Bunların bizim meselelerimiz üzerinden operasyonel içerikli yayımlar olduğunu bilelim. Aynısını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çin’e yaptığı resmi ziyarette de görmüştük. Uygur Türkleri haklı gerekçelerle ayaklandılar, çok kişi öldürüldü ve dünya medyası haftalarca olayları verdi.
Yaşanan olaylar karşısında Türkiye’de Çin’e karşı büyük tepkiler oluştu, hükümetin Çin açılımı zor durumda kaldı. İki ülke arasında yaşanan yakınlaşmaya Doğu Türkistan üzerinden bir darbe indirilmişti. Bunun başını ABD’nin çektiği bir sır değil elbette. ABD’nin Uygur Türkleri’ne dair insan hakları hassasiyeti acaba bazı özel zamanlarda mı harekete geçiyor?!..
Hâlbuki Doğu Türkistan’ın Batı sınırındaki Afganistan ve Pakistan’ı iç savaşa sürükleyen de, İsrail’i dişine kadar silahlandıran da Amerika. Şimdi Uygur Müslümanlarının insan haklarını umursadığını söylemek biraz saflık olmaz mı?
Bu yazdıklarımız Doğu Türkistan’da zulüm yapılmadığı anlamına asla gelmez. Ugur Müslümanlarını desteklemek inancımızın ve ahlâkî duruşumuzun gereğidir. Lâkin bizim olan bir dâvanın bizim aleyhimize ve Amerika lehine kullanılmasına dikkat etmek mü’min ferasetinin bir gereğidir diye düşünüyorum.
Tepkilerimizin kıvamı ve zamanı iyi tutturulamadığında güç merkezleri arasındaki tepişmede eziliriz. Tepkisiz kalamayacağımız bir meselede, beklenilen tepkimiz üzerinden o meseleyi küresel çıkarları için tavzif edecek güç merkezlerinin planlarından uzak, bize hâs ve ümmetin geniş maslahatları perspektifinden tepki geliştirmenin yolları olmalı.
Burada kanaat önderlerimize büyük sorumluluk düşüyor. Bizim dâvalarımızın bizim aleyhimize kullanılmasını açığa çıkarmanın yol haritasını onlar göstermeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.