İslam karşıtlığının sebepleri
“Dinde zor yoktur”, “sizi dininiz yüzünden öldürmeye ve yurtlarınızdan çıkarmaya kalkışmayanlara tam bir iyilik ve ahlâk tutumu ile davranmanızı Allah yasaklamaz, Allah yüce ahlâk davranışını sever”, “bu yüce ahlâk davranışı derecesine de, bencilliğinizi yenerek, sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe eremezsiniz”, “iyilikle kötülük bir olmaz, sen kötülüğü iyilikle, güzellikle karşıla!”, “Meşru müdafaa ve meşru müdafaa savaşı, bir de (meşru müdafaa gibi bir hukuka uygunluk sebebi olmaksızın) bir insanın kasden öldürülmesinin yaptırımı (mahkeme hükmüyle ve ailesinin af yetkilerini kullanmaması şartıyla) dışında, bir insan öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir” buyuran bir din, ilâhî din olmayıp da ne olabilir?
Son Peygamber (S.A.)'in ahlâkı da kendi tebliğ ettiği Kur'an-ı Kerim'den farklı olabilir mi? O ve Ehl-i Beyti Kur'an-ı nâtıkdırlar, konuşan Kur'an, Kur'an-ı Kerim'in mücessem timsâlidirler. Allah'ın Sevgilisi Resûl-i Ekrem (S.A.) Emîr-ul-mü'minîn'i, Ali'yi; “kendisine kötülük yapana ancak iyilikle davranmaktan asla vazgeçmediği için” çok sevdiğini açıkladı. “O'nun parçası” olan Fâtıma “önce başkaları, önce komşular, sonra ev halkı!” diyerek Dağ Vaazi ahlâkının asıl ifadesini açıklamadı mı?
İsa Mesih'den nakledilen ahlâk, “insanlık değerinde eşitlik ilkesi ahlâkı”dır. Oysa İsa Mesih'in bütün sözleri birlikte yorumlanırsa, bundan da yücesinin, “bencilliğinden kurtulma ve başkasının hayatî ihtiyaç duyduğu bir şeyi, kendisinde alıkoymayıp Allah rızası, ilâhî sevgi uğruna fedâkârlık etme” ahlâkıdır. İslam Ahlâkı da aynı ahlâktır. Hazret-i Musa da aynı ahlâkı tebliğ etmiştir. Biz müslümanlar; tebliğlerinin esasları bakımından hiçbir resûlü, hiçbir sevgi elçisini diğerinden ayırmayız. Kur'an-ı Kerim böyle emreder.
Şu halde son zamanlarda İblis körüğüyle körüklenen bu İslâm düşmanlığının sebepleri nelerdir?
Bu sebepleri önce ikiye ayırabiliriz: İslâm'ın bu yüce niteliğini bilerek ve bu sebeple İslam'a düşman olma, ikincisi de İslâm'ın bu özelliklerini bilmeksizin, İslâm'dan korkma ve düşman olma.
İslam'ın ilâhî din olduğunu bilerek İslâm'a düşman olanlar, insanlık düşmanları, sevgi düşmanları, adalet düşmanlarıdır. Bunların İslâm'a karşı seferberlik çağrılarına; Musa ve İsa'yı sevenler aslâ kapılmamalıdırlar. Kapılırlarsa kendi ebedî mutluluklarını yitirmiş, araya bir “yoğun bakımlı ve çok uzun tedavi süresi” (cehennem hastahanesi) sokmuş olurlar. Bunları aldatan ve İslâm'a karşı seferber edenler, bu tedavi korkusuyla akılları başlarına gelmesin diye son günlerde, İslam düşmanlığını özellikle güçlendirdikleri noktalarda “İyiye, Doğru'ya, Güzel'e dönüş” yolunu kesinlikle kapatabilmek için, “Cehennem denen tedavi merkezi de şiddet dini İslâm'ın uydurmasıdır” tebliğiyle İncil'i tahrif etmeye uğraşmaktadırlar.
Emîrulmüminîn, “insanlar bilmediklerine düşmanlık ederler” buyurmuştur. Yanlış bilenler, bilmeyenlerin en kötü durumda olanıdır. “Hiçbir şey bilmeyen”in, Doğru'yu öğrenmesi daha kolaydır. “Bilmeyen, bilmediğini bilmeyip de yanlış bilgisinde direnenler”, cehl-i mürekkep sahipleridir. Bu cehl-i mürekkep ehli maalesef İslâm ülkelerinde de çok fazladır. Müslüman olmayan cehl-i mürekkep ehli; daha mazur görülebilecek bir konumdadırlar. Bunlar müslüman bir ailede doğmadılar ve bunlara “İslam'ın şiddet dini” olduğu öğretildi. Hatta “müslüman” kimliği taşıyan tanıdıkları da, gerek savunarak, gerek karşı çıkarak, bu önyargılarını güçlendirdi. Buna karşılık, İslâm ülkesinde, müslüman bir ailede doğanlar, doğruyu bulmak için çok daha fazla imkâna sahip oldukları halde yanlışa saplanıp kalırlarsa, elbette onların sorumluluğu daha da ağır olacaktır.
“İslam şiddet dinidir” diyenler de ikiye ayrılır. Bunlardan bir kısmı “bunda ne var ki? İslâm elbette şiddet dini olacaktır ve dahî böyle de kalacaktır” diyenlerdir. İkinciler de “İslâm, kendi savunucularının övünerek söyledikleri gibi, şiddet dinidir ve bunun için de İslâm'ı Yeryüzü'nden ve ülkemizden kazımadıkça yurtta ve cihanda sulh gerçekleşemez” diyenlerdir. Her iki kısım da cehl-i mürekkep içindedir. Doğrusunu Allah bilir. Fakıyr öyle sanıyorum ki ey Azîzan, bilinçli İslâm düşmanlığı bir yana, cehl–i mürekkep erbabı içinde birincilerin sorumluluğu ikincilerden daha ağırdır.
Bilinçli İslâm düşmanlarında oyun çoktur. Son zamanlarda, çeşitli tertiplerle Resûl-i Ekrem (S.A.) sevgisini hedef almışlardır. Bilmektedirler ki, ve Yezid gibi bilmektedirler ki Kur'an-ı Nâtık sevgisini gönüllerden silerlerse, Kur'an-ı Kerim sevgisine de imkân kalmaz, Kur'an-ı Kerim'e olan güven de çöker.
Biz Resûl-i Ekrem'i (S.A.) gerçeğiyle bilen ve O'nu sevenlerdeniz. Bunun için de özür dilemiyor, Allah'a hamdediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.