Markette bir çılgın
Pirinç alınacak, deterjan alınacak, biraz sebze meyve, kâğıt havlu ve maden suyu. Listeyi kafasında "p, d, s, m, h..." diye kodlamış, markete gitmiş genç kadın.
Yanında elinden tuttuğu küçük çocuğu, o da bir iki çikolata vs. isterse, sepete atacak.
Bir anda karşısında beliren hiç tanımadığı bir adam, durup dururken söylenmeye başlamış.
"Bu kapalılar da her yerde karşımıza çıkmaya başladı! Kurtuluş yok bunlardan..."
* * *
Genç kadın şaşkınlıktan ne diyeceğini, ne yapacağını şaşırmış.
Herhangi bir şey söyleyip söylememek arasında tereddüt yaşamış.
"Baktın deli, dön geri" sözünü hatırlamış olmalı ki uzaklaşıp başka reyonlara doğru yönelmiş.
Yönelmiş de yaşadığı can sıkıntısı yüzünden, pirinç yerine nohut paketini alıp atmış sepete.
* * *
O sırada öteki, sağında solunda rastladığı diğer başörtülü hanımlara sinirle sataşmaya devam ediyormuş.
"Yine referandum olsa yine evet derler bunlar! Seçimde gidip yine aynı partiye oy verirler!"
* * *
Burası, İstanbul Bahçelievler'de bir market.
Kasa görevlisi bayanların da yarısı başörtülü.
Müşterilerin de yarısı başörtülü.
Adam konuştukça sinirleniyor.
Cevap alamayınca daha saldırgan hale geliyor.
Kimse cevap vermiyor çünkü ciddiye alınacak bir durum değil.
Bakırköy'den gelip alışveriş için markete uğramış bir doktor görse, "Aldırmayın, kendi haline bırakın. Zamana ihtiyacı var" tavsiyesinde bulunur.
* * *
Fakat öyle davranmak da sinirli adam için incitici.
Açıkça ciddiye alınmadığı, adam yerine konulmadığı hissine kapılıyor.
Daha fazla sinirleniyor.
Neredeyse cinnete çeyrek var.
"Görmüyorlar mı bunlar, sebzenin meyvenin fiyatı nasıl artıyor?"
* * *
Bendenize olayı anlatan, o hanımın eşi.
Bizzat görmüş değilim.
Biraz abartmak istesem, "Adamın ağzından etrafa tükürükler saçılıyordu" derdim.
Fakat lüzum yok.
Ne görmeye, ne abartmaya.
"Bir domatesin fiyatı şu kadar olur mu kardeşim? Nedir bu rezalet? Kurtulamayacak mıyız biz bu kapalılardan? Her yerde karşımıza çıkmasalar olmaz mı? Çarşıda pazarda kapalı kadınlar, gazetelerde televizyonlarda kapalı kadınlar! Nedir bu?"
* * *
Çılgın vatandaş "Nedir bu, nedir bu?" diye bağırıp dolaştıkça, market müşterileri gülüp geçmekten başka bir şey yapmamışlar.
Sadece market yetkilisi gelip adamın koluna girmiş.
"Sakin olun beyefendi" deyip kasaya doğru yürütmüş.
Nihayet kendisiyle ilgilenen birinin çıkması adama iyi gelmiş olmalı.
"Ama olmaz ki kardeşim, olmaz ki..."
Olmaz gerçekten.
Karşısına çıkan adamların ve kadınların giyim kuşam tercihine karışmak da olmaz.
Öyle saygısız bir dangalağa "Beyefendi" diye hitap etmek de olmaz.
Fakat neylersiniz, bugünlerde herkes beyefendi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.