Mavi Marmara’nın Rotası
Mavi Marmara’nın rotasının aslında Gazze değil El-Ariş olduğu, bunun da yolculuktan 3 gün önce İsrail ve Türk makamlarıyla karşılıklı olarak teyit edildiği çıktı ortaya.. Teknik detaylarına girmeyeceğim.. Zira benim de anlamadığım bazı yerler var.. Mesela neden ısrarla aylardır bunun açıklanmadığını anlamıyorum.. Soruşturma komisyonlarına bu doğrultuda neden rapor gitmediğini anlamıyorum.. Belki de sürecin daha sağlıklı işlemesini sağlayabilirlerdi.. İHH açıklayabilirdi ya da adı geçen Türkiye’deki ve Tel Aviv’deki ABD elçilikleri açıklayabilirlerdi bir vesileyle.. Bizim Dışişlerini hiç saymıyorum... Fakat neticede geldiğimiz nokta bu.. Rota Gazze değildi aslında.. (Orada da anlamadığım şeyler var ama belki sonra kurcalarız onu..) Şimdi ise çok merak ettiğim başka bir şey var... Hani o zaman televizyonlara çıkıp pişkin pişkin, İsrail’in müdahalede ne kadar da haklı olduğunu, Mavi Marmara’nın nasıl bir kışkırtıcılık içinde olduğunu anlatıp duruyorlardı ya.. Hani “İsrail gelmeyin vururuz dedi.. Hâlâ Gazze’ye gitmek istemenin ne anlamı var?” diye soruyorlardı ya.. Şimdi o arkadaşların mesela, ne diyeceklerini çok merak ediyorum.. Çok açık söyleyeyim ne İsrail’deki koalisyon ortaklarının vereceği cevabı merak ediyorum, ne Peres’in ne de İsrailli herhangi bir askeri yetkilinin.. Ben bizim basın içindeki İsraillilerin ne söyleyeceğini merak ediyorum.. Savunacak ne kaldı artık. Dünya yapılan kanlı baskını lanetlerken, bizim insanımız İsrail’i savunmaya soyundu.. Bu arkadaşların Kadima’nın lideri Tzipi Livni’den de bir zahmet bir farkı olsun.. Ne diyordu Hanımefendi; “Türkiye’nin niyeti Gazze’ye yardım götürmek değil.. uluslararası kararlara karşı duran siyasi bir eylem gerçekleştirmekti.” Bana bu ifade çok tanıdık geldi.. Ya size?
SESSİZLİĞİ KIRMAK
Breaking The Silence.. İbranicesi, Shovrim Shitka.. İsrailli insan hakları örgütü.. Örgüt, iki yıl önce İsrail’in Filistin’e yönelik düzenlediği “Dökme Kurşun” harekatı sırasında yaşanan insan hakları ihlallerini belgelemeye devam ediyor.. Dökme Kurşun harekatında hatırlanacaktır en az 1.500 insan acımasızca katledildi.. Bu insanların 1.000 kadarı sivildi.. Ve tahmin edeceğiniz üzere 350’den fazla çocuk öldü bu saldırılar sırasında.. İşte o günlere ait “askerlik hatıraları” birer birer gün yüzüne çıkıyor.. Fotoğraflar iğrenç.. Filistin Halkı’nı aşağılarken çekilmiş fotoğraflar.. Bir teyze yemek pişirirken arkasına geçmiş silahıyla poz veren bir alçak mı ararsın, yoksa gözleri ve elleri bağlı bir Filistinliye doğrultulmuş makineliyle verilmiş pozu mu? Beni en çok etkileyen ise, bir askerin duvara spreyle Davud Yıldızı çizerkenki görüntüsü oldu.. Yıldızın hemen yanında ise belirgin biçimde; “Yakında tekrar döneceğiz” ifadesi dikkat çekiyordu.. Yakında tekrar döneceğiz..
SU HIRSIZI
Yine İsrail’den devam edelim madem.. Bugün böyle olsun... İsrail, Golan Tepeleri’ndeki Mecd El Şems köyü yakınlarında bulunan 8 milyon metreküp kapasiteli Ram Gölü’nden sistemli olarak su çalıyor.. Buranın suyunu Taberiye Gölü’ne pompalayarak İsrailli yerleşimcilerin yaşadığı bölgedeki depolara ulaşmasını sağlıyor.. İşte bu manzarayı Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, bir mektupla BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’a iletti.. Kendi temsilcileri bile İsrail ateşiyle can verdiğinde kılını kıpırdatmayan BM’nin, su hırsızlığı konusunda meseleye karışacağını zannediyor Suriye.. Mektubun cevabını merakla bekliyoruz..
Kalın Sağlıcakla..