Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

28 Ekim kutlu olsun!

28 Ekim kutlu olsun!

“28 Ekim de ne ki?” diyen çıkar mı acaba?
Cumhuriyetin ilanının 29 Ekim’de olduğu bilgisi kesindir. Resmen de böyledir.
Eğer Meclis, 29 Ekim günü, böyle bir işi kendi iradesi ile yapmış olsa idi, hiçbir itirazım olmazdı. TBMM’nin bir tanesi hariç, Mustafa Kemal Paşa tarafından seçilmiş vekilleri böyle bir irade göstermediler. Bırakılsa göstermezler miydi?
Gösterirlerdi! Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra devlet şeklinin cumhuriyet olmasından başka bir seçenek kalmamıştı. Elbette cumhuriyet ilan edilecekti.
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum’da bulunduğu sırada, 1919 yazında, maiyetinde bulunan Mazhar Müfit’in yazdığı gibi, “şekl-i idare cumhuriyet olacak” dediğinden ötürü mü, yoksa neredeyse eşzamanlı olarak orada bulunan İngiliz yarbayı Rawlinson’un Kazım Paşa’ya “cumhuriyet ilan edin, İngilizlerin tam desteğini alın” vaadi üzerine mi 1923’ün 29 Ekiminde cumhuriyet ilan edilmişti?
Hiç de karışık olmayan bir konuyu karıştırmış gibi görünüyorum galiba!
Beni rahatsız eden, cumhuriyet değil. İlan ediliş şekli.
Günümüzün Atatürkçüleri Büyük Nutuk’u orijinalinden okuyamazlar, o yüzden biz nakledelim. M. Kemal paşa, Lozan sonrası süreçte, İstanbul’un tahliyesi, Ankara’nın hükümet merkezi yapılmasından sonra kabine bunalımı çıkmasını bekler. Cumhuriyet öncesi havayı şöyle anlatır: “Bizimle nokta-i nazar ve faaliyette itilâf ve müşareket aramağa lüzum görmeksizin, müstakillen ve hafi çalışan bir hizip belirdi.”
ADD’ciler için açıklayalım: Bizimle görüş birliği ve faaliyette anlaşma ve ortaklık aramağa gerek görmeksizin, bağımsızca ve gizli çalışan bir grup belirdi.
Paşa, bundan sonrasını “Tatbiki için münasip zaman beklediğim bir fikrin tatbiki anı gelmişti” diye anlatır.
Sözünü ettiği grup, demokratik bir cumhuriyet idaresinde yapılabilecek şeyler yapmaktadır: İçişleri bakanlığına, Erzincan Meb'usu Sabit Bey’in ve Meclis ikinci başkanlığına da Rauf Bey’in seçilmesi kararının alınmasını Halk Fırkası toplantısında sağlarlar.
Bu 25 Ekim günü olmuştur.
Halbuki, O, Sabit Bey'in Dahiliye Vekili olmasını münasip görmemiştir. “Rauf Bey'in de, Meclis Reis-i Saniliğine (ikinci başkanlığına) intihabını (seçilmesini) tecviz etmiyordum (uygun bulmuyordum)” der.
Cumhuriyete, demokratik cumhuriyete gidilmektedir. Fakat ipler, Kemal Paşa’nın elinden çıkacağa benzemektedir.
Rauf Bey, İstanbul’da “her şeye ve her şeye(!) karşı hakimiyet-i milliyenin korunması gerektiğini” söylemiştir. (Ünlem Paşa’ya aittir).
Bu Rauf Bey, Kemal Paşa Samsun’a çıkarken, Bandırma’ya çıkan ve batı Anadolu’yu dolaştıktan sonra Amasya’da buluşulan, Erzurum Kongresinde beraber olunan, İstanbul’da Meclis-i Meb’usan toplantısında Misakı Millinin ilanını sağlayan ve İngilizler tarafından tutuklanıp Malta’ya götürülen, döndükten sonra da başbakan seçilen zattır…
Gerçek bir cumhuriyete doğru gidilirken Paşa, kabineyi istifa ettirir. Milletvekillerine “hadi bakalım hükümet kurun” diye meydan okur adeta.
Mesele şudur: O zaman bakanlar tek tek Meclis tarafından seçilmektedir.
Bu karışık durumu düzeltecek çare paşanın elindedir.
Milli Mücadele’nin öncü kadrosundan kendisi İsmet ve Fevzi Paşa dışındakilerin Ankara’da bulunmadığı bir sırada, 28 Ekim akşamı Çankaya sofrasında beş altı sofra arkadaşına (sofrada Fevzi Paşa dahi yoktur) “yarın cumhuriyet ilan edeceğiz” der.
Size bu tarz cumhuriyet ilanı gerçekten garip gelmiyor mu?
Cumhuriyet gerçek cumhuriyet ilanının önünü kesmek için, darbe şeklinde ilan edilmiştir!
Meclis mevcudunun yarıya yakını yoktur.
Kâzım Paşa yoktur, Ali Fuat Paşa yoktur, Refet Paşa yoktur, Rauf bey yoktur…
Bu durumda, cumhuriyetin 29 ekimde ilan edildiğini nasıl kabul edebiliriz? Cumhuriyet 28 Ekimde ilan edilmiş, bu ilan 29 Ekimde tasdik edilmiştir!
28 Ekim kutlu olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi