Ömer Öztürkmen -1-
“Ölüm şu karşıki beyazlıklarda/İpekten
dualarla kanatlanacak
Bir anne titriyor öteki uçta/Ha uçtu
ha uçacak...”
Şair Ömer Öztürkmen, “Taşkent’te Sabah Namazı” isimli şiir kitabında böyle diyor. Ömer ağabey, bu şiiri belki de annesi için ve annesini ötenin güzelliklerine uğurlamadan az önce veya biraz sonra yazmıştır.
Ömer Öztürkmen’in annesinin nasıl ağzı dualı bir Osmanlı kadını olduğunu Emin Garbî Arvas Bey’den birkaç kere dinledik. Garbî ağabey, o Kerkük anası için kanaatini şöyle hülasa eder: “Ömer Öztürkmen, her neye kavuştu ise anasının duası ile kavuştu.”
Merhume hanım, sabahın seherinde kalkarak sonu gelmez abdestlerden sonra kıbleye yöneldiği seccadesinde, “Yarabbi Ömer’ime...” diye başlayan niyazlarda bulunurmuş.
Kim bilir yüreği yanan ananın “Ömer’i” o sırada talebe midir, yeni evli midir, darda mıdır? Bilmiyoruz. Bilinen bir şey var ki, o zamanlar İstanbul-Ankara arası çok uzaktır.
Ömer Öztürkmen ağabey, “Taşkent’te Sabah Namazı”nı “Rahîm kardeşime sevgi ile” notunu düşerek 28 Ekim 1981’de imzalamış...
Kendisi ile gıyabî tanışmamızsa daha eskilere gidiyor.
“Ömer Öztürkmen” ismi bizde zengin hatıra çağrışımları yapmakta.
1975’te Sarıkamış’ın her tarafı beyaza bürüyen uçsuz-bucaksız kışında askerlik yaparken bizi ısıtan, bizi yalnız bırakmayan sıcaklıklardan biri de Ortadoğu gazetesi idi.
O yıllarda yeni yayına başlamış fikir ağırlıklı siyah-beyaz bir gazete.
15 bin kadar bir tirajı olduğu halde Bülent Ecevit’in sol iktidarına kök söktürüyordu. Öyle ki Ecevit, gazetenin muhalefetinden bunalarak bazı şehirlerdeki -mesela Antalya- mitinglerde elinde sallaya sallaya onu, halka şikâyet ediyordu.
Ömer Öztürkmen bu gazetenin sahibiydi.
Erol Güngör de başyazarı.
Merhum Erol ağabey, dehşetli bir kan ve kavga ortamına rağmen yazılarını büyük bir serinkanlılıkla yazma maharetini gösterebiliyordu.
Gazete ayrıca bir yenilik yapmış Muharrem Ergin, Necmettin Hacıeminoğlu gibi akademisyenlere birinci sayfada yer vermeye başlamıştı. İkinci sayfada bugün dahi emsaline rastlamadığımız kalitede kitap tahlillerine yer veriliyordu. Üstelik her gün.
Sarıkamış’ın ıssız pazar beyazlığında parkamıza sarınarak bir kilometre ötedeki gazeteciden “Ortadoğu” satın almak için yokuşların buzlarında düşe kalka yürümemiz bugün gibi hatırımızda...
Bununla birlikte, ne gün Ömer Öztürkmen ismi geçse hayalimizde hep Taşkent ve saf saf namaza durmuş müminler canlanırdı.
Kendisi ile tanışmadan şiir kitabı ile tanıştık. Taşkent de komünist işgalindeydi. Bu yüzden esir bütün Türk illerine olduğu gibi, Taşkent’e de önüne geçilmez özlemlerle doluyduk.
Ne gariptir ki, Özbekistan’a yaptığımız bir seyahatte Taşkent’e bir sabah namazı vakti ve ezanlar okunurken inmiştik. O alaca karanlıkta “Taşkent’te Sabah Namazı”nı ve Ömer ağabeyi bir kere daha hatırladık...
.....
Bu yazı “Hayatın Rengi İnsan” adlı kitaptan alınmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.