İmece, keşik, zumbara
İmece: Karşılık beklemeden düşkün ve zayıfın elinden tutmak, yapılması gereken, başlı kalan işlerini elbirliğiyle tamamlamak, ona yalnızlık hissettirmemek.
Keşik: Mevcut işi, ödünç işgücüyle kısa zamanda ve zamanında tamamlamak, işgücünü ödünç olarak birleştirerek dayanışma sağlamak, yardımlaşmak, sırayla iş görmek.
Zumbara: Kabiliyetleri, eşdeğer zaman karşılığında kiralama, değiş-tokuş yapmak.
İletişimin ve ulaşımın oldukça sınırlı olduğu devirlerde kapalı toplum düzeninin hâkim olduğu, paylaşmanın, yardımlaşmanın, destek olma ya da destek vermenin, elden tutup kaldırmanın, düşkünü-yaşlıyı-çaresizi korumanın büyük değer olarak kabul edildiği zaman dilimlerinde ve bunu yaşam gayesi, haz kaynağı, hayat felsefesi haline getiren toplumlarda sosyal hayatın örgülerinden, desenlerinden, ilmeklerinden olan imece ve keşikleşme oldukça yaygın ve fevkalade işlevsel bir yaşam tarzıydı.
İmece kültürü, yüksek bir ruhsal seviyesi olup karşılık beklemeksizin düşkünün ve güçsüzün işinin zamanında ve gereği gibi tamamlanması anlayışı mazimizde önemli bir kültürel değerimizdi.
Yaşlı, hasta, düşkün, çaresiz, yoksul, oğlu ya da eşi askere gitmiş ve bunun gibi sebeplerle mevcut işini kendi imkân ve işgücü ile yapması mümkün olmayanların işleri varlıklı ve imkânı olanların işlerinden geri kalmayacak şekilde komşularının el ve işgücü birlikteliğiyle ve hatta öncelenerek toplum bireylerinde bir kenetlenme, bağlılık, güçlü bir aidiyet duygusu geliştirerek ümitsizliği, yılgınlığı, bezginliği, kırgınlığı, kıskançlığı, bıkkınlığı alt eden, toplum hayatından söküp atan yüksek bir seciye örneği sergilenirdi.
İmece kültürü, zımnen şunu söylerdi: Ey kişi! Bugün gücün, kuvvetin, sağlığın, imkânın yerinde olabilir. Ancak yarının hiçbir şekilde malum değil. O halde bugün bu sahip olduğun değerleri komşunun elinden tutmada kullan ki, yarın böyle bir duruma düşecek olursan senin de elinden tutulsun.
Köyün ya da toplumun ileri gelenleri, toplumda güçsüz, düşkün... kimin ne ihtiyacı ya da geride kalmış yapılacak ne işi varsa toplumu haberdar ederek toplar ve yapılması gerekeni en iyi şekilde el ve işbirliğiyle karşılıksız olarak yerine getirilmesini organize ederlerdi. Hem işi yapılan, ihtiyacı görülen kişi ve hem de buna katkı veren olmak üzere her iki taraf da büyük mutluluk duyar ve derin bir iç huzuru içerinde birbirlerine ve hayata sımsıkı tutunur, bağlanırdı.
İmece kültürü, günümüzün materyalist anlayışının yaygınlaşmasıyla birlikte toplum hayatından kayboldu. Nadir toplumlarda sayılı kişilerin vicdan ve eylemlerinde kalmış fevkalade önemli bir kültür değerimiz ve erdem kaynağımız olarak ilgi beklemektedir.
Aynı çağın toplumlarında hayatı kolaylaştıran ikinci bir kültür geleneği de keşikleşmek idi. Toplumda herkes aynı işi yapmadığı için herkesin dolu ve boş zamanı farklılık arz eder. Kimin işi yoğun bir işgücü gerektirirse, bu ihtiyacı işgücü müsait olanlardan ödünç alarak mevcut sıkışıklık ortadan kaldırılırdı. Sonraki günlerde de alınan ödünç işgücü iade edilerek hem yardımlaşma ruhu diri tutulur ve hem de boş zamanını ödünç vererek sıkışık zamanlarında kullanmak üzere biriktirirdi. Yani boş zamanını ödünç veren kişi, işinin yoğun olduğu zamanlar için bir zaman tasarrufu ya da zaman birikimi yaparak işini aksatmadan tamamlamanın formülü geliştirilmişti.
Keşikleşme, düz bakışla, bir materyalist kültürü gibi anlaşılsa da içerisinde derin bir dayanışma, güçlü bir güven duygusu, geleceğe ümitle bakma, hayata bağlanma kültürü içermektedir. Bu kültürümüz de dar alanlarda ve sayılı kişiler arasında sürdürülür duruma düşmüştür.
Toplumda bozulan sosyal yapının tamir edilmesi, güçlendirilmesi, etkinleştirilmesi bakımından imece ve keşikleşme kültürümüzün bir proje dahilinde sahiplenerek hayata döndürülmesi gerekmektedir.
Son günlerde, zumbara, zaman kumbarası olarak tanımlanan bir yardımlaşma kampanyası yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Herhangi bir art niyet düşünmeden bakıldığında bu kampanyayı başlatanlar aslında hayırlı ve güzel bir çalışmayı başlatmışlardır. Bu yönüyle onları kutluyorum. Zira zihinlerini ve enerjilerini topluma ve insana faydalı olacak konular için çalıştırmakta ve kullanmaktadırlar.
Ancak onlara şunu hatırlatmak isterim: Bu güzel düşünceniz, bu toplumun mazisinde çok yaygın ve çok işlevsel bir kültürdü. Zaman içerisinde birçok saygın ve erdemli değerlerimiz gibi bunlar (imece ve keşikleşme) da hayatımızdan kayboldu. Bu değerlerimizi hayata geçirmek konusunda daha kolektif bir zihinsel birliktelikle daha kapsamlı ve çok yönlü projeler geliştirilebilir.
Kuşkumu da belirtmeden geçmeyeceğim. Yaşadığım süre içerisinde gördüğüm şudur: Maksadı sadece yardımlaşma olan art niyetsiz, çıkarsız kuruluşlar genellikle birkaç gizli kahramanın omzunda taşınmaktadır. Oysa Zumbara kampanyasıyla ilgili internette bir gezinti yapıldığında bu kampanyanın arkasında büyük bir gönüllü kitlesinin ve de sermaye desteğinin olduğu intibaını uyandırmaktadır. Zira zumbara kampanyasında gruplar halinde büyük masrafları gerektiren organizasyonlar ve hediyeli tanıtım faaliyetleri sürdürülmektedir. Sorum şu: Bu değirmene su niçin taşınmakta, su nereden ve niçin gelmekte/getirilmektedir?
Konuya, daha kolektif bir zihinsel birliktelikle daha kapsamlı, daha etkin ve çok yönlü projeler nasıl geliştirilebilir zaviyesinden bakılırsa, toplumun derununda küllenmiş vaziyette duran ve mazisinde çok etkin işler yapmış imece ve keşikleşme kültürü insanımıza daha sempatik geleceği için daha kolay kabul göreceğinden daha hızlı yaygınlaşabilir.
Zumbara... İsim-rumuz-slogan biraz alaycılığa kapı aralayan bir nağme gibi. Çok konuda öze inilemediği ya da bir değer çarpıtılmak istendiği zaman, yerine zorlama ikameler bulunduğu buna da halk dilinde tangolaşmak dendiği malumunuzdur. İmece ve keşikleşme, çağrıştırdığı büyük erdemle gediğine yerleşen köşe taşı gibi yerini doldurmaktadır. Aynı zamanda hem dili hem de gönülleri doldurmaktadır.
Bu yaz, zumbaracılara bir işbirliği çağrısıdır. Gelenlere selâm olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.