Hüseyin Koç

Hüseyin Koç

Çölyak hastalarına çağrı

Çölyak hastalarına çağrı

Tanım: Çölyak hastalığı, ince bağırsağın, GLUTEN adlı proteine karşı gösterdiği alerji-hassasiyet olup ömür boyu devam eden bir hastalıktır. Arpa, buğday, çavdar ve yulaf gibi glutenli tahılları tüketen hastanın bağırsağındaki villuslar tahriş olarak azalır ve küçülür. Bağırsak yüzeyinin gittikçe daralması ve alınan besinlerin emilmesinin engellenmesi sonucu, besin yetersizliği ile çölyak hastalığı ortaya çıkar. Hassasiyet o kadar yüksek ki, yukarıda sayılan bitkilere ait ürünlerin hastanın diline değmesi bile hastalık için yeterlidir. Bu nedenle bu hastaların tüketebileceği kaynak oldukça sınırlıdır ve yalnızca KARABUĞDAY’dır.

Karabuğday, Orta Asya kökenli olup geçmişi çok eskilere dayanan bir bitkidir. Karabuğday tarımını ilk defa 7.-8. yy.da Huabei halkı başlatmıştır. Çin’den Japonya’ya oradan Rusya ve Avrupa’ya ve 17. yy başlarında da Amerika’ya ulaştırılmıştır. Karabuğdayın kullanım çeşitliliği, ürünleri, yarar ve zararları tarih boyunca Çince ve Japonca olarak birçok yemek ve sağlık kitabında ele alınmıştır. En eski kaynak olan ve 7. yy.da Çince yayınlanmış “Shokumotsuhonsa” adlı yemek kitabında, karabuğdayın aşırı tüketilmesi sonunda kişide görülebilecek tüm yan etkileri dahi ayrıntılarıyla ele alınmış yıllarca yemek ve tıp kitaplarında referans gösterilmiştir.

Karabuğday besin öğelerince zengin olduğu gibi fakir ve nadasa bırakılan alanlarda yetiştirilebilen, büyüme ve gelişmesi hızlı, olumsuz şartlara dayanıklı, soğuk iklimler ile zor koşullara bile uyum sağlayabilme özelliklerine sahip bir bitkidir. Bu ve benzeri avantajları, bitkinin geniş alanlara yayılmasında en önemli etmenlerden bazılarıdır.

Karabuğday; kazık köklü, bir yıllık, otsu, dallanabilen ve 50-120 cm boylanabilen, çiçekleri açık yeşil-beyaz, beyaz, pembe veya kırmızıya kadar değişebilen renkte, kestane, gümüş-gri veya siyah renkli tohumu olup beyaz unlu, bin tane ağırlığı 25-35 g arasında değişen, zengin nişasta, protein, lif, lipit, kül ve diğer bileşenler içerir. Başta Çin, Rusya ve Ukrayna olmak üzere (2010 yılı verilerine göre) dünyada 18.8 milyon alanda ekimi ve 1.5 milyon ton üretimi yapılmaktadır. Ülkemizde ise tarımı yapılmamaktadır. Ancak ülkemizde karabuğday yetiştirilebilecek büyük bir potansiyel vardır. Tokat Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünde araştırmalar devam etmektedir.

Karabuğday bugün groats (ısıl işlem uygulanmış tohum) halde ve Avrupa ve Amerika kahvaltılarda “buckwheat cereal” ya da “Kasha” adlı yiyeceklerin hazırlanmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Tanelerden öğütülerek elde edilen unu insan beslenmesinde değerlendirilir. Karabuğday bu yönüyle ve özellikle Çölyak hastalarının tüketebileceği yegane un kaynağıdır. Zira karabuğday, gluteni kimyasal olarak bağlı bulundurduğundan, karabuğday unundan mamul ürünleri tüketenlerin bağırsakları tahriş olmaz. Aksi halde bu hastalar, tahıl unundan mamul ürün tüketmeleri halinde bağırsakları serbest haldeki gluten nedeniyle bağırsak duvarları kızarıp kabararak tahriş olur. İleri durumlarda ishal, gaz, şişkinlik, kramp hatta ağrı gibi karınla ilgili problemler yaşarlar. Bu nedenle gluten bulunduran gıdalar çölyak hastaları için tehlike arz etmekte ve bu kişilerin hayat kalitesini büyük ölçüde olumsuz yönde etkilemektedir.

Değişik kaynakların verilerine göre Türkiye’de 300-700 bin kayıtlı çölyak hastasının olduğu bildirilmektedir. Bu sayı fevkalade büyük olup bu hastaların yakın çevrelerinde gereksinim duydukları glutensiz ürüne ulaşmaları ve beslenmelerini sağlıklı sürdürebilmeleri son derece zor ve hatta olanaksızdır. Dolayısıyla bu sağlık sorunlarını makûs talihleri imiş gibi yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Sorun vardır, bellidir ancak çözümsüz değildir. Hastalığın tedavisi şimdilik mümkün olmadığından mevcut hastalar yaşamlarını ancak diyetle sürdürebilmekte olduklarından Avrupa ülkelerinde askerlikten muaf tutulmaktadır.

Ülkemizde karabuğday üretimi yapılmadığından şimdilik ihtiyaç ithal yolu ile karşılanmakta ve pahalıya temin edilmektedir. Bitki, ülke şartlarımızda yetiştirilebilecek bitkilerden olup üretici-tüketici-hasta-sanayici arasında bir işbirliğini gerekli kılmaktadır. Çünkü bugün itibariyle hasta üreticiyi, üretici sanayiciyi, sanayici hastayı bilememektedir. Bu nedenle öncelikle hastaların bir araya gelebilecekleri bir adres belirlenmesi, ihtiyaç miktarının tespiti ve üretim programının yapılması gerekmektedir. Bu iletişim sağlanması halinde, karabuğday ülkemizde daha ucuza yetiştirilebildiği gibi hastalarımız da ihtiyaçlarını daha kolay karşılayabilirler.

Buradan Çölyak hastalarına bir çağrıda bulunuyorum. Şu an itibariyle herhangi bir dernek var mı yok mu bilmiyorum. Var ve beni de bilgilendirirlerse birlikte düşünür ve sorunu birlikte çözeriz. Eğer böyle bir birliktelik henüz yok ise, en kısa zamanda bir dernek kurulabilir ve programlar bu dernek aracılığıyla yapılabilir. Bu bağlamda ilgililer ilk iletişim adresi olarak şahsımın adresini kullanabilirler.

Adresim: Prof. Dr. Hüseyin KOÇ, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Başkanı, Tokat. E-mail: [email protected] Tel: 0544 410 56 80

Daha kaliteli bir yaşam için el-ele.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Koç Arşivi